İyi okumalarr 🤩
_______________________________________Okul son hızı ile devam ediyordu. Her şey rutin bir düzene oturmuş gibiydi. Yusuf ile güzel bir arkadaşlık kurmuştuk. Herkes ile tanışmıştı. En başta mesafeli olduğumuz Yusuf ile şimdi daha iyi anlaşıyorduk. Bugün onu daha iyi tanıyabilmek için bizimkiler ile dışarıya yemeğe çıktık. Bugün hem pazar günüydü hem Erkut gil izinliydi. Güzel bir restorana gelmiştik. Annem arayınca masadan kalktım. Erkut gözlerime bakarken her şeyin yolunda olduğunu anlayacağı bir bakış attım. Dışarıdan tarafa geçtim.
"Alo," dedim telefonu açıp.
"Alo, naber kızım?" dedi annem.
"İyidir anniş, senden naber?"
"İyi. Yaramaz bir durum yok. Aynı işte. Bir kızımız vardı. Hayırsız. Nerede? Napıyor? Merak ettik," dedi annem. Haklıydı. Şu sıralar onları çok arayamamıştım.
"Anne, özür dilerim ya. Ne gelebildim ne arayabildim."
"Tamam kızım. Önemli değil. Ara sıra gel ama."
"Ben şimdi yemekteyim arkadaşlarla. Kumsal, Kübra, Özkan falan. Çıkışta Özkan beni size bıraksın. Biraz da orada durayım. Sonra eve geçerim. Sabah da okul var zaten. Olur mu?"
"Olur bir tanem ama ben böyle kızdım diyeyse hiç gelme. Takılıyorum ben, biliyorsun," dedi.
"Yok anne ya. Bir göreyim sizi de iyi olur."
"Tamam kızım. Hadi öptüm ben."
"Ben de öptüm. Görüşürüz," diyip kapattım. Masaya Erkut'un yanına geçip oturduğumda herkes bana baktı.
"Annem aradı ya. Kalkınca onlara gideceğim. Özkan bırakman gerek beni," dedim. Erkut bana baktı. Elini bacağıma koydu.
"Ben bırakırdım," dedi.
"Anneme şey dedim ya ondan. Özkan bırakır, dedim." Bacağımdaki eli tüm aklımı başımdan alırken afalladım. Gülümsedi.
"Tamam prenses," dedi. Elimi bacağımdaki elinin üstüne koydum.
"Erkut," diye mırıldandım.
"Hıh?" dedi. Herkesin bize bakıyor oluşu ve dinliyor oluşu ile sustum. Herkes tekrardan sohbete döndü.
"Abi biz ne zaman gideceğiz eve? Ödevim var da," dedi Zümrüt.
"Ben bırakabilirim istersen?" dedi Ateş. Zümrüt abisine baktı. Abisi kafasını salladı.
"O zaman biz kaçar," dedi Zümrüt gülümseyerek. Ateş ve o masadan kalktı. Ateş, Erkut'un kulağına eğilip bir şeyler söyledi. Erkut bir şeylere itiraz eder gibi baktı. Ateş bıkkınlıkla kafasını salladı. Zümrüt ve Ateş herkesle vedalaşıp gittiler.
"Ben de çok geç olmadan annem gile geçsem iyi olur aslında," dedim.
"Erkut mu bırakıyor? Ben mi?" dedi Özkan. Erkut'a baktım. Birbirimizden ayrılmak istemiyorduk.
"Erkut bıraksın," dedim. Özkan güldü.
"Pekii," dedi. Enes bize bakıp güldü.
"Ayrılamıyor çifte kumrular." Kübra ona bakıyordu, Enes bir anda ona dönünce göz göze geldiler. "Biz de ayrılmayalım. Ben götüreyim seni evine," dedi. Kübra'yı kolunun altına aldı.
"Olur," dedi Kübra. Kumsal içeriye girenlere baktı.
"İnsanın istemediği ot burnunun dibinde bitermiş," dedi. Hepimiz o tarafa bakınca Sema ile birisini el ele bu restorana girerken gördük. O da bizden tarafa bakıp hemen diğer tarafa geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYAFONDAN GELEN SES
ChickLitİşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç sa...