Otuz Üçüncü Bölüm-
"Bir Küçücük Aslancık Varmış "
Samet Aka Spud & Savai- Dark Life
|✫ Şura Sayhan
Hafif bir rüzgar esiyor, açıkta kalan saçlarımı uçuşturuyordu. Gözlerimde daha önce takmadığım bir gözlük vardı, arkasında kalan her şey renksizdi.
Renksiz bir toprak.
Simsiyah giyinen büyük bir kalabalık.
Koca bir sessizlik.
Omuzlarda taşınan bir tabut.
Tabutun içinde ölü bir insan.
Benim dedem.
Beni seven tek insan.
Benim her şeyim o tabutun içinde ölüydü.
Tabut omuzlardan yere indi, kim olduğunu anlayamadığım bir kaç kişi tabutun ağzını açtı. Kalbim sustu, saatlerdir sustuğum gibi susmaya devam ettim. Beyaz kefene sarılmış koca bir beden çıkarıldı tabuttan, gözlüklerimi çıkarttım. Onu siyah beyaz uğurlayamazdım ki.
"Dede?" dediğimde sesim kulaklarıma ulaşmadı.
"Beni bırakıp nasıl gidersin?"
Biri koluma dokundu. Kolumu geriye çektim, dedem yaşamıyordu.
"Sen beni bırakamazsın dede."
Beyaz kefene sarınan bedenini aralarına alıp, kazdıkları çukurun içine bırakmak için birbirlerine yardım ettiler. İleriye doğru yürüdüm, kolumdan tutmaya çalışan insanları geçtim. Onun için kazdıkları çukura vardığımda görebildiğim tek şey beyaz kefendi.
"Beni yalnız mı bırakacaksın dedem, uyan."
Çukurun dibinde dizlerimin üzerine çöktüm, ani düşüşümle beni tutmak isteyenleri geriye ittim. Koca çukurun içinde yalnız başına görünen kefene bakmayı bırakmadım.
"Dede, ne olur uyan."
Uyanmadı dedem.
Kalkmadı o çukurdan, gelmedi bana.
Dedem ilk kez benim sesime gelmedi.
"Söz veriyorum affedeceğim seni ama beni kimsesiz bırakma."
Uzun süredir duymadığım, hissetmediğim bir çığlık yükseldi bedenimden.
"Beni kimsesiz bırakma dede!"
Çığlık çığlığa ona yalvardım, yalvarırsam dönerdi. O beni çok üzmüştü ama beni hiç yalnız bırakmazdı ki.
"Dede ne olur uyan!"
Beni tutmaya çalışan hiç kimseyi umursamadan dedemin o çukurdan çıkması için bağırdım. Acı çığlıklarım gökyüzüne kadar çıktı ama beni ne koca kalabalık duyabildi ne de dedem.
"Beni... yalnız bırakmayacağına söz verdin."
Elimi uzatıp mezarı olacak toprağın bir kısmını avucuma aldım, toprak tenime bıçakmış gibi saplandı. Toprağı avucumdan mezarın içine doğru nazik bir şekilde bıraktım, toprak avucumdan beyaz kefenin üzerine döküldü.
"Neden sözünü tutmuyorsun Duva, neden beni yalnız bıraktın?"
Avucumun içine biraz daha toprak aldım, biri yanımda durmuş hiçbir şey yapmadan benim gibi yere çökmüştü, sırtıma doladığı kolunu hissediyordum. Yerde olsam bile düşüyormuşum gibi hissettiğim için beni tutuyordu sanki, belimi sıkıca tuttu ve beni düştüğüm yerden kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞER
Teen Fiction• Hiç kimse göründüğü gibi değil. Hiç kimse masum değil. Hiç kimse iyi değil. Hiç kimse. • Yetişkin içerik içerir, rahatsız olanlar okumasın.