(Bu bölüm Sonra bölümüyle aynı gün)
-Cengiz-
1 hafta sonra
"Peki nedenini söyledi mi?"
Berrin kafasını olumsuz manada sallayıp, birasından bir yudum aldı. "Konuşmaya bile tenezzül etmedi."
"Sorunları hallettiğinizi sanıyordum." arkama yaslanıp, ikisini dinlemeye çalışıyordum. Ama aklım durmadan aynı şeye, daha doğrusu kişiye kayıp duruyordu. Bir haftadır yalnızca bir kaç kez karşılaşmıştık. Suratıma bile bakmamıştı. En son okul bahçesindeki tartışmadan sonra çok kızgın olacağını tahmin ediyordum ama proje için ona attığım maillere bile cevap vermemişti.
"Zaten anlamam gerekiyordu. İşaretler oradaydı. Salağım ben salak." Gürkan, Berrin'in elini sıkıp, bana döndü. Omzumu silkip biramdan içmeye devam ettim. Başımda milyon sorun vardı zaten. Şimdi kimsenin boş işlerini çekecek halde değildim. "Kendine çok yükleniyorsun."
"Başka birisi var bence. Sürtük."
İstemeden güldüm ve sert bakışları anında beni buldu.
"Bunu neden getirdin ki?" Gürkan'a dönüp, beni işaret etti. Sonradan gelen kendisi olmasına rağmen yine de bir şey demedim.
"Arayıp konuşmak istesen?"
Kafası aşağı düşen Berrin iç çekti. "Ölsem aramam. Ama belki yolda görürsem suratına tükürürüm." gözlerimi devirmemeye çalıştım, öyle çocukça davranıyordu ki.
"Senin sorunun ne?"
"Hiçbir şey?"
"İmalı imalı gülüp durmayacaksın o zaman. Diyecek bir şeyin varsa söyle. Korkma dövmem." kız gerçekten kafadan kontaktı. Güya kafam biraz dağılsın diye kabul etmiştim Gürkan'la buluşmayı.
"Hop hop hop." Gürkan elindeki şişeyi ikimizin arasında kaldırarak susturdu onu. Ama ben yine de tamamlamasını istiyordum.
"Gürkan karışma iki dakika." Gürkan'ın kolunu itip, masaya doğru eğildi. "Böyle havalı havalı konuşup duruyorsun hep ama son baktığımda-"
"Ee?"
"Arkadaşımı köpek yavrusu gibi belli mesafeden izlemekle olmuyor. Kral. Böyle mi demişti sana?"
"Ne diyorsun?"
"Türkçe konuştum." gözlerimi kısarak suratına baktım. Tabii ki anlamıştım. Kalpazankaya'daki günden bahsediyordu.
"Fikrin olmayan konularla ilgili konuşma bence."
"Aynen kanka. İşte ben de öyle diyorum."
Sinirle masaya eğildim. "Bence kelimelerine dikkat et."
"Of çok fena korktum."
"Ayrıca,"
"Ayrıca?" tek kaşı bilmiş şekilde havalandı.
"Mehmet'le aramızda olanlar seni ilgilendirmiyor. Kendi işine bak."
"Duydun mu Gürkan, inkar da etmiyor kankan."
"Çocuklar Allah aşkına ya."
"İnkar edecek bir şey yok."
"Korkağın tekisin."
"Bir daha söylesene." artık dişlerimin arasından tıslayarak konuşuyordum. Gürkan yine araya girdi. Masanın üstünden üzerime eğilip, boş şişleri önüme itti. "Hadi abi, yürü bize son turları getir. Sıra sende." gözlerimi Berrin'in sırıtan suratından çekemiyordum. Normalde bu kadar sinirlenmezdim. Ama son zamanlarda yaşadıklarım öyle fazla geliyordu ki...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
A College Drama
RomanceCengiz ve Mehmet'in hikayesi... HSD'nin spin off'u niteliğindedir. Bağımsız okunabilir. Texting içermektedir.