Şarkı bölüm sonu ile uyumlu arkadaşlar. Orda açıp dinlersiniz. Oy ve yorumu unutmayalımm. Sizi seviyoree.
______________________________________Sonunda ün falan dinlemeden Utku'yu yakalamışlardı. Salmazlarsa iyiydi. Çünkü ne yapar eder oradan çıkardı o. Zengindi çünkü. Anlarsınız ya. Ama adalet bir şekilde yerini bulmalıydı ve biz bunun için çabalayacaktık. O adalet denen şey zengine, orta gelirli insana, fakire, erkeğe, kadına ve daha sayamadığım binbir türlü insana, herkese aynı şekilde işleyecekti. Özkan ve Kumsal bu yüzden hukuk okuyorlardı. Bir şeylere dokunabilmek, değiştirebilmek için. Ben edebiyat okuyordum. Belki bir gün bununla ilgili bir yazı yazıp adaleti öğretebilmek için. Her işin, her bölümün, kısacası hayatın her yerinde adalet hakkında yapılabilecek bir şey vardır. Yeterki yapabileceklerimizi yapıp böyle şeylerin üstesinden hep birlikte gelebilelim.
"Daldın uzaklara." Erkut'un seslenmesi ile ona baktım.
"Utku yakalandı ama inşallah cezasını çeker. Avukat falan filan işini halledemez. Hak ettiği yere gider ve bizimle uğraşamaz."
"Sen bunları düşünme şimdi. Allah herkesi yoluna koymuştur. Hayırlısı olsun," dedi. Ardından omzunu tuttu ve ovuşturdu.
"Omzunu soracaktım. Hep bir şeyler engel oldu. Noldu omzuna?"
"Ufak bir sıyrık. Yani bir şey olmadı," deyip gülümsedi.
"Öpeyim mi? Geçsin." Kafasını sallayıp yüzlerimizi yakınlaştırdı.
"Omzunu demiştim," diye mırıldandım.
"Böyle daha etkili olur, hadi. Bekliyorum." Yine o güzel sesiyle beni büyülemeyi başarmıştı.
"Tamam o zaman," dedim ve dudağına minik bir öpücük bıraktım. O da daha fazla ister gibi beni kendine çekince acıyla inledim. Hemen geri çekildim.
"Erkut," dedim kızgınca.
"Elis, özür dilerim. Canını acıttım. Çok özür dilerim gerçekten."
Haline gülümseyip daha yavaş bir şekilde ona yaklaşıp uzunca öptüm. O da ben çekilince elini hemen yaramın üzerine koydu. Gülümsedi.
"İyisin demi?"
"Canımız yanınca veya yaramız varken birbirimizi öpünce iyileşiyoruz. Unuttun mu? Sen iyileş diye öpüyordum ki biraz canım yandı. Sonra hemen tekrar öptüm. Ben de iyileştim."
"Matematikçi olan benim ama senin mantığın benimkinden daha güzelmiş," dedi gülerek. Ben de güldüm.
"Genler," dedim.
"Genler, ah o genler. Fazla güzeller." Aklıma bunu bana dediği gün geldi. Gülümsedim.
" "Meslek sırrı. Dikkatli olmam gerekir. Ben de öyleyim," dedi gülerek. Ben de güldüm ve yanağında azıcık oluşan gamzeye baktım. "Sen de çok dikkatlisin," dedi.
"Benim genlerden. Meslek sırrı değil," dedim gülerek.
"Genler güzel. Fazla güzel," dedi bana yaklaşarak.
"Senin genler de fena değil," dedim ben de ona yaklaşarak.
"Öyle mi?" dedi daha çok gülerek. "
Onun da aklına gelmiş olacak ki gülümsedi. "O zamanlar aklım karışıktı biraz ama o günler de güzel günlerdi." Omzuna bir tane vurdum.
"Ah!" deyince telaşla baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYAFONDAN GELEN SES
ChickLitİşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç sa...