On İkinci Bölüm-
"Her Şeyi Yak"
'Seni bekliyorum aynı yerde..'
✫| Şura Rodos
Evlenecek birine göre fazla rahattım. Kimsenin haberi olmadığı bir evde, kendi kendime ağlayıp durmaktan gına gelen bir günden sonra yaptığım ilk şey Hüra babaanneyle görüşmek olmuştu. İş yerim evleneceğim adamın Aran Sayhan olduğunu öğrenince süresiz bir izin vermişlerdi. Yerime bir süreliğine birini bıraktığım için orayı kafamdan çıkarıp atmıştım.
Hüra babaanneyle yalnız olmayı planlarken Aran'ın pek sevmediğim annesi de peşimize takılmıştı. Tabii birde sırf ayıp olmasın diye Hüra babaanne tarafından çağırılan annem vardı. Suratsız bir şekilde ellerini göğsünde birleştirmiş arada bir bana nefretle bakmak dışında hiçbir işlevde bulunmuyordu. Keşke Aran'ın annesi de bunu becerebilseydi.
Kadın durmadan konuşuyordu.
Aran'ın annesi yani Esra hanım gözlerini bana dikerek "İlk önce gelinlik bakalım, ondan sonra geriye kalan işlerimizi bitiririz." diyerek onaylaması için Hüra babaanneye baktı. Lâkin istediğini alamayacaktı çünkü Hüra babaanne en başında söylediğini o ısrarla anlayamadığı için tekrar etmek zorunda kaldı.
"Şura ne istiyorsa onu yapacağız."
Yapmacık bir tavırla tekrar bana dönen kaynanam ne diyeceğimi merakla bekledi. Sırf onu uğraştırmak için dediğini yapmaya karar verdim.
"Esra hanıma katılıyorum, gelinlik hallolduktan sonra geriye zaten pek bir şey kalmayacak. Ilk önce ona bakalım."
Kendimi bu ortama fazlasıyla aykırı görsemde kaçınılmaz bir süreçti.
"Benim arkadaşımın moda evine gidelim o halde, kendisi Dünya çapında tanınan bir ikondur."
Yaptığı detaylı açıklamayı umursamayarak dediği yöne doğru yürümeye başladım. Aslında gelinliğim Aran'la evlenmeyi kabul ettiğim günden beri zaten hazırdı. Fakat ben bu görüşmenin karşılığını almasını istiyorum. Benim öylesine biri olmadığımı hepsinin öğrenmesi gereken konular var.
Esra hanımın bahsettiği moda evine girdiğimiz zaman ihtişamlı havası kadar güzel görünen gelinliklere ve elbiselere göz ucuyla bakınmaya başladım.
"Esracım? Ahh, seni görmek ne hoş."
Tiz bir sesle kibarlıktan kırılmak üzere olan o kadına doğru bakınca tanıdık gelmeyen simasıyla hangi dünyada ünlü olduğunu merak ettim.
"Merhaba Aylin." deyip aynı samimiyetsizlikle arkadaşına sarılan kaynanama bakarken yüzümü nasıl bir şekle soktuysam artık Hüra babaanne gülmeye başlamıştı. Göz göze geldiğimizde bundan rahatsız olmadığını gördüm. O da gelininden pek hazetmiyordu zaten.
"Sohbetiniz bittiyse gelinimle ilgilenseniz diyorum."
'Gelinim' derken parlayan bakışları gurur doluydu. Aran beni şu kadar sevseydi bana yeterdi. Onu düşününce son görüşmemizde olanlar zihnime üşüştü. Ondan sonra ne aramıştı ne de görüşmüştük, bugün gelinlik bakacağımdan bile haberi yoktur kesin. Onun için giyeceğim gelinliği, beni görmeyecekti.
"Şura?"
Hüra babaannenin gözlerine baktım, "Efendim?" deyince kıstığı gözlerini üstümde gezdirdi. Bir şeyleri anlamaya çalışıyordu. Gülümseyerek elini önümüzde ki mankenlerde gezdirdi. Buraya sadece on beş dakika önce gelmiş olmamıza rağmen bizim için küçük bir defile sergileyen mankenler önümde dizilmişti. Cansız mankenlere giydirilen gelinlikler kurdukları sistem sayesinde sanki yürüyormuş gibi hareket ettiriliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞER
Teen Fiction• Hiç kimse göründüğü gibi değil. Hiç kimse masum değil. Hiç kimse iyi değil. Hiç kimse. • Yetişkin içerik içerir, rahatsız olanlar okumasın.