Otuzuncu Bölüm-
"Hızlı Ve Ateşli"
|✫ Şura Sayhan
Her an beni ikilemde bırakıyordu, derdini ve ne yapmaya çalıştığını asla anlayamıyorum. Bu sözleri söyleyecek ve bir saniye sonra hiç bu sözleri söylememiş gibi nemrut haline dönecekti. Öfkeyle baktım yüzüne.
"Her şey senin istediğin gibi olacak mı sanıyorsun?"
Gözlerimin içine bakarak ifademi süzdü, dudaklarını bir kez daha yalayarak nedensizce hoşuna gitmiş gibi biraz daha yaklaştı.
"Bu sadece benim istediğim bir şey mi yani?"
Nutkum tutuldu. Neyden bahsettiğini anlasam da o kadar şaşırdım ki imkan veremedim. Bu durumda olmamızdan hoşnut olduğunu söylemişti resmen!
"Ne?" dedim anlamamış gibi.
Vücudu vücuduma biraz daha yaklaştı, belimin hizasında olan diğer elini de yüzüme çıkarttı. Yüzümü avuçlarının arasına alıp alnını alnıma yapıştırdı.
"İlişkimizin bitmesini istemediğini ikimizde biliyoruz Şura..."
Şaşkınlıktan aralık kalan dudaklarımı konuşmak için hareket ettirdiğimde bunu fark ederek benden önce konuştu.
"Ben de istemiyorum."
Gözlerimi kırpıştırdım, ciddi miydi bu sözler? Aramızda ki mesafeyi sıfıra indirdi ve dudaklarıyla dudaklarımı örttü, hiç kendisi değilmiş gibi öptü bu sefer beni. Daha önce hiç böyle öpmemişti. Yavaş, sakin, tutkulu ve hiç olmayacak kadar hissettiriyordu.
Dudaklarından dudaklarıma duygular akıyordu sanki.
Garip bir boşluğa düşmüşçesine elimi ensesine çıkarttım ve ona tutunarak öpücüğüne karşılık verdim. Tanrım... daha önce hiç böyle hissetmemiştim. O kadar güzel öpüyordu ki ağlamak istedim, kırılacakmışım gibi nazikti ama hiç bırakmayacakmış gibi de aidiyet doluydu. Dudaklarıma, dudağımın kenarına, yüzüme küçük küçük öpücükler bıraktı sonrasında. Son öpücüğü alnımda son buldu, bu kez biraz daha uzun sürdü.
Kendimi başından beri bu adama ait hissetmemiştim, onu kendime ait hissetmiştim ben.
Ama şimdi ait hissediyorum.
Düştüğüm yoğun duyguların arasında gözlerimi kapatıp, bu anın hiç bitmemesini diledim. Onun kollarının arasında, nefesini hissedecek kadar yakınımda olmasını hiçbir şeye değiştiremem. Bu duygular aşk kelimesini o kadar aciz hissettiriyordu ki... bence adı konulmamış bir şeydi bu hissettiklerim.
"Şimdi gidiyorum ben ve sen de bir daha benden kaçarsan ödeyeceğin bedeli düşün."
Fısıltısı karşısında derin bir nefes alarak gözlerimi açtım, kahvelerini yüzüme dikmiş bana bakıyordu. Sözleri konusunda gayet ciddiydi. Alnıma bu kez küçük bir öpücükle bırakıp geriye çekildi.
"Bu üç günün hesabını vereceğini de unutma."
Beni bırakıp gittiğinde arkasından bakakaldım, "Senden kaçmak için ne bedeller ödedim bir bilsen.." diye fısıldadım. Gözlerini diktiğim bedeni kapıya yakınken durdu ve arkasına dönüp bana baktı.
"Hayatımda beni dumura uğratan başka hiç kimse olmamıştı."
Gülümsedim.
"Seninle bu yüzden evlendim." dedim alay ederek. Tüm kırgınlığım, öfkem şu birkaç dakika içinde uçup gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞER
Teen Fiction• Hiç kimse göründüğü gibi değil. Hiç kimse masum değil. Hiç kimse iyi değil. Hiç kimse. • Yetişkin içerik içerir, rahatsız olanlar okumasın.