Bence gayet uzun ve güzel bir bölüm oldu. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. Bölüm sonunda görüşelim hadi 💕
_______________________________________Özkan bir sinir ile yaptığı şeyi şok olmuş bir şekilde izliyordu. Çok kızgındım ona ama yine de kıyamıyordum. Erkut kolları arasından ayırdı beni. Saçlarımı düzeltti.
"Geçti." Gözlerimde kalan yaşları sildi.
"Geçti," dedim gözlerine bakıp. "Sen asla böyle kavga etme olur mu?" Kafasını salladı. Gülümsedi. Birkaç kişi Enes'i yerden kaldırmaya çalışıyorlardı. Eline yüzüne su çarpıyorlardı. Özkan bana bakıyordu. Onun da yanağında morluk vardı. Kaşı patlamıştı. Dudağının kenarı da patlamıştı ama Enes iyi değildi.
"Erkut sen neden hâlâ burdasın? Sabah da çalışıyorsun. Benim bildiğim şu an sadece gececiler olmalı burada," dedim. 'Elis gerçekten konumuz bu mu?' der gibi baktı. Özkan'ın yanına ilerlerken bana cevap verdi.
"Fazladan mesai yapmak istedim. Bu aralar para lazım da," dedi. Sorgulamadım neden para lazım olduğunu. Özkan'a baktım.
"Alkış oğluma. Nasıl da dövdü ama demi Erkut?" dedim kinayeli bir tavırla.
"Yapma Elis. Çok sinirliydim. Özür dilerim," dedi. Kızgın bir şekilde ona baktım. Enes'e yöneldim. Duvara yaslanmayı başarmıştı ama oturarak. İki tane abi ona yardım ediyordu. Kendine gelmesini sağlıyorlardı. Önüne eğildim.
"Enes," dedim üzgünce.
"Elis," dedi acı dolu bir sesle.
"Çok acıyor mu?" dedim. Yine ağlamaya başlamama çok az kalmıştı. Gözlerim dolmuştu. Enes'e çok alışamasam bile o da insandı. Böyle dövülmeyi hak etmemişti. Doğru düzgün karşılık bile vermemişti.
"Maalesef," dedi Enes. Özkan bağırdı.
"Elis'in de çok canı yandı! Kaç gün hem de. Pansuman yaparken canının nasıl yandığını unutamıyorum. Kumsal'ın zoruyla özür dilemiştin Elis'ten!" Erkut onu tuttu."Sakin ol Özkan hadi," dedi. Özkan sabır dilercesine nefes alıp verdi. Diğer tarafa geçti. Erkut'a sipariş gelmişti. Ötüp duruyordu tablet gibi olan şey ama o takmıyordu şu an.
"Mehmet abi. Şu siparişi benim için verip gelir misin?" dedi."Tamam. Sen kal burda. O iş bende. Ver tableti," dedi. Demekki gerçekten tabletmiş o şey. Erkut yanıma geldi. Enes'in önüne eğildi benim gibi.
"Hastaneye gidelim mi?"
"Gerek yok. Biraz dinleneyim. Geçecek," dedi Enes.
"Gidin bence. Gidin," dedim telaşla.
"Ölmez merak etmeyin," dedi Özkan.
"Kumsal ile tartışmanın sinirini gelip Enes'ten çıkarttın. Özür dileyeceğine, hatanı telafi edeceğine böyle davranıyorsun. Benim tanıdığım Özkan böyle değil. Yapma Özkan artık. Kendine gel!" diyerek kalkıp yanına ilerledim. Gözlerinin içine baktım. Gözleri dolu dolu oldu.
"Dayanamıyorum Elis. Ağır geliyor artık. Bu herif yüzünden Kumsal'ın benden uzaklaşmasını kendime yediremiyorum. Artık bana eskisi gibi bakmıyor. Buna bakıyor," dedi. Sesi titrek ve kısıktı.
"Tek sorun Enes mi yani şimdi?" dedim. O sırada Enes'in acıyla kıvrandığını gördüm. "Kumsal şimdi senden daha da uzaklaşacak. Mutlu musun?"
"Değilim! Mutlu falan değilim."
"Kumsal'a aşıksın Özkan. Kabul et artık bunu. İtiraf et. İçinde yaşayıp yaşayıp burda millete patlıyorsun." Özkan birkaç saniye duraksadı.
"Zaman istemiştim senden. Zaman her şeyi belli eder de demiştim sana. Fakat... Zaman her şeyi daha da bok ediyor. İçinden geleni yapman gerekiyor aniden. Şimdi de bu geldi içimden. Bu herifi dövmek istedim. Dövdüm," dedi Özkan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYAFONDAN GELEN SES
Genç Kız Edebiyatıİşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç sa...