Önce - Rüyanda görürsün

2.3K 204 67
                                    

"Sonunda gördü mesajı paşam, yoldalarmış." saat neredeyse ona geliyordu ve ben içmeye tövbe etmemiş gibi dördüncü kadehi yuvarlıyordum.

"Oğlum bu Rüya ne iş? Güzel kız ha." çok içince zaten biraz kızarırdım ama sinirlenince neredeyse morarırdım. Şimdi ikisi bir arada nasıl görünüyordum acaba?

"Ne bileyim oğlum, bana ne soruyorsun." derken bana kısa bir bakış attı Gürkan. Elimdeki kadehi çevirip duruyordum. "Yakışıklı çocuk valla. Boş bırakmazlar tabii."

Elimde olmadan sesli bir şekilde güldüm. Mustafa ve Gürkan aynı anda bana döndüler. "Ne güldün bebeğim?"

"Güzel espriydi cidden." kadehimi onlara doğru kaldırıp, tekrar ağzıma götürdüm.

"Mehmet biraz hızlı gidiyorsun yine."

"Çok özür dilerim babacığım." yanımda Süha kıkırdayarak beni taklit etti. "Evet babacığı ne karışıyorsun oğluşuna." dirseğimi yanına geçirince gülüşü ağzında boğuldu ama.

"Sen bu çocuğu hiç sevmedin ha."

"Evet Erdalcığım. Zaten siz hepiniz yeterince sevdiniz bence."

"Ne alaka bana çıkıştın ki?" git gide daha çok geriliyordum.

"Kıskandın mı lan yoksa?" delici bakışlarımı aptal aptal konuşan Mustafa'ya çevirdim ve kadehi masaya bıraktım.

"Tam olarak neyi kıskanacağım Mustafa? Uzun boyuna rağmen olmayan beynini mi? Yoksa kendini bir bok sanan tavırlarını mı? Ah veya buldum, baba parasıyla attığı havayı, satın aldığı arkadaşları mı?" hepsi şok olmuş ifadelerle bana bakarlarken, kendimi tutamayacak bir durumdaydım.

"Hepiniz ağzı açık ayran delisi gibi adamı dinliyorsunuz."

"Abi ne diyorsun sen, ne alaka? Adam doğru düzgün konuşmuyor bile?" bilmiyordum, konuşup konuşmadığı umurumda da değildi. Belki liseden kalma anılar aklımı bulandırmıştı. Ama içimde yer etmiş olan zehri akıtmaya başlamıştım bir kere. "Yok öyle yakışıklı, yok böyle baba çocuk, varsa yoksa Cengiz."

"Mehmet, biraz abartmıyor musun?"

"Az bile söyledim. Tam bir beyinsiz olmasına rağmen o dünyaları ben yarattım halleriyle hepinizin gözünü boyamış. Ben yemem ama."

Gürkan'ın bakışları arkama düşüp, tekrar bana bakarken kaşlarını kaldırıyordu. Ne demeye çalıştığını anlamamıştım salağın. Zaten düşünecek durumda değildim.

"Yani sence bu Cengiz çok aptal biri, baba parasıyla hava atan bir asalak öyle mi diyorsun?" Mustafa'nın hin gülüşüyle sorduğu soruyla başımı salladım.

"Aynen öyle. Ayrıca şuna yakışıklı deyip durmayın. Bir boka benzemiyor."

"Geç kaldık kusura bakmayın. Selam arkadaşlar." arkamdan duyduğum sesle soluğumun nefes borumda tıkandı. Zorlukla yutkunup, bana neredeyse acıyarak bakan Gürkan'a bakmamaya çalışıyordum.

Yayık bir şekilde oturduğum sandalyenin yanlarından tutunup biraz dikleştim. Dediklerimin arkasındaydım ama alkolün gevşettiği tüm kaslarım şimdi kas katı olmuştu.

Cengiz, sarışınla, yani Rüya ile masayı dolanıp, Gürkan'ın yanına oturdular. Mustafa hemen ayağa kalkmış ikisine yer açmıştı. Tabii kral gelmişti ortama ve bu zavallı köleler onu memnun etmek için her şeyi yapmak zorundaydılar.

"Merhaba arkadaşlar. Cengiz benim yüzümden geç kaldı, kusura bakmayın." kızın sesinin yolladığı negatif yüklü elektriğin vücudumu sarmasına engel olamıyordum. Onlardan tarafa bakmamaya çalışsam da neredeyse tam karşımda oturdukları için bu bir hayli zor olacaktı.

A College DramaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin