Kreene gizlice pencereden içeri girdi. Alekos onun yere inmesine yardım etmek için elini tutmuştu. Sonra umutla sordu.
"Halledebildin mi?"
Krene'nin arkasında keçe iple bağlı beyaz kaftanı gördü. O an karşısındaki çocuğun üstüne atlamak istiyordu.
"Muhteşemsin! Peki diğerleri?"
"Her şeyi buldum. Burada sepette. Dışarıda da iki testi var."
"Müthiş Kreene, sahiden müthiş. Hadi gel."
Gidip camdan dışarı, serin geceye kendini bıraktı. Kreene'de hızlıca peşinden gelmişti. Alekos testileri almak için eğildiğinde sonunda ona yetişip sordu.
"Bunu yapmak istediğinden emin misin?"
"Evet. Bu konuda hiç bir tereddütüm yok."
İlerlerken Kreene bu sefer kolundan tutup onu durdurdu.
"Neden?"
Alekos şaşkınca sordu.
"Ne, neden?"
"Neden onun için bunu yapacaksın? Abiniz her zaman size kötü davranmadı mı?"
Alekos derin bir nefes verip ona döndü.
"Bazı şeyler bir hayattan daha uzun sürmemeli. Kalbimde yara yok. Ben sadece-"
Yutkundu.
"Aramız düzeldikten sonra karşılıklı oturup bir kere bile muhabbet edemediğimiz için çok üzgünüm. Ona anlatmayı planladığım çok şey vardı."
Kreene başını salladı.
"O sizin arkanızdan hep iyi konuştu."
Alekos şaşkınca sordu.
"Abim mi? Sen...nereden biliyorsun?"
"Ben orduya girmek istediğimde bunu yapabilecek tek kişinin abin ve komutanı olduğunu biliyordum."
"Onların yanına mı gittin? Ve onlarda bunu kabul etti mi?"
Genç çocuk omuz silkti.
"Onlara başka bir şans vermedim. Kabul edene kadar her gün gittim."
Alekos gülerken bir yandan da konuştu.
"Çok inatçısın değil mi?"
Kreene gözlerini kaçırıp omuz silkti Alekos onun bu tatlı hareketlerini görünce yanağını okşamak istemiş, ama kaldırdığı elini abisinin mezarını görmesiyle indirmişti.
Omzundaki testileri indirdi ve üstünü çıkarmaya başladı. Kreene önüne geçip arkasını dönmüştü. Başkası görmesin diye ona bariyer oluyordu. Alekos gülümsedi ve tören elbiselerini giydi. Babasının abisi için hazırlanan töreni Alekos yetişebilsin diye erteleyebilecekken bunu yapmadığını biliyordu. Katılamadıysa o zaman kendi törenini kendi yapardı.
Beyaz elbiseyi giydi. İşi bitince Kreene'nın ona uzattığı ballı süt testisini aldı. Dikdörtgen mezar sutünunun üstüne çıkıp her yeri önce ballı süt, sonra şarap, en son da suyla yıkadı. En son da mezarın üstüne saçından büyük bir parçayı bıçakla koparıp koydu.
Ellerini birleştirdi.
"Hera, izin ver bu kulun sana bir kere daha seslensin." Mezarın gözleri mavi bir şekilde parlıyordu.
"Abim Sytrix sularında huzurlu bir şekilde ilerlerken sadece iyi duyguların onu sarmasını izin ve-"
Duasına devam edecekti ama miyavlama sesi ile gözlerini açtı. Saçının olması gereken yerde mavi haleden oluşan bir kedi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Hayatlar Krallığı (BL)
Fantasía"Beni dinle! Bazı büyük hatalar ikincisine gerek duymadan koskoca bir ömrü mahvedebilir. Ama çok daha küçük ve önemsizleri, bir domino taşı gibi yüzbinleri felakete sürükler. Biliyorum ilk taşı iten bendim. Ama bu sefer, göreceksin Kreene, el de ben...
