"Ben senin gibi değilim." ağır ve tane tane sıraladığı kelimelerle, gözlerimi arkasındaki arkadaşlarına çevirdim. "Benim gibi değilsin?" yüzümdeki alaycı sırıtışı silmem imkansızdı. Durum neresinden bakarsam bakayım şakaydı çünkü, hem de dünyanın en boktan şakası. Arkasından gelen iri beden onu yana çekip tam önümde dikildi. Ben yine her zamanki küfürlerini, hakaretlerini beklerken, karnımda hissettiğim kesik acıyla öne eğildim. Saç diplerimden sertçe tutan el başımı arkamdaki duvara çarptı. "Bir daha onun peşinde dolanırsan seni sikeriz orospu çocuğu." bir ibneye küfrederken bile nasıl yapması gerektiğini bilmeyen bir beyinsizdi hepsi. Kahkaha boğazımdan hızla yükselip, serbest kaldığında, şaşırarak gözleri açıldı tek hücrelinin. O ise hemen arkalarında dikiliyor, sessizce olanları izliyordu. "Tipim değilsin ama ne yapacağız şimdi?" kafam tekrar sertçe duvara çarptığında, bacaklarımdaki tüm gücün çekildiğini hissettim. Tiksintiyle bana bakan suratlarda gezdirdiğim bakışlar, onun gözlerine düştüğünde hiç de öbürleri gibi zevk alıyor gözükmüyordu. Ama bu artık karıncalanmaya başlayan beynimin bir oyunu da olabilirdi pek tabii.
Burnumun önüne kadar soktuğu işaret parmağını sallayan çirkin suratlıya döndüm. "Bu son ihtarımız." dudağımın kenarı ben daha düşünmeden yukarı kıvrılmıştı. Ağzım yine bir dalgayla aralamak üzereyken, üstünde patlayan yumrukla geri sendeledim. Yapıştığım duvardan aşağı doğru kayarken bile gözümü kırpmadan onu izledim ama. Çatık kaşlarıyla bana bakan gözleri sanki susmamı söylüyordu. "Ne yazık. İflah olmaz bir ibneyim oysa ki." kahkaham tüm koridorda yankılanırken, oradan geçen insanlardan bir tanesi bile bize bakmıyordu. İşte bizimki gibi ülkelerde liselerin gerçeği buydu. İnsanlık namına bir şey bulamazdınız. O yüzden de bir kişinin bile gelip bana yardım etmesini beklememiştim. "Tamam Gediz yeter, hocalar gelecek, yürü." onu kimin geri çektiğini anlamamıştım. Ama az sonra küfürler sıralayarak yanımdan uzaklaştıklarında, dizlerimi göğsüme doğru çekip gözlerimi kapattım. Başım zonkluyordu, hatta tüm bedenim. Ama sorun aldığım darbelerin şiddetinden kaynaklanmıyordu. Hayal kırıklığı acımasız bir sinsilikte beynimi ve tüm hücrelerimi yakarken, koca bir yumru boğazıma oturmuş, ne kadar uğraşırsam uğraşayım hava bir türlü ciğerlerime inmiyordu. Yanan gözlerimin üstüne bastırdığım parmak uçlarımla şahlanan alacalı renklerin, akmak için atağa geçen göz yaşlarımı geri itmesini bekledim. Bir süre sonra gözlerimi güçlükle araladığımda, o hala karşımda dikiliyordu. Uzun boyuyla çöktüğüm duvar dibinden iyice heybetli görünen cüssesine bakarak sırıttım. Ellerini cebine sokup, dönmeden önce duraksadığında ağzından çıkacak tüm zehirli kelimelere hazırlıklıydım bu sefer. "Yeter Mehmet." usulca mırıldandığı iki kelime kalbimi acıyla ezerken bile sırıtmayı bırakmadım. Çünkü en güçlü maskem buydu. Bir kere çatırdarsa eğer öyle bir dağılacaktım ki, bunun olmasına izin veremezdim. O yüzden bir kaç saniye sonra arkasına dönüp ağır adımlarla yürümeye başladığında, alaycı bir şekilde arkasından bağırmadan edememiştim. "Yetmez Doğucuğum, ben sussam da susmasam da, sen hala ibnesin!"
-
"Yine girmemişsin oyuna."
Dalmış olduğum karanlıktan beni çeken Simay'ın sesi oldu. Banklarda oturmuş bizimkilerin maçını izliyordum. Daha çok bitmesini bekliyordum diyelim. "Yorgunum." gülümseyerek yanıma oturdu.
"Geçen kıyameti kopartmışsın senin yerine Cengiz geçti diye." imalı sözlerine omuz silkip, gözümü sahada koşturan arkadaşlarıma çevirdim. Uzun zamandır kurtulduğumu sandığım kabuslar dün gece yine başlamıştı. Ve tetikleyicim tam karşımda ustalıkla top çeviriyordu.
Cengizlerin lisesine transfer olmadan önce kendime verdiğim sözlerin gelip beni vurmasına için vermeyecektim. Bunun için zaten zorunlu olmadıkça aynı ortamda bulunmamaya çalışıyordum. Böyle tipleri çok iyi bilirdim. Belki onu tanımıyordum ama çok iyi tanıdığımı sandığım kişiydi hayatımın içine hiç düşünmeden eden. Şimdi ona karşı hissettiğim bu çekilmenin bitmesi için basit bir yol bulmam gerekti o kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A College Drama
RomansCengiz ve Mehmet'in hikayesi... HSD'nin spin off'u niteliğindedir. Bağımsız okunabilir. Texting içermektedir.