25. bölüm Final - Ay bile senden gözünü alamıyor

59 10 21
                                    

Ondan sonra olan her şey fluydu. Atlas, ambulans sesini ve ışığının çok rahatsız edici olduğunu hatırlıyordu. Köye Aslan Bey'in arabasıyla dönmüşlerdi. Arabada Derin, Karya, kendisi ve Yavuz vardı. Son hız giden 112'nin arkasındalardı.

Vardıklarında annesini almak için Aslan Bey hastaneden evlerine gidecekti. Birinin yolu göstermesi gerekiyordu. Atlas'ın hastanede, abisinin yanında kalmak isteyeceğini düşündüler. Bu yüzden Yavuz gitmişti. Zaten kimse fark etmemişti ama Atlas yolu bilmiyordu.

Ondan sonra annesinin geldiğini ve ağlayarak kendisine sarıldığını hatırlıyordu. O da geri sarılmıştı. Nasıl akıl ettiyse onu banka oturtup maçta olanları anlatmıştı. Ne dediğiyle ilgili tek bir kelime hatırlamıyordu. Sonrasında operatör odasından doktorun çıkması ve kafasını iki yana sallamasıyla her şey daha da bulanıklaştı.

Annesinin yakarışları hala kulağındaydı. Yavuz ve doktorların onu sakinleştirmeye çalıştığını hatırlıyordu ama kadın krize girmiş gibiydi. Atlas banktan zorla indi. Onu destekleyen kol tarafından dengesini buldu ve yerde diz çökmüş bağıran annesinin yanına gidip ona sarıldı. Kadın yaprak gibi titriyordu. Ama Atlas'ın kollarının arasında biraz olsun rahatlamış gibiydi. Sordu.

"Atlas o olmadan ben ne yapacağım?"

"Anne-"

Atılıp, kadın yere düşmeden onu tuttu. Genç kadın olanlara daha fazla dayanamamış, Atlas'ın kollarında bayılmıştı.

Onu üst katta bir odaya yatırdılar. Damardan sıvı desteği vermişlerdi. Doktor, kadının durumunun normal olduğuna dair bir iki laf etti. Ama nörolojik şok olmadığına emin olmak için hastanede bir süre kalmasını uygun buldu.

Olaydan birkaç saat sonra Hülya Teyze yanlarına gelmişti. Hülya Teyze, Ceren'in annesiydi. Annesinin de en yakın arkadaşıydı. Atlas onun zorlamasıyla baygın kadının bulunduğu odadan çıktı ve olanları birkez de ona anlattı.

Kadın dinlerken sürekli elini ağzına götürmüştü. Sessizce sordu.

"Ecel mi almış?"

Atlas omuz silkti.

"Ne olduğunu bilmiyorum."

Kadın onunla odaya geçti. Tekrardan sessiz duran çocuğa döndü.

"Ben dururum yanında. Sen git istersen."

Atlas cevap vermedi. Şu an en son istediği şey annesini bırakıp gitmekti. İki gün kadar ayrılmadan kaldı. Kadın bu sürede sadece iki kez kalkmış, Atlas'ın dakikalarca dil dökmesiyle birkaç parça bir şey yiyip tekrar yatmıştı.

Atlas birkez eve gidip geldi. Hızlıca duş almış, üstünü değiştirip Karya the frog'a yem vermişti. Geldiğinde odaya girdi. Annesi her zamanki gibi serum destekleriyle kıpırdamadan yatıyor, kanepede uyuyan Hülya teyze ise nefes alıp ıslık çalarcasına çıkan ince bir sesle veriyordu.

Atlas sandalyede yerine geçtiğinde arkadan gelen gölgeyi gördü. Kafasını çevirdi. Kapşonlu bir hırka omuzlarına bırakılmıştı.

"Teşekkür ederim."

"Önemli değil." dedi Karya. "Saçların ıslak."

"Evde kurutarak zaman kaybetmeyeyim dedim."

Karya kafasını salladı. Onun elini tuttu ve çekti.

"Benimle gel. Kafeteryada oturalım"

Atlas hala uyumakta olan annesine döndü. Bir süre ona baktıktan sonra "Tamam" dedi. "Hadi gidelim."

Kafeteryaya gittiler. Burası akşamları kapanıyordu ama orada çalışanlar ve hastalar rahat rahat çay kahve alabilsin diye makineyi açık bırakıyorlardı. Karya Atlas'a çay koydu ve ona döndü.

Atlas karanlık kafede masaların birinde oturmuş, dışarıya bakıyordu. Camdan giren ay ışığı sadece onun oturduğu masa ve birkaç sandalyeyi aydınlatıyordu. Karya yanına gitmeden önce bir saniye duraksadı. Yürürken sessizce bir şeyler fısıldadı.

Atlas kafasını kaldırdı. Ona çay uzatan Karya'ya baktı.

"Bir şey mi dedin?"

Karya kafasını iki yana salladı.

"Hayır."

"Anladım." Derin bir nefes alıp çayı yudumladı. Tekrar dışarıya dönmüştü. Karya ona seslenene kadar uzaklara daldı. Döndüğünde Karya'nın uzattığı şeyi alırken konuştu.

"Bu ne?"

Peçeteye sarılmıştı. Atlas açınca bunun ekmek arası domates, biber ve kaşar olduğunu gördü.

"Bahçeden topladım."

Atlas başını salladı. Yanına oturan Karya'nın kafasına başını koydu ve yemeye başladı. Bir yandan yaşaran gözlerini kırpıp ağlamamaya çalışıyordu.

Burnunu çekerek konuştu.

"Çok güzel olmuş."

Karya cevap vermeyince Atlas gülümsedi. Muhtemelen o başını koymuş olmasa omuzlarını silkerdi.

Sonra keskin bir acı yüreğine saplandı. Birkaç ısırık yediği sandviçi kenara koydu. Çayını bitirip geri annesinin yanına gitti. Birkaç gün sonra kadın artık gözlerini tamamen açmış, biraz daha kendindeydi.

Atlas eve gidip geldiği bir gün onu camın kenarında buldu. Saçının dipleri gelmiş kadın ona dönmüştü.

"Burada mıydın Atlas?"

"Eve, kurbağamı beslemeye gitmiştim."

"Anladım." dedi. Yanına gelip onu yatağa çekti. Birlikte oturdular. "Atlas sana bir soru soracağım ama seni rahatsız ederse yanıtlama tamam mı?"

Atlas gergin bir şekilde "Tamam." dedi.

"Sende babanın adresi var mı ya da numarası?"

"Hayır anne, ben onları gittiklerinden beri hiç görmedim. Nine de herhangi bir şey söylemedi."

Kadın kaşlarını çatıp şaşkınca sordu.

"Hiç yanına uğramadı mı?"

Atlas başını iki yana sallayınca kadın ona bir süre daha baktı ama sonra bakışlarını pencereye çevirdi.

"Tamam o zaman. Özür dilerim seni bu soruyla rahatsız ettiysem."

Atlas gülümserken konuştu.

"Hayır anne, etmedin."

"Tamamdır. Hadi oturma o zaman, kalk artık evimize gidelim."

Atlas güldü. Uzunca bir süre, en azından hala acısı bu kadar tazeyken, kadının yanında kalmaya karar vermişti. Bunu kendi için mi istiyordu, kadın için mi bilmiyordu.

"Hazırlanıp çıkalım anne."

Doktorlarla konuştuktan sonra çıktılar. Atlas bir hafta boyunca okula gitmeyip annesiyle kalmıştı. Zaman zaman arkadaşları uğradı. Yavuz birkaç kere yatıya kaldı. Karya her gün gelip ona ödevlerinde yardım etti. Bir noktada gün boyunca beklediği tek şey Karya'nın yanına gelmesiydi.

Pazar günü artık yoğurt yapmaya başlama zamanı gelmişti. Hülya teyzeyi arayıp akşam annesiyle yatıya kalmasını söyledi. Kendi de evine gidip yoğurt yapacak, akşam orada kalıp sabahtan okula gidecek, dönüşte ise annesinin yanına geçip onunla kalmaya devam edecekti.

Ama yoğurdun sütünü kaynatmış, kaplara boşaltırken çan sesleri ile durdu. Çan sesi ne alaka ya diye içinden geçirdi. Sonra işine geri döndü. Ama çan sesi durmuyor ve giderek artıyordu. Bu müjdeleyici çınlamalar Atlas'ı hafifçe paniğe itmiş, süt tenceresini yerine koyacakken birden ayağı boşa gelmişti. Sanki irkilerek uyanması gereken bir rüyada düşmeye devam ediyor gibiydi.

| Bölüm Sonu...

Birinci kitabın sonu yorumlarınızı bekliyorumm

İkinci Hayatlar Krallığı (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin