Pislik herif (2)

2K 154 63
                                    

'Ne demek işim var?'

'Gürkan işim var dedim işte. Sonra konuşuruz şimdi kapatmam lazım.'

Resmen burnundan soluyordu. Gülmemeye çalıştım. 'Bir haltlar karıştırıyorsun.'

'Oha? Bunu nereden çıkardın?'

'Ebenin hörekesinden?'

'Ya tamam yarın buluşuruz?'

'Oğlum sen benle dalga mı geçiyorsun, çocukları ayarladım. Sayı tam. Oyun gecesi hani?'

'Simay veya Berrin'i arasan?'

'Berrin'in işi var. Simay zaten oyunda.'

'Gelemem Gürkan.'

'Ulan bebeğim. Geçerli bir nedenin yoksa fena olur bilesin.'

Kıkırdadım. 'Tamam şimdi kapatmam lazım.'

'Mehmet.'

'Efendim Gürkan, kapatmam lazım cidden geç kaldım.'

'Tamam hadi geç kalma sen.'

'Tamam kanka görüşürüz.'

'Cengiz'e selam söyle.'

Çat diye yüzüme kapanan telefonla ekrana mal gibi bakmaya devam ettim. Parkeler ayağımın altında kayacak gibi olunca hemen yatağa oturdum. Bir şey anlatmamıştım. Cengiz'in de çok konuşkan biri olmadığı kesindi. Galiba arkadaşım cidden bir çeşit müneccimdi.

Bir kaç dakika nabzımın normale dönmesini bekledim. Cengiz'le buluşacak olmamızın yanına bir de Gürkan'ın ne bilip bilmediğini düşünemeyecektim. Kalbimi saran tatlı heyecanı daha fazla bastıramayacağımı anladığımda hızla ayaklandım. Buluşmaya yalnızca bir kaç saatim vardı. O saate kadar sağ çıkarsam eğer belki de bu ilk randevumuz olacaktı.

-

"Sıra sende." dalgın bir şekilde elimdeki kartlara baktım. Sonra Simay'ın kızgın suratına. Elime gelen kupa altılıyı masaya sürdüğümde, ortadaki kağıdı alıp suratıma fırlattı.

"Salak mısın oğlum sen, Rıfkı oynuyoruz."

Kafam yerinde değildi ki. Aklım sessize aldığım telefonumda ve beni son dakika arayıp, ki tamamen hazırlanmıştım, planı iki saat ertelemek zorunda olduğumuzu söyleyen bir pislikteydi.

"Yok abi, ben çıkıyorum."

"Saçmalama kızım, otur. Mehmet al şu kartı geri."

"Sana ne oluyor Simay, sanki ortak mıyız?"

"Bak bir de konuşuyor, Gürkan bu benim elimde kalacak."

"Amına koyacam ha! Sıktınız." Süha kartları masaya fırlatıp ayağa kalktı. "Bira isteyen var mı sikikler?"

Hemen kağıtları bırakıp ayaklandım. Bir saattir Gürkanlardaydık ve bir türlü onu düşünmekten kendimi alamıyordum.

"Otursanıza lan!"

Tam o sırada çalan kapıyla Gürkan'ın bakışları anlık yüzüme düştü.

"Kim geldi?"

"Ne bileyim lan müneccim miyim?" Akşamüstü düşündüklerim aklıma gelince kendi kendime gülümsedim.

İki dakika sonra kapıdan içeri giren Gürkan'ın hemen arkasında  duran Cengiz'e kısa bir bakış atıp tekrar oturdum yerime. Zaten bacaklarımdaki güç hızla çekilmişti. Kalbimin gümbürtüsü kulağımda çınlarken, arka cebimdeki telefonu çıkarıp ekrana baktım. Kendimi bir şekil  meşgul etmem lazımdı. Tam dört cevapsızı ve iki mesajı vardı. Hiçbirini açmadan geri cebime tıktım telefonu. O da gelip az önce Süha'nın oturduğu sandalyeyi çekip tam karşıma oturdu.

A College DramaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin