40.BÖLÜM

57 5 10
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım. Okuma artıyor. Oy artmıyor. Bu da şahsen beni biraz üzüyor. Yine de siz bilirsiniz. Bir şey demiyorum. Umarım bu kitabım da güzel yerlere gelir. Komutanın Rüya'sı kitabı gibi gittikçe büyür. Güzel okumalar.
_______________________________________

Hepimizin yaşadığını hissettiren bazı anlar vardır. Onun bana verdiği öpücüklerle ben de bunu her zaman hissettim. Şimdi ise bu yavaş ve uzun öpücüğü ile sanki bir ömür bahşetmişti. Elleri yanaklarımdan ayrılmadı. Kendisi ise gülerek ve gözleri kapalı bir şekilde benden ayrılıyordu ki gittikçe bize yaklaşan bağrış sesiyle hemen çekildi.

"Elis! Şahit olduğumuz görüntüye bak kızım!"

Babam ve annem gelmişlerdi. Şok olmuş şekilde onlara baktım. Onlar da şok olmuştu anlaşılan. Enes bağrışları duymuş olacak ki hemen evden koşarak çıktı. Arkasından herkes geldi.

"Anlıyoruz. Sevgilisiniz. Buna bir şey dediğimiz de yok ama bu kadarı da çok fazla," dedi babam.

"Kemal amca? Noldu?" dedi Enes endişeyle. "Siz gelmeyecektiniz hani? Bir sorun mu oldu? Neden bağırıyorsunuz?"

"Sürpriz yapmak istedik Elis'e. Sonradan gelmek istedik ama bize büyük sürprizi onlar yaptı!" dedi annem. Biz yanlış bir şey yapmamıştık ki. Birbirimize el kaldırmamıştık. Kavga etmemiştik. Sesimizi birbirimize karşı yükseltmemiştik. Biz az önce sadece sevgi dolu bir şekilde birbirimizi öpmüştük. Erkut afallayıp kalmıştı. Hızla ayağa kalktım. Canım yanmıştı. Elim yarama gitti. Erkut hemen ayağa kalkıp kolumdan tuttu. "Hâlâ temas ediyor ya!" diye bağırdı annem.

"Evli değilsiniz bile! Bu ne böyle? Şimdi evde de böylesinizdir siz. Elis seni anladık biz kızım. Neden ayrı eve çıktığını anladık," dedi imayla babam. İyice sinirim bozulmuştu.

"Abartıyorsunuz! Biz burda naptık sanki? Dövdük mü birbirimizi? Bağırıp çağırıp üzdük mü birbirimizi? Öyle olsa daha iyi ama demi sizin için?" dedim zar zor cümlelerimi toparlayarak. Yaranın olduğu yer günler sonra ilk defa bu kadar sızlamıştı.

"Noluyor ya?" dedi Kumsal.

"Şimdi siz ikiniz de öpüşüyorsunuzdur," dedi babam Kumsal ve Özkan'a bakarak. "Sevgili olduğunuzu bilerek size kız emanet ediyoruz. Elinizden gelse-"

"Yeter!" dedi Özkan.

"Bir de sesini yükseltiyor."

"Kızınızı emanet ediyorsunuz. Sevgili olduğumuzu da biliyorsunuz. Hadi eyvallah. Bir kez olsun kızının neler hissettiğini yakından öğrendin mi ya? Kızın kötü hissetti, yanında mıydın? Ben yanındaydım. Biz hepimiz yanındaydık. Pasta kesildi. Hani nerdesin? Geç gelip sürpriz mi yapmak istedin? Ah ne hoş. Gülelim." Özkan sinirlenmişti iyice. Erkut elimi tuttu sıkıca.

"Efendim, ben kötü bir şey yapmadım. Elis de kötü bir şey yapmadı. Öpüşmek kötü bir eylem mi? Siz hiç sevdiğiniz kadını öpmediniz mi? Eğer bu inciten bir eylemse bana da söyleyebilirsiniz. Benim bildiğim şöyle ki kızınızın rızası olmadan ona dokunur veya öpersem bu kötü bir eylem olur."

"Lafları da hazır!" dedi annem. Babam duraksamıştı Erkut'un sözlerinden sonra. Hallerine acıdım. Gülümsedim alayla. Güya birbirlerini severlerdi ama o ona bağırırdı, o ona. Annem kolumdan tutup beni yanına çekti. Bu ani hareket ile iki elimi de yarama bastırdım. Yüzümü buruşturdum. Yiğit hemen öne atıldı.

"Elis, iyi misin?" dedi Erkut hemen. Kafamı iki yana salladım.

"Cezalısın Elis. Bizim yanımızda kalacaksın bir ay boyunca. Çok kızdım. Çok!" Annem beni sarsıyordu ama ne halde olduğumu göremiyordu. Acıyla ve zorlukla konuştum.

DİYAFONDAN GELEN SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin