Yirmi Altıncı Bölüm-
"Yan Yana Olan Uzaklık"
Duman- Haberin Yok Ölüyorum
✫| Şura Sayhan
Geceler bitmek, günler başlamak istemezdi. Gece azap, gündüz ise gazaptı.
Yorgunum.
Olmam gerekenden çok fazla yorgunum.
Beyazlar içinde ki yatakta uzanırken göz bebeklerim tavandan bir saniye olsun ayrı düşmüyor, bakışlarım ifadesizce yerinde sayıyordu. Uyanalı sadece dakikalar olmuştu ama ben girdiğim buhrandan çıkamıyor, neler olduğunu düşünüyordum. Omzumda canımı acıtmayacak bir sızlama vardı, orada yaram varken ağrıyan yer başımdı. Biri omzuma değil de kafama sıkmış gibiydi, öyle şiddetli öyle ağrılıydı baş ağrım.
Aran yoktu.
Uyandığım ilk an gözlerim tavana değil, ona dönmüş ve saniyelerce onu aramıştı ama ortalıkta yoktu. Bir başıma kaldığım hastane odasında canımı yakan şey kurşun değil Aran'ın bana hissettirdiği yalnızlıktı. Canımın acıdığı an değil, her an onu yanımda görmek isteyen tarafım 'Aran, Aran' diye fısıldıyordu. Neredeydi acaba?
Vurulmuş muydu?
Olamazdı, korumuştum onu. Ona isabet edecek olan kurşun kendi omzuma gömüldüğünde Aran'a bir şey olacak korkusu bilincimi yitirmeme neden olmuştu. Yoksa bu derece bir yara beni anında bayıltacak bir raddeye getiremezdi. O iyiydi, bundan eminim. Peki neredeydi, niye yalnızdım yine ve yine?
Kapı çaldığı an bakışlarım o yöne kaydı, gelenin Aran olmadığını biliyordum. Çünkü Aran kapı çalacak biri değildi ve kapı ardına kadar açıldığında görünen kişi beni yanıltmadı. Doktordu gelen. Uyandığımı fark eder etmez bakışlarından bir anlığına bir tedirginlik geçti, kaşlarımı çattım. Temkinli ve biraz da korkmuş görünüyordu. Boğazını temizleyerek gözlerime baktı. Sanki vurulan ben değilmişim de vuran benmişim gibi davranıyordu.
"Uyanmışsınız efendim, nasıl hissediyorsunuz?"
Yutkundum, sesimin çıkmayacağını düşündüm birkaç saniye.
"İyiyim, sadece başım ağrıyor. Dosyamda yazılan baş ağrısı için olan ağrı kesiciyi getirmenizi istiyorum."
Bakışlarını elinde ki dosyaya dikti. Kaşlarını çatarak yazılanları okurken arada bir arkasında açık bıraktığı kapıya bakıp duruyordu.
"Bunlar çok ağır ilaçlar Şura hanım, şu an için bu mümkün değil. Kan sulandırıcı ilaçlar kullanmanız gerek-"
Gözlerimi kapattım.
"Başımın ağrısı sadece o ilaçlarla geçer, başka bir ilaç istemiyorum."
Keskin sesimle korkulu bakışları bana döndü, "Ama efendim-" dediğinde başka birinin sesi sözlerini böldü.
"Ne oluyor?"
Gözlerimi hızla araladım ve bakışlarım kapıdan içeriye giren adama takıldı. Çattığı kaşlarının arasından doktora bakarken bir anda bana döndüğünde ona baktığımı gördü. Kendi gözlerimle derin bir nefes aldığını gördüm. Elinde tuttuğu beyaz kutuyu başka bir tarafa bırakırken bana doğru geldi.
"Uyanmışsın." deyince kalbim tekledi, sanki günlerdir yüzünü görmemiş, sesini duymamışım gibi hissediyordum. Gülümsemeye çalıştım, başımı hafifçe sallayarak.
"Şura hanım ilaçlarını içmek istemiyor."
Pür dikkat birbirimize bakarken doktorun aramıza giren sesi sinirlerimi bozdu. Başımı ona doğru çevirip yüzüne ters ters baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞER
Teen Fiction• Hiç kimse göründüğü gibi değil. Hiç kimse masum değil. Hiç kimse iyi değil. Hiç kimse. • Yetişkin içerik içerir, rahatsız olanlar okumasın.