Kaosdan devamke ehehe. 🤭
_______________________________________"Elinle mi kırdın bu bardağı? Bir şey söyle. Tepki ver! Canın yanmıyor mu?" dedi Enes, Elis'in saçlarını geriye iteklerken.
"Canım çok yanıyor ama ondan değil," dedi Elis. Rengi bembeyaz olmuştu. Ağlamıyordu da. Elindeki yara, bandanayı bile kıpkırmızı yaparken sinirle bağırdım.
"Malsın kızım! Kan kaybediyorsun bir sürü. Canın yanıyor. Hem de senin ergenliğinden! Kendini düşünmedin, bizi düşünseydin. Haline bak. Ne kadar korkunç. Elim ayağım titriyor. Kızıyorum Elis! Kızıyorum!" Enes olumsuzca kafasını salladı. Elis acıyla inledi.
"Bastırma," dedi güçsüzce.
"Elini mahvetmişsin. Hastaneye gidelim," dedi Enes. Elis olumsuzca kafasını salladı. Ama gözlerini zor açıyor gibiydi. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Gidip yanına sarıldım sıkıca.
"Elini değil. Kendini de mahvetmişsin. Yapma be kızım. Daha yüz yüze bile konuşmadınız. Belki halledersiniz." Elis'in gözünden yaşlar boşaldı.
"Konuşmak istemiyor benimle. Saçma sapan şeyler yazdı," dedi zorlukla. Enes hemen Elis'in eline bandanayı sıkıca bağladı. Elis'in gözleri kapanıyor gibi olunca yanaklarına vurdu hafifçe.
"Geçecek şimdi elin. Kendine de geleceksin. Hastanede sana bakım yapsınlar bakalım," dedi ve Elis'i kucağına aldı. "Ambulans çağırmaya gerek var mı? Çok acıyor mu?"
"Midem bulanıyor fazlasıyla," dedi Elis. Enes'in omzuna yasladı kafasını ve gözlerini kapattı. Kafası hafifçe düşünce Enes telaşla ismini seslendi. Elis ses vermedi. Ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Ne hale gelmişti böyle.
"Elis, Elis. Uyan," dedim ağlarken.
"Korkulacak bir şey yok. Kendini zaten çok yormuştu. Elini de bu hale getirince, kan da kaybedince bayıldı sadece. Çok bile dayandı. Elinin haline bak," dedi Enes beni sakinleştirmek istercesine. "Ambulansı ara," dedi ve salona geçti.
***
Hastanedeydik. Elis'in eline müdahele etmek için hemen acile almışlardı. Biz de bekleme yerinde bekliyorduk.
"Şu geldiği hale bak. Güçlü durup Erkut'a gününü göstermesi gerekiyordu benim tanıdığım Elis'in. Elinde bardak kırmak nedir ya?"
"Ama düşününce ona da hak veriyorsun. Düşünsene birine aşık olduğunu kabul ettiğin gün o kişi sana saçma sapan mesajlar atıyor. Çok sevdiğin birisi ayrıca. Çok değişik duygular yaşıyorsundur içinde. Sen o yüzden benden hiç gitme. Dayanamıyor işte insan. Düşüncesi bile kötü," dedi Enes. Dudağının kenarına bir öpücük bıraktım. Düşünceli çocuğum benim.
"Sence şu an Erkut'a haber versek ne tepki verir? Endişelenir mi?" dedim düşünceli bir şekilde.
"Aklıma bir fikir geldi. Haber verelim. Endişelenip gelirse bu işte bi bokluk vardır. Kenara çeker konuşur ve öğrenirim. Gelmezse gerçekten vazgeçmiştir. Nedeni falan yoktur," dedi Enes. Bu dahice fikri aklıma yatmıştı.
"Hadi ara zeki sevgilim benim," dediğimde şokla bana baktı.
"Se-sevgi. Sevgili. Sevgilim," dedi. Kahkaha attım. Yanımda ağlayan insanlar tip tip bana baktı. Mahcup bir şekilde Enes'e doğru sokuldum. Her ne halde ve nerede olursak olalım beni güldürmeyi başarıyordu. O şoku üstünden atıp Erkut'u aradı. Uzun bir bekleme sonucu telefon açılmamış olmalı ki kulağından çekti. "Gel bahçeye gidelim. Biraz hava alalım. Erkut'u da ararız tekrar," dedi. Kafamı salladım. Ayağa kalkıp bana elini uzattı. Elini tutup kalktım. Elimi bırakmadı. Gülümseyerek ellerimize baktım. Beni çekiştirince yürümediğimi fark ettim. Gülüp ilerledim. Bahçenin ortasında durduğumuzda elimizi ayırdı. Bir sigara çıkarıp yaktı. Eline telefon aldı bi şeyler yaptı. "Gel hoparlöre alayım. Açarsa sen de duyarsın konuştuklarımızı." Kafamı salladım. Durgun bir şekilde telefonun açılmasını bekledim. Erkut telefonu açtı ama karşıdan derin derin nefes alma sesinden başka bir şey gelmedi. Enes hemen konuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/278029038-288-k476847.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYAFONDAN GELEN SES
ChickLitİşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç sa...