18.BÖLÜM

101 9 7
                                    

Bakalım neler oluyor? Kumsal Sema'nın oyununu açığa çıkarabilecek mi? Devam edelim ve görelim.
_______________________________________

Benim sakinleştiğime kanaat getirmiş olmalı ki yanaklarıma bir öpücük bıraktı. "Gitmeyelim o zaman hastaneye. Eve gidelim."

"Hayır. Gidelim," dedim. Bana emin olup olmadığımı sorar gibi baktı. Kafamı salladım. Bu sefer boynumdan bir öpücük aldı. Huylanınca kıkırdadım.

"O zaman gidelim," dedi gergince. Yola koyulduk tekrardan. Özel hastanenin önünde durduk. "Hadi inelim," dedi Özkan. Kafamı salladım. "Ya da sen gelme. Ben gidip geleyim."

"Geleceğim. Bir geçmiş olsun derim. İnsanım ben de," dedim. Özkan güldü.

"Peki. Dediğin gibi olsun güzellik," dedi. Arabayı düzgünce park etti ve indi. Hızla benim tarafıma geldi. Kapımı açtı. Güldüm. Elimi tuttu. Arabayı kilitledi. "Şunu da çantana koysana." Arabanın anahtarını aldım ve çantama koydum. El ele içeri geçtik. Bir kadın yanımıza geldi bizi görür görmez. Hemşire olduğunu düşünmüştüm giysilerinden.

"Özkan Bey hoş geldiniz. Sema Hanımı odaya aldık. İlaç tedavisi uyguluyoruz. Annesi ve babası var yanında," derken bize yolu gösteriyordu. Onun arkasından ilerliyorduk. Bir odanın kapısını tıklattı. Dik durmalı ve Özkan'ın elini bırakmamalıydım. Kapıyı açtı. Özkan girerken hemşire bana baktı.

"Siz giremezsiniz," dedi. Özkan durdu. Elimizi ayırmadı.

"Ne münasebet?" dedi sakin ama sinirli haliyle.

"Yok yani şey, kalabalık," dedi hemşire.

"Bu odada kaç kişi olduğunu hatırlıyorum ben. Sevgilim kalabalık yapmıyor ya sadece odada," dedi Özkan. O sırada içeriden ellili yaşlarda ama fazlasıyla karizmatik olan adam seslendi.

"Noluyor? Misafirlerimizi bırak. İçeriye gelsinler." Hemşire mahcup bir şekilde yanımızdan ayrıldı. Özkan ve ben el ele içeri geçince biraz şaşırdılar. Sema tek noktaya odaklanmış gibiydi. Bizim ellerimize. Yapmacık bir şekilde güldüm. Annesi olduğunu düşündüğüm zarif ve sarışın kadın konuştu.

"Lütfen buyrun. Oturun. Biz zaten şimdi gidiyoruz. Sema iyi. Sadece bu gece burada kalacak," dedi. Adam ve kadın kalktı Sema'nın yanındaki rahat koltuktan.

"İyidir o zaten, demi kızım?" dedi adam. Bu cümlenin altında bir şeyler vardı. Hissediyordum.

"İyiyim," dedi Sema. "Hoş geldin Özkan," diye ekledi. Bana bakmadı bile.

"Hoş gördük," dedi Özkan elimi daha sıkı tutup. Daha çok gülümsedim.

"Görüşürüz," dedi adam. Kadın çoktan çıkmıştı. Ailesi ile iyi anlaşamıyordu sanırım. Adam da çıktı.

"Özkan, özledim. Sarılalım mı?" Sinirlerim hopladı.

"Sen kalkınca sarılırız. Gerek yok şu an," dedi Özkan. Elimi çektim. Sarılırız diyor bir de. Ters ters baktığımda gülümsedi. Kıskanmam hoşuna gidiyordu sanırım.

"Geçmiş olsun derdim ama bana hasta olmadığını söylemiştin malum," dedim. Sema güldü.

"Hıhı o yüzden burdayım ve aylardır çekiyorum bu hastalığı," dedi ve ekledi. "Sen kafanda kurmuşsun ve kurmaya devam edebilirsin."

"Gerginlik çıkarmayın tamam, yeter," dedi Özkan.

"Ne o Özkan? El ele falan geldiniz?" dedi sorgularcasına Sema.

"Sevgiliyiz çünkü?" dedim gülerek. Özkan'ın bir şey dememesi sinirimi bozuyordu.

"Öyle mi?"

"Öyle," dedi en sonunda Özkan.

DİYAFONDAN GELEN SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin