Yirmi Dokuzuncu Bölüm-
"Ölüm Sessizliği"
|✫ Şura Sayhan
Zihnim, uğulduyordu. Az önce düştüğümü söylediği tuzağı düşündüm. Bana tuzak olabilecek ve kurabilecek tek kişi Aran'dı.
"Tuzağa düşürüldün." demişti. Kendi ayaklarımla düşürüldüğüm tuzağın sahibi Aran olmalıydı ve tuzağın kendisi de oydu.
Crish Grogar.
Boğazıma yumru gibi bir şey tıkandı. Hiçbir şey o an önemli değildi benim için, önemli olan yarım saat önce ve daha öncesinde olanlardı. Aran'ın sözleri, davranışları, yakınlaşması, öpücükleri, hissettirdiği mutluluğu önemliydi. Karşımda duran bu adam tuzak dediğinde düşündüğüm tek şey onlardı. Tüm yaşadıklarımın yalan oluşuydu. Gerçekten mi?
Duygularımla mı oynadın Aran Sayhan?
Düşüncelerimin içine Crish'in bana doğru attığı adımı gördüm ve bakışlarımı ona çevirdim. Ayakta durmuş, Aran'ın odasında kendi odasıymış gibi rahat davranıyordu. Dünyanın en güçlü adamlarından biri karşımda, dünyanın en güçlü adamı tarafından tutulmuştu.
"Ne tuzağından bahsediyorsun?"
Crish bakışlarımdan sonra başka bir adım daha atmadı, şu an içinde bulunduğum şey ölüm sessizliğiydi. Aran bunu bana yapmış olamazdı? Bizi karşı karşıya getirip her şeyin ortaya çıkmasını mı sağlayacaktı?
Ya da zaten her şeyi biliyor muydu?
Nefes alamadığımı hissettim.
"İkimizin birbirini nereden tanıdığını ortaya çıkartmak istiyor sanırım."
Dişlerimi birbirine bastırdım ve kısa bir an nefes alabilmek için başımı yukarıya doğru kaldırdım. Crish yeniden konuştuğunda bakışlarımı ona çevirdim.
"Burada tehlikedesin."
Dudaklarımda alaylı bir tebessüm oluştu.
"Tehlikede olan ben miyim yoksa beni öldürmeye çalışan sen mi?"
Crish'in gözlerinin içi dalgalandı, ellerini yumruk haline getirdi. Hala beni öldürmeye çalıştığını kendine yedirememişti anlaşılan, kendisini asla affetmeyeceğini zaten biliyordum. Çünkü o böyle biriydi. Evet, beni öldürmeye çalışan hali başka bir konuydu ama Crish gerçekten de bana asla zarar vermek istemeyen biriydi. Demek bu da değişmişti. O bile kendine hakim olamayıp bana zarar vermek, hatta öldürmek istemişti.
"Beni kışkırttın."
"Seni değil de kocamı seçtiğim için mi?"
Bana kızgın bir bakış attı. Bahsettiğim buydu, bakışları titreyen ellerine kaydı. Adem elması hareketlenince yutkunduğunu anladım.
"Ona olan kızgınlığını benden çıkartmaya çalışıyorsun."
Başımı zorlukla iki tarafa doğru salladım.
"Ona neden kızgın olayım ki?"
Ona neden kızgın olmayayım ki?
"Çünkü seni tuzağa düşürdü, hiçbir suçun olmadığı halde."
Gözlerim dolmak için fırsat kolladı ama kendimi tutabildim. Crish konuşurken arkamda kalan kapı açılmıştı, başımı çevirip baktığımda duygularından arınan kocamı gördüm. Kaşları çatık ve umursamaz görünüyordu. Bakışlarımı ondan ayırmadım, tam yanımda durdu ve gözlerimin içine bakarak "Tanışmışsınız." dedi iğneleyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞER
Teen Fiction• Hiç kimse göründüğü gibi değil. Hiç kimse masum değil. Hiç kimse iyi değil. Hiç kimse. • Yetişkin içerik içerir, rahatsız olanlar okumasın.