Bakalım olaylar nasıl gelişmiş ve neler oluyor. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Buyrun okumaya. ⭐🤩
_______________________________________
Yere yığılmış ve öylece kalmıştım. Özkan beni yerden kaldırmış koltuğa oturtmuştu. Kumsal beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Doktorlar, Enes ile koşarak gelmişlerdi. Sadık amca ve Meral teyze yıkılmış durumdaydılar. Teyzesi ve eniştesi onları sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Zümrüt ağlama krizine girmişti resmen. Ateş ona sıkıca sarılmıştı ama o da ağlıyordu. Kübra bana bir şeyler söylüyordu. Algılayamıyordum. Enes geldiğinde onun yanında durdu. Beni sakinleştirmeye çalıştı ama ben nefes bile alamıyordum. Elim tişörtü yırtmak istercesine oraya gitti.
"Elis, nefes al, hadi düzgün nefes al," diyordu önüme çöken Enes. Özkan kolumu tutmuştu. Telaşla bana bakıyordu. Kumsal saçımı severek şefkatle ve telaşla bakıyordu. Kübra çıldırmış gibi Enes'i dürtüyordu.
"Bir şey yap, nefes alması gerek," diyordu Kübra. Enes ona baktı.
"Sakin ol güzelim. Geçecek şimdi," dedi. "Elis," diyerek bana döndü. Gözlerimden yaşlar akarken ben boğuluyordum. Onu duyduğumu belli edercesine kafamı salladım. Nefes alıyordum ama verirken zorlanıyordum. İçim yanıyordu.
"Kuzen! Korkutma bizi. Düzgün nefes al," dedi Kumsal telaşla. Ona baktım. Elimi kalbime bastırdım. 'Yapamıyorum,' der gibi baktım.
"Sakin olun. Çok ağladığı için böyle oldu," dedi Özkan. Ordan geçen bir hemşireyi yanımıza çağırdı.
"Merhaba, noldu?" dedi tatlı kız.
"Arkadaşımız nefes alamıyor. Aslında alıyor ama değişik bir şekilde. Konuşamıyor bizimle," dedi Kübra. Sonra kenara çekip bir şeyler daha söyledi. Başımın döndüğünü hissediyordum. Gözlerim kapandı. Bağırıp çağırmaya başladılar. Daha sonra sesleri de duymadım.
***
"Elis," diye sesleniyordu birisi sakince. Gözlerimi aralamaya çalışıyordum ama zorlanıyordum. Elim feci şekilde ağrıyordu zaten. Aklıma gelen şeyle zor da olsa gözlerimi açtım.
"Erkut," dedim çıkarmaya çalıştığım sesimle. Karşımda Özkan ve Kumsal duruyordu. Kumsal bana gülümsedi.
"Kuzum benim. Uyandın mı sen?" dedi sevgi dolu bir şekilde.
"Erkut, iyi mi?" dedim. Özkan hemen bana su içirmek için beni oturur pozisyona getirdi. Birkaç yudum içtim. Kumsal gülümsedi.
"Erkut iyi, sen de iyisin. Çok şükür," dedi. Gülümsedim.
"Uyandı mı?" dedim hemen.
"Evet. Doktor bile şaşkın," dedi Özkan gülerek. Ben de güldüm.
"Görebilir miyim onu?"
"Hâlâ yoğun bakımda ama yakında odaya alacaklar. O da ilk uyandığı anda seni sormuş ama doktorlar izin vermiyorlar," dedi Kumsal. Kalbim heyecanla çarptı.
"Beni mi sormuş gerçekten?"
"Evet kızım, başka kimi soracak," dedi Kumsal gülerek.
"Beni göremedi ama o şimdi. Merak eder. Hadi gidelim," dedim telaşla.
"Evet, doktoru çok darlamış. Enes bilgi verdi doktora. O da Erkut'a iletti," dedi Özkan.
"Ne dedi? Benim iyi olduğumu söyleseydi," dedim.
"Bilmiyoruz," dedi Özkan ve Kumsal aynı anda ,birbirlerine bakıp güldüler. Sağ elimi yatağın kenarına koyduğumda elimi kullanamadığımı fark ettim. Tutamıyordum yatağın kenarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYAFONDAN GELEN SES
ChickLitİşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç sa...