37.BÖLÜM

48 6 3
                                    

Merhabalar. Bu bölüm biraz kısa ama uzun bölümler de geliyor, o yüzden idare edeceğiz. Oy ve yorumu unutmayalımm 🤩
_______________________________________

Büşra tüm kontrollerimi yaptı. Yiğit bugün izinli olmasına rağmen yanımızdaydı. Erkut ise işi olduğunu söyleyip çıkmıştı. Aklım da onda kalmıştı.

"Nasıl hissediyorsun bakalım? Büşra hemşirenin çıkardığı sonuç her şeyin gayet normal gidiyor olması. Doğru mudur?"

"Sanki kendisi doktor değil de beni test edecek aklı sıra."

"Ne diyosun ya? Yine kafanda kurup mu geldin?" dedi Yiğit ters bir şekilde Büşra hemşireye bakarak.

"Evet Yiğit. Ben hep kafamda kuruyorum zaten demi? Her neyse. Ben çıkıyorum. Zaten de benim nöbetim var. Bir daha görüşmeyiz. Siz gidersiniz." Bir şey anlamadım ama ikimizi gösterdi. Yiğit durgunca kafasını salladı.

"Gideriz. Erkut gelsin." Yiğit oturduğu yerde oldukça gergin bir şekilde ellerini sıktı. "Gideriz," diyerekten kafasını salladı. Büşra'nın gözleri doldu. Neler oluyordu? Büşra'ya baktım. Bir şey söyler belki diye bekledim. O ise hızlıca çıktı ve gitti. Normal bir şekilde oturdum. Bağdaş kurup Yiğit'e baktım. Ellerini sıkmakla kalmamıştı. Kendini de sıkıyordu.

"Hey," dediğimde rüyadan uyanmış gibi sıçradı yerinden. "Sakin ol Yiğit. Noluyor?" Bana baktı.

"Hiç. Aşık oldum. Sonra da her şeyi mahvettim. Hepsi bu."

"Aşk. Çok başka bir şey. Ne desem boş kalır. Yaşamak gerek her şeyi. Sana tavsiye verecek biri varsa o da kendin. İçinden geleni yap ama gerçekten içinden geleni. Yani millet ne der falan diye düşünme. Anlatabildim mi?" Sanırım anlatamadım. Aşk da bu ya zaten. Anlayamazsın da anlatamazsın da. Tavsiye hiç veremezsin. Yiğit uzunca baktı. Kafasını salladı. Sonra bana uzunca bakıp gülümsedi.

"Kız sen bağdaş mı kurdun? Sen düzgünce oturabildin mi? Aferin sana. Yürüyosundur da sen şimdi. Yürüyon mu?" Mutlu olmuştu ama ben de mutlu olmuştum.

"İyileşiyorum doktor bey. Bana iyi bakıyorsunuz."

"Yeter ki iyileş. Ben vazifemi yapıyorum ve güzel sonuç alınca mutlu oluyorum. O zaman kalk bakalım biraz." Kendi ayaklandı. Büşra ben zorlanmayım diye yedek terliğini bana vermişti geçenlerde. Onu düzeltti ve gözleri onda takıldı. Kolumu tuttu. "Giy bakalım terlikleri." Giymemde de yardımcı oldu. Koluma girdi. "Biraz hava almak ister misin?"

"Çok iyi olur." Ona bakıp gülümsedim. Onda tam bir abi sıcaklığı vardı. Belki abim hiç olmadı evet ama onda bunu hissetmiştim. Enes'te de hissediyordum bu hissi. Özkan, Yusuf, Ateş falan mı? Onlar sanki küçük kardeşimdi ama Enes tam bir abi gibiydi. Yiğit'te Enes gibiydi bence.

"Niye bakıp kaldın öyle minnoş?" Bir yandan da yürüyorduk.

"Sen çok iyi birisin. Tanışalı çok olmadı ama benim içim çok ısındı sana. Büşra da o şekilde. İyi ki tanıdım sizi." Yiğit ile asansöre bindik. Hastalar dışında çalışan kimse yoktu asansörde. Yiğit etrafına bakındı ve konuştu.

"Böyle tanışmamalıydık bence. Sen öyle kanlar içinde olmamalıydın karşımda. Bence o kafede o olay olmasaydı. Biz o kafede tanışsaydık. Adam akıllı. Ama olan oldu. Böyle olması gerekiyormuş." Kafamı salladım. Asansör açılınca herkes çıkışa hücum etti. Yiğit beni korumak ister gibi elini yaramın üstüne tuttu. Öyle devam ettik. Yürüdük ve danışmanın orda Büşra vardı. Bizi gördü. Bana bakıp gülümsedi. Yiğit'e bakıp hemen önüne döndü. Yiğit derince nefes alıp verdi.

"Böyle olması gerekiyormuş, evet ama siz böyle hastalarla iç içe olur musunuz hep?"

"Yok. Size içimiz ısındı ve işte bir anda böyle tanıştık. Fena mı oldu?" dedi. Beni bir banka oturttu. Göz kırptı. Gülümsedim.

DİYAFONDAN GELEN SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin