Karım

4.2K 220 114
                                    

Üçüncü Bölüm-

"Karım"

|

'Evleneceğim' demiştim. Pişman mıydım bundan, hayır. Kesinlikle değilim.

Sadece böyle olacak olması hevesimi kırıyordu. O bana en ufak bir ilgi hissetmezken ben yılların sürdüğü aşkını içimde hapsetmiştim. Bunu bilmiyor olması onu suçsuz yapardı, beni ise sır küpü. Çünkü taş olsa çatlar dedikleri cinstendim. Ne aşkımı ne de ilgimi ona gösterecek en ufak bir işaretim olmadı, sadece uzaktan olan bir aşktı benimkisi.

"Bize mi gelecekler?"

Sabah doğru düzgün bir uyku çekmeden uyandığımda yanı başımda annemin varlığı beni rahatsız etti. Tek gözümü açıp kuşkulu yüzüne baktım.

"Evet ama isterseniz bir restoranda görüşebileceğimizi söylerim."

Bu halimle bile onlara karşı ılımlı olmam kesinlikle aptallıktandı. Ablam bu geceye tahammül edemeyeceğini söyleyip katılmayı reddetmişti. Bir yandan da yalan söylediğimi düşünüp bu geceye katılmaya karar vereceğine emindim. Uzandığım yerden yavaşça doğruldum.

"Ciddisin yani?"

Göz devirerek anneme doğru yeniden baktım.

"Bu konuda yalan söylemiyorum anne, akşam kendi gözlerinizle göreceksiniz zaten. Ayrıca kendiniz bu işi ayarlamışken şimdi neden bu kadar şüphelisiniz merak ediyorum?"

Bir süre sessiz kaldı. Ardından oturduğum yatağıma o da oturdu, lakin yatağıma kimsenin oturmaması konusunda hassas olduğum için ucuna oturmuştu. Bakışlarımı fark etsede umursamadı, bu durumdan hiç memnun değildi.

"Aran gibi birinin böyle bir evliliğe 'evet' demesine şaşırıyorum sadece."

Dişlerimi sıkarak yatağımdan kalktım.

"Ablam olsaydı şaşırmazdın ama."

Bir de, "Tabii şaşırmazdım, ablan nerede, sen nerede?" demişti. Yürüdüğüm yolu yarıda bırakıp ona doğru döndüm.

"Niye ablamın nesi var?"

Kızını öven kadınlara benzeyip çıkarken karşısında diğer bir kızının olduğundan habersiz gibiydi.

"Her şeyiyle en iyisi o, işinin ehli ve her istediğini elde edebilecek güçlü bir kadın o. Tam benim kızım."

Gözlerime baktığında ciddi olup olmadığını anlamaya uğraşıyordum, az önce tüm söylediklerini gerçek bir ciddiyetle söylemişti. Dilime kadar gelen sözcükleri bu sefer geri göndermek yerine, dışarıya çıkmalarına izin vererek kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Ben senin neyinim anne, güçlü bir kadın değil miyim?"

Gözlerinde en ufak bir kırılma aradım ama o sözlerimi umursamadı. Bir bacağını diğer bacağının üstüne atarak kızını düşünmeye devam etti.

"Siz birbirinizden çok farklısınız Şura, kıskançlık yapmana gerek yok. O senin ablan."

Kıskançlık mı? Güldüm.

"Sana diyecek bir şey bulamıyorum anne, aslında anlasanız çok şey derdim ama boşuna çenemi yormayacağım."

Onu arkamda bırakıp banyoya girdiğimde yataktan kalkıp peşimden geldiğini gördüm ama umursamadım. Muhtemelen sözlerime takılmıştı. Sürekli böylelerdi. Çoğu ailenin yaptığını benim ailem de yapıyordu. Kendi çocuklarını başkalarıyla karşılaştırmak, ben doğar doğmaz ablamla rakip ilan edildim. İşin kötü tarafıysa ablamda kendisini öyle görüyordu.

ŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin