Beşinci Bölüm-
"Uzaklık"
✫| Şura Rodos
Dumanla dolu bir zihnim var benim, ne zaman ne çıkacağını veya çıkacak mı bilinmezdi düşüncelerimde. Sadece ihtiyacım olduğu anlarda yanımda değildi zihnim, çoğu zaman beni yıkmak için de yanımdaydı.
Kimsenin sarf edemeyeceği sözleri zihnim söylerdi.
Bu yüzden başkasına gerek kalmadan kendi sözlerimle, düşüncelerimle ölüm fermanımı imzalar kimseye söz hakkı bırakmazdım.
Ölüm söz konusu olduğunda bile kendi işimi kendi hallediyorum.
Bu hayat bana bunu öğretti, ne olursa olsun kendi arkanı kendin kollamalısın. Başkasına güvenmemeli, sırtını yaslamamalısın. Benim kurallarım bunlardı, aslında sayamayacağım kadar çok kuralım var. Ben genelde kurallarıma uyardım ama bazen aklımdan önce kalbim söz sahibi oluyordu.
O durumlardan biri Aran'dı.
Bir aptal gibi aşık olduğum acımasız adam.
Sözcüklerimi düşününce evliliğe dair bir şey söylememiştim ama seni bir daha görmek istemiyorum demek buna eş değerdi.
Buraya geleli dört gün olmuştu ve ben hâlâ evden çıkmamakta ısrarcıydım. Uzaklaşmak iyi gelmişti biraz ama düşüncelerim ciddi manada beni çıkmaza sokuyordu. Çıkmaza değil, Aran'a çıkmak istiyordum.
Yolun sonunda o olmalıydı.
Şu sıralar kafayı tamamen onunla yemiştim, dört gün içinde uyuya kaldığım tüm rüyalarımda başrolde o vardı ve bazen beni ağlatacak kadar güzel bazen de yine ağlatacak kadar kötüydü.
Ya çok güzel gidiyordu her şey ve bu gerçek olmadığı için canımı yakıyordu ya da kabuslarımda kötü şeyler olduğundan yalnız başıma ağlarken buluyordum kendimi. Bu durumlarda yanımda olmasını, bana sarılmasını isterdim ama ondan en ufak bir ses seda yoktu.
Belki de tüm yolları tıkadığım içindi.
Ya da istemediği içindi.
İkiside güçlü nedenler. Birincisi bulunduğum evden haberi olan kimse yoktu, ikincisi ise ben bulunmak istemediğim zaman beni kimse bulamaz.
Ki zaten bulmaya çalışan biri de yoktu ortada.
Onunla kafayı yemiştim ben. Fakat kahrolası adamın benden haberi bile yok, olsa bile umrunda olmazdı. Vücudu taş olduğu kadar kalbi de taştı hayvan herifin.
"Evde yokum." diye bağırdım, çalan kapıya doğru.
Kapıda ki beni duymamış olacak ki veya duyduğu için de olabilir yeniden zile bastı. Oflayarak yattığım yerden kalktım, başımda ki yara kabuk bağlamıştı ve ben geldiğim ilk günden duş almaktan çekinmemiştim. Bir elim son zamanlarda alışkanlık haline getirdiğim hareketimi yaparak, saçlarımın arasında ki kabuğu buldu ve zevkli bir acı bırakıp kabuğu söktüm.
Parmağımın ucuna değen ıslaklığı umursamadan diğer elimle kapıyı açtım.
Kameradan veya delikten bakmamıştım çünkü evin çevresinde ki adamlar her hangi birinin girişine engel olurdu. Kalbim aptalca bir heyecanla gelen kişinin Aran olmasını istiyordu, son zamanlarda her çalan kapıyla istediğiyle aynıydı. Sonuç her seferinde hüsran olsada umut etmekten vazgeçmiyordu, aptal.
"Evet?" dediğimde karşımda ki korumaların başında ki adam yüzüme baktı.
"Şura hanım, dedeniz sizinle görüşmek istiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞER
Teen Fiction• Hiç kimse göründüğü gibi değil. Hiç kimse masum değil. Hiç kimse iyi değil. Hiç kimse. • Yetişkin içerik içerir, rahatsız olanlar okumasın.