15.BÖLÜM

114 11 3
                                    

Güzel okumalarr 🤩
_______________________________________

(ELİS'İN ANLATIMIYLA)

Bir şeylerin ters gittiği ortadaydı. Kübra ayağa kalktığı gibi bir yere tutundu.

"Neredesin şu an?" diye sordu. "Geliyorum. Kumsal gile haber et," dedi ve telefonu kapattı. Anlamazca baktım suratına.

"Ne oluyor Kübra?" dedim yattığım yerden doğrulup oturur bir pozisyona gelirken. Kendine gelmeye çalışır gibi bir hali vardı.

"Ben, şey," dedi odanın kapısını gösterip. "Ben, ben, ben gitmeliyim," dedi ama gözlerinden yaşlar akıyordu. Yürüyecek gücü kendinde bulamıyor gibiydi, olduğu yerde kalmıştı.

"Bana bak," dedim ve kolumdaki serumu çıkartıp hemen onun yanına gittim. "Kübra bana bak. Noluyor? Enes ne dedi?"

"Gitmem gerek, sakın gelme," dedi koşarak giderken ben de arkasından koştum. "Gelme!" diye bağırıyordu ama koşmaya devam ediyordu. Ameliyathanenin oraya iniyordu. Ben de arkasından koşuyordum. Kalbim sıkışıyor gibi oluyordu çünkü birine bir şey olmuştu. Kübra ameliyathanenin önünde çaresizce duran Enes'in yanına koştu ve sarıldı. Enes, Erkut'un yanında demişti Kübra bana. Karşısındaki kişiye 'Erkut nasıl asıl?' diye sormuştu. Erkut'un başına bir şey mi gelmişti? Ben öyle onlara bakarken Enes beni gördü. Hemen Kübra'dan ayrıldı.

"Elis'i neden buraya getirdin?" Kübra bana baktı.

"Neden geldin? Gelme dedim sana," dedi ağlarken.

"İçerideki o mu? O yüzden mi gelmedi yanıma?"

Enes "Elis, söylemedik ona. İçerideki de o değil," dese de az sonra Erkut'un kız kardeşi ağlayarak geldi ve yalanları ortaya çıktı.

"Abim? Abim nerede? Kim ne istemiş? Bizim kan grubumuz aynı. Ben veririm kan," dediğinde başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Kübra hemen Zümrüt'ü tuttu.

"Erkut," diye mırıldandım kendimce. Kumsal ve Özkan'da koşarak geldiler. "Erkut," dedim bir kez daha. Bir yerlerden çıkıp gelmesini istedim. Her şeyin düzelmesini istedim. Gelip bana sarılmasını istedim en çok. Dediği şeylerden pişman olduğunu ya da bir nedeni olduğunu söylemesini ve sonra el ele burdan çıkıp gitmeyi istedim. Demese de olurdu. İçerideki o olmasındı. Ayaklarımın beni tutmadığını Özkan'ın hızla beni tutması ile anladım. Enes bana bakıyordu. Ne diyeceğini tartar gibi bir hali vardı. Hemşire ameliyathaneden çıktı.

"Buldunuz mu kan?" dedi Enes'e bakıp. Enes hızla kafasını salladı. Zümrüt öne atıldı.

"Abim benim. İçerideki benim abim. Ve kan gruplarımız uyumlu. Ben vereceğim. A pozitif benimde." Kumsal da hemen öne atıldı.

"Benimde A pozitif," dedi telaşla.

"İkinizi alalım o zaman. Buyrun," diyerek onlara yolu gösterdi. Enes eliyle yüzünü kapattı.

"Allah'ım çok şükür, kan bulundu. Çok şükür. Darısı buradan çıkmasına. Lütfen sen onu kurtar. Lütfen," dedi boğuk sesiyle.

"O kadar mı kötü?" diye fısıldadım. Özkan sıkıca tutuyordu beni.

"Elis, her şeyi anlattı Enes bana. Şu an burada olmaman lazım. Odana çıkalım mı?" dedi.

"Hayır. O bu haldeyken gidemem. Hayır! " dedim gözlerimden yaşlar boşalırken. "O bu halde olmasa benim yanıma ,hastaneye, gelirdi. Bana o mesajları atsa bile ben bu haldeyken beni bırakmazdı. O benden daha kötü durumda. Ben de onun yanında durmalıyım."

"Elis, konuşalım mı biraz?" dedi Enes. Kafamı salladım. Özkan beni koltuğa oturttu. Enes yanıma oturdu. Özkan, Kübra'nın yanına gitti.

"Nedeni varmış demi?" dedim hemen.

DİYAFONDAN GELEN SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin