31.BÖLÜM

80 7 13
                                    

Güzel okumalar. Bakalım neler olmuş? Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💕🤩
_______________________________________

Erkut artık beklemek istemiyordu. Artık oradan sevdiği kadın çıksın istiyordu. Dualar ediyordu. Hepsi aynı durumdaydı gerçi. Doktor içeriden çıktı. Hemen ayaklanıp etrafını sardılar.

"Zor bir ameliyat geçirdi Elis. Dayandı ama. Hâlâ dayanıyor. Rahmi zarar görmüş Elis'in. Tedavi etmeye çalıştık ama çok fazla kan kaybetti. Rahmini almak zorundayız Elis'in. Ameliyata devam edersek Elis dayanamaz. Zaten fazlasıyla yıprandı. Fazlasıyla dayanmak için zorluyor kendisini. Durum bu," dedi doktor. Erkut baktı kaldı.

"Kızım nasıl iyi olacaksa, nasıl gözlerini açıp bize bakabilecekse ameliyata öyle devam edin. Yeter ki o acı çekmesin," dedi babası. Erkut kafasını salladı. Doktor geçmiş olsun dileyip içeriye geçti.

"Ama,"dedi Kumsal. Kübra'ya baktı. "Hayalimiz vardı bizim," dedi. Üçünün de aynı yaşlarda çocukları olacaktı. Üçü de bunlar gibi yakın olacaktı. Şimdi Elis çocuk sahibi olamayacak mıydı? Daha yaşayıp yaşayamayacağı da belli değildi ki. Herkes yıkılmıştı. Sessiz duruyorlardı. Erkut sesini bile çıkartmıyordu. Ağlamıyordu. Boğazı düğümlenmiş gibiydi. Nefes alamıyor gibi hissediyordu. Kumsal onların tam tersiydi. Bağırıp çağırıp annesinin kollarına sığınıyordu. Özkan'a bir şeyler anlatıyordu. Özkan elinden bir şey gelmediği için kafayı yiyordu. Leyla ve Yusuf bu haberden sonra kendilerini dışarı atmışlardı. Enes ise öylece sevdiği kadının gözlerine bakıyordu. Erkut'un yanında ona destek oluyordu. Ateş annesini kaybetmişti. Kardeşini kaybetmişti. Babası ve o vardı sadece. Bir kardeşi daha kaybetmek istemedi. 'Rahmini mi alacaklar? Alsınlar. Yeter ki o yaşasın,' diye düşündü. Zümrüt sevdiği adamın kederli gözlerini görünce daha da ağladı. Ateş ona bakıp kolunun altına aldı onu. Göz yaşlarını sildi.

"Şşş, abime destek olmamız gerek," dedi Zümrüt'e. Erkut onun abisi, kardeşi, her şeyi olmuştu. Kız kardeşine aşık olduğu için biraz çekiniyordu ondan ama Erkut ona güveniyordu. Her ne kadar kızıyor gibi yapsa da ona güveniyordu. Ateş bunu biliyordu. Güvenini boşa çıkarmayacaktı Erkut'un. Çabalayacaktı. Erkut derin bir nefes aldı. Burası sanki basıyordu iyice. Enes sırtını sıvazladı arkadaşının.

"Kızım çıksın oradan artık," nidaları yükseliyordu Elis'in annesi Fadime'den. Ümran , Kumsal'ın annesi, kimi bağrına basacağını şaşırmıştı artık ama en çok da yiğeni Elis'i bağrına basıp acılarını dindirmek istedi. Kocası Şükrü'ye kaş göz yaptı. Kemal, yani Elis'in babasını, biraz dışarı çıkarmasını istedi. Kardeşi çok üzülmüştü biricik kızına. Yıkılmıştı resmen. Bir ayrı severdi kızını. Şükrü hemen dediğini yapıp Kemal'i dışarı çıkarttı. Kumsal telefonu çalınca irkildi ama kardeşi arıyordu. Kainat.

"Abla." O da ağlıyordu. Her ne kadar birbirlerine laf atsalar da Elis ablasını çok severdi.

"Kuzum," dedi Kumsal kendini toparlayıp. Sonuçta o onun ablasıydı. Gecenin bir yarısı kızı evde bırakıp buraya gelmişlerdi. Tek başına orada kendini yiyip bitirmesini istemezdi.

"Abla beni de gelip alın, nolur abla. Ben yapamıyorum burda. Haber de vermediniz."

"Ablam sen buraya gelme. Sen merak etme. Elis ablan iyi olacak. Hatta iyi de. Sen yat uyu. Sabaha bir şey kalmadı zaten. Uyanınca Özkan abin seni almaya gelir. Elis ablan da hem o zaman ameliyattan çıkmış olur. Odasına geçer. Onu da görürsün. İyi o. Merak etme," dedi. Kendini de inandırmak istedi buna. Dudaklarını dişledi.

"Abla, ben uyuyamam ki," dedi Kainat. Çaresizdi sesi. "Neden götürmedi annem ve babam beni? Biliyorum ben. Herkes perişan halde. O ortamı görmemi istemediler. Ama abla-" diye itiraz edecekken Kumsal'dan bir hıçkırık kaçtı.

DİYAFONDAN GELEN SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin