Uzun bir bölüm sanırım ama bu kişiden kişiye değişebilir. Umarım beğenirsiniz. Okuyanlar lütfen oy veriniz. Biliyorum bu kitap da diğer kitap gibi sonradan yükselecek. Buna inanıyorum ama şimdi oy vererek destek olabilirsiniz. Yorum yapmayı da unutmayalım. İyi okumalar. 💕
______________________________________Odama geldiğimde düşüncelerle cebelleşmiştim. Sonra da kendimi uykuya bırakmıştım. Akşam akşam uykuya da yatmazsın Elis!
Binadan dışarıya çıktım. Karşı tarafta bekleyen kuryeyi gördüm. O oradaydı. Sesi Güzel beni bekliyordu. Gülerek yola bir adım attım. Ama o gülmüyordu. Üstümde neden beyaz bir elbise vardı? Güzel gözüküyordu ama biraz da ürkütücüydü.
"Tanışalım," diye seslendim.
"Gelme," diye seslendi.
"Neden ki? Tanışsak n'olabilir? Gelmek istiyorum."
"Gelme," dedi bir kez daha. Ben ise gittikçe ona daha da yaklaşıyordum. Bir silah sesi duyuldu. Nefesim daraldı. Kalbimden kanlar süzüldü. Yardım dilenircesine ona baktım.
"Gelme demiştim sana. Kalbin çok acıyacak," dedi yumuşak bir tını ile.
"Ölmek istemiyorum. Yardım et bana. İyileştir beni. Acıtma kalbimi," demiştim zorlukla. Yanaklarımdan yaşlar akıyordu. "Zaten korkuyorum. Acımasın kalbim. Lütfen!" Kalbimden kanlar akıyordu ama ben hâlâ konuşabiliyordum. O elini kalbimin üstüne koymuştu.
"Elimi çekersem ölür müsün?"
"Ölürüm. Kalbime dokunamazsan ölürüm. Hem de çok korkarım." Ağlamam hızlandı. Çünkü o elini çekti. "Gitme! N'olur! Ölmek istemiyorum!"
"Ölmeyeceksin. Ben yanında olursam her gün ölürsün, her gün ölmemen için seni iyileştirmek isterim. Oysa ben olmazsam kendin iyileşir ve ölmezsin. "
"Gidiyorsun! Ölürüm! Ölmek istemiyorum! Gitme! Ölmek istemiyorum!"
"Elis! Uyan!" diyordu Kumsal.
Özkan "Elis ölmedin tamam. Uyan! Kâbus bak sadece!" derken yanaklarıma yavaşça vuruyordu. Hızla kâbusun içinden sıyrıldım. Kalbim atıyordu. Evet atıyordu. Hem de baya hızlı atıyordu. Yanımda oturan ve beni kendime getirmeye çalışan Özkan'a sıkıca sarıldım. Kumsal ise sırtımı sıvazlıyordu. Ağlıyordum. Çok ağlıyordum.
"Ölmedin bak. Ölemezsin Elis. Sadece kabustu. Geçti," dedi Özkan.
"İyi misin? Ağlama artık. Geçti bak," dedi Kumsal.
"Çok saçma," dedim zorlukla. Gerçekten çok saçmaydı bu rüya. Neden o rüyama girmişti? Anlamlandıramıyordum bu saçma şeyleri.
"Geçti bebeğim, geçti," dedi Kumsal. Özkan beni göğsüne yaslamıştı. Kumsal saçlarımı düzeltiyordu. Kalktı ve bana su verdi. Özkan beni kaldırdı. Sırtıma destek oldu. Titreyen ellerim yüzünden içemedim. Kumsal yardım etti.
"Daha iyi misin?" dedi endişeli gözlerle Kumsal.
"İyiyim sanırım," dedim zor çıkan sesimle. Düzgün konuşabilmek adına boğazımı temizledim.
"Ne gördün ki?" dedi Kumsal.
"Anlam veremediğim şeyler," dedim ellerimin titremesinin geçmesini beklerken.
"Şşş, tamam. Sakin ol," dedi Özkan. Burukça gülümsedim.
"İyi ki varsınız," dedim.
"Sen de" dediler aynı anda. Kumsal meraklı gözlerini üzerime dikmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYAFONDAN GELEN SES
ChickLitİşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç sa...