2.Sezon / Geçmiş 1.bölüm - Saray Çıkmazlarında

58 6 21
                                    

Öfkeli çocuk, hizmetçinin arkasında sinir krizleri geçiriyordu. Yine de elini, iri yarı kadından kurtaramamış; onun tarafından sürüklenmeye devam etmişti.

Bu uzun yolculukları, bir kapının önünde son buldu. Hizmetçinin kilide sokup çevirdiği anahtar ile kapı geniş bir odaya açıldı. Oda boş ve tozluydu. Yerdeki oturma basamaklarının kenarlarında kum dağları birikmiş, masanın üstünde kitap yığınları vardı.

Küçük çocuk içeri itildiğinde camlardan sızan ışık gözünü aldı. Alışmasına fırsat verilmeden kapı arkasından kapanmış, onu buraya getiren kadın gitmişti. Tekmeler atıp bağırmaya başladı. Sesinin kapının arkasındaki boş koridorda yankılandığını duydu. Nafileydi. Burada kimse yok diye düşündü.

Hızlıca camları kontrol etmek için arkasını döndü. Belki oradan kaçabilirdi. Fakat bunu yapmasıyla geriye zıplaması bir oldu. İki parlak yeşil göz doğrudan ona bakıyordu. Paniği çabuk geçti. Bu sadece bir çocuk diye düşündü. Kendisinin de on yaşında olduğu hesaba katılırsa komik bir düşünceydi. Çocuğu geçip camlara ilerledi. Açık değildi. Kırabileceği birşey var mı diye çevresine bakındı.

Eline bir şamdan aldığında yeşil gözlü küçük çocuk yanına geldi.

"Dur, ne yapıyprsun?"

"Bir de seninle uğraşamam. Git başımdan."

Geriye düşen çocuk vazgeçmemiş hala şamdanı elinden almaya çalışıyordu.

"Camı kıramazsın."

"Kırarım!"

Küçük çocuk cam kırılırsa kimsenin gelip tamir etmeye tenezzül etmeyeceğini biliyordu. Kış yaklaşıyordu.

Yorulmuştu, en sonunda kaderini kabullenip karşısındaki çocuğun şamdan tutan elini bıraktı. Çocuk kazanmış bir ifade ile şamdanı cama fırlattı ama şamdan sekip tiz bir sesle yere düştü. Prens endişeyle bakıyordu.

Atlas ise kendinde olan küçücük bilinciyle güldü. Odadaki eşyalarda kendisi gibi sefildi. Sonra self farkındalığı arttı. Nerede olduğunu düşündü. Yaşlıların bahsettiği lanet doğru olmalıydı çünkü şu an sisli bir dünyanın ardından kendi küçüklüğünü görüyordu, tek fark karşısındaki çocuk yüzlerce yıl önce yaşıyor olmalıydı, ne giydikleri ne de odanın dizaynı yaşadığı döneme uzaktan yakından benziyordu.

Kızgın çocuk tam şamdanı tekrar alacakken kapı açıldı. Biraz önce gelen hizmetçi geri dönmüş, masaya tepsi bırakmıştı. Sertçe şamdana bakıp iç geçirdi. Uzanıp yerden aldı. Hafifliğine şaşırdı. Alekos niye şaşırdın ki diye düşündü. Kaliteli olan her şey diğer hizmetçiler tarafından çalınıp hurdacıya yüklü bir miktara okutulmuştu.

Şamdanı masanın üstüne koyan kadın tepsideki küçük şişeyi alıp prense uzattı.

"Önce ilacını iç."

Alekos alıp içti. Koltuğa oturmadan önce kadına yan yan bakmayı ihmal etmedi. Kadın ise ağzından bir şeyler mırıldanarak kapıyı çarptı. O gidince Alekos'un sert ifadesi yumuşadı ve şaşkınca ona bakan kahverengi saçlı çocuğa döndü.

"Benim adım Alekos. Krallığın ikinci prensiyim. Burada olmak istemiyorsan önemi yok. Seni ben çıkartırım."

Onu cam kenarına çekmiş, bir kaç tuğlayı yerinden çıkarmış ve cam bitiminden yere kadar uzanan kiremit panelde dışarıya bir delik açmıştı. Kahverengi saçlı çocuk delikten çıkmadan önce onu bırakan kişiye bir kez döndü. "Benim adım Kreene." dedi ve sonra özgürlüğe doğru koşturmaya başladı.

Özgürlük kısa sürmüştü. Sonraki gün Kreene yine aynı odadaydı. Gelen sesle arkasını döndü.

"Yakalandın mı?"

İkinci Hayatlar Krallığı (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin