AİLE ENTRİKASI {26}

3.4K 170 2
                                    


Aradan geçen üç saat boyunca Deniz, Rüzgar ve Toprak evlerine gitmiş ve benim burada tek başıma kalıp kalmayacağımdan emin olup olmadığımı sormuşlardı. Burada beklemeye kararlıydım. Eve gitsem bile aynı stres içerisinde olmaya devam edeceğimden, burada olmam yada olmamam benim için pek bir şeyi değiştirmiyordu. Annemlere de haber vermiştim bu durumu. İlk başta benim için endişelenmişlerdi fakat konuyu iyice açıkladıktan sonra annem razı gelmişti.

Babam benim Deniz de kaldığımı düşünüyordu. Eğer ona EYNO'da bir arkadaşım olduğunu, o arkadaşımın bir kavgada vurulduğunu ve şu an hastanede onun yoğun bakımdan çıkmasını beklediğimi söyleseydim eğer, bu semtten, o değil şehirden bile taşınabilirdik. Babamdan bekleyeceğim şeylerdi bunlar. Oğlunun aşağı tabakadan birisiyle arkadaş olması onun için ölümden beter bile olabilirdi. Sanırsın Victoria döneminde yaşıyoruz anasını satayım yaptığı ayrımcılık beni bitiriyor yeminle. Bana da bir zamanlar aşılamaya çalıştığı bu sınıf kavramı. Çocukken bile parkta onun izni olmadan farklı çocuklarla oyun oynamama izin vermiyor, konuşmama dahi kızıyordu. Fakat bu beni durdurmuyordu ve içimde soylu, soysuz zengin yada fakir olarak ayırmıyordum kimseyi.

Fakat rüzgardan anladığım kadarıyla 'aşağı tabaka' denilen kesimden değildi ailesi. Gittiği okul bunu değiştirmiyordu. Bu babamın at gözlüklerini çıkarmaya yetmiyordu gerçi. Ben Kuzey'den daha rezil bir heriftim oysaki. O kültürlüydü bana göre. Tabi, bana göre.

Bu yüzden merak ettiğim bir konuda, ne kadar haddim olmasa bile babasının çocuğuna neden bu kadar hunharca davrandığıydı. Evet ilgilenmiyor olabilirdi, fakat onu bir koyun gibi kurtların arasına bile bile atmış olması beni düşündürüyordu. Bir hata mı yapmıştı acaba diye düşünüyordum fakat en fazla ne olabilirdi çocuklarına bunu yapacak? Kuzey'in ne yaşadığını bilmiyordum, fakat uzun süredir taşıdığı bir yükü vardı bunu hissediyordum.

Hava iyice karardığı sırada telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkardım ve arayanın kim olduğuna baktım. Asya arıyordu. Bekletmeden telefonu açtım. İlk konuşan o olmuştu.

"Alo? Doğu, acil yanına geliyorum neredesin?"

Acil olduğunu söylemesi beni endişelendirmişti.

"Bahçede otopark tarafındaki banktayım. Hayırdır ne oldu?"

"Gelince anlatırım"

Anında telefonu kapatmıştı. Kalbim hızlanıyordu. Acaba kötü bir şey mi olmuştu? Korkum giderek artıyordu. O sırada asya bekletmeden yanıma varmıştı. Nefes nefeseydi yanıma oturup soluğunun düzeldiğinden emin olunca sordum,

"Kötü bir şey mi oldu? Neden bu kadar acele ettin?"

Korkuyla gözlerime baktı ve bana cevap verdi.

"Hem de o kadar kötü bir şey oldu ki."

Korkum iyice artıyordu. Merakımda aynı şekilde.

"Ne oldu Asya? Kuzey iyi mi? Ona mı bir şey oldu?"

Derin bir nefes çekip konuşmasına devam etti.

"Babam geliyormuş Doğu."

Bunun iyi bir şey olup olmadığını anlayamamıştım. Asya bunu fark etmiş olacak ki açıklamaya koyuldu.

"Kuzey iyi, uyuyor. Ama babam gelecek. Bu iyi bir şey değil Doğu. Kuzey'i delirtmekten başka bir işe yaramayacak gelmesi. Bu durumdayken hele. İnanamıyorum. Şimdi mi göreceği tutuyor çok sevgili oğlunu."

Sesi titriyordu. Babalarının berbat bir insan olduğunu anlamama yetmişti bu ifade ve cümleler.

"Ne zaman gelecek?"

"Yarın. Şu an benim dışımda birini yanına sokmuyorlar zaten yoğun bakıma."

"Söyledin mi geleceğini Kuzey'e?"

"Evet.. gözlerinin sinirden parladığını gördüğüme yemin edebilirim. Umarım yarın kötü bir şey olmaz."

"Anlamıyorum Asya. Ne olabilir bu kadar korkuyorsun?"

Asya gözlerini benden kaçırarak açıklamaya çalıştı.

"Bunu- boşver Ailevi bir mevzu."

Anladığım kadarıyla aile içerisinde sırları vardı. Karanlık bir geçmişleri varmış gibi. Normal bir ailesi varmış gibi durmuyordu zaten.

"Yarın kaçta gelecek? Ben görebilecek miyim Kuzey'i? Karşılaşırsak nasıl davranmalıyım babasına karşı, bana bunları söyle en azından."

Başını aşağıya indirdi ve bir kaç saniye boyunca o şekilde kaldı. Elleriyle oynuyordu. Stresliydi. Kafasını aniden yukarı kaldırdı ve gözlerini gözlerime dikerek cevap verdi.

"Mümkünse yanına yaklaşma. Öğlen gelecek. Yarım saat durur durmaz. O süre zarfında ne sen beni tanıyorsun ne de ben seni. Sabah erken gelirsin görürsün sende Kuzey'i."

Kararlı bir şekilde söylediği cümlelerini bitirdiğinde bende tamam anladım manasında kafamı aşağı yukarı salladım.

Asya konuşmamızı sonlandığını anladığında elimi ellerinin arasına aldı, ve son bir söz söyleyip ayağa kalktı.

"Sana güveniyorum."

Hızlı adımlarla hastanenin kapısından içeri girdi ve yoğun bakıma doğru yöneldi.

Düşüncelerimi bir araya toplamaya çalışıyordum. Sakin kalmam gerekiyordu. Babasını görecektim bu beni heyecanlandırıyordu fakat dikkatli davranmalıydım sonuçta.

Cebimden kutuyu çıkartıp bir sigara yaktım ve derin derin içime çekerken ne ara bu kadar ekstrem bir hayata girdiğimi kestirmeye çalıştım. İki hafta öncesine kadar her hafta sevgili değiştirip milletin sevgilisine sulanmak dışında yaptığım bir şey yoktu hayatta. Arada ailemin çektiği nutukları dinliyordum sözde büyük adam olup babamın mirasını güzel kullanmam için. Ayda bir de ağır azarları vardı babamın. öbür beyin israflarıyla geceleri dışarıda yaygara çıkarmaktan da geri kalmıyorduk tabiki, eksik olmuyordu. Hayatım bunlardan ibaretti işte.

Şimdi ise her zamanki gibi yavşadığım güzel bir kızın abisine düşmeye başlamıştım, daha sonra kardeşini kullanarak abisine yavşamıştım. Peşinden koşarken bi bakmışım karıyı kızı unutmuşum gözüm ondan başkasına bakmaz olmuş. Ve şimdide hastanede onu bekliyorum evet harika. Aile entrikası da eksik kalmamıştı bundan. Müstakbel kayınbiraderimin şerefsizin teki olduğunu öğrenmekle başlamıştım bu entrikaya.

.

ENTRİKA ENTRİKA
oy atarsanız sevinirim

EYNO / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin