EYNO / GAY

KURT BAKIŞLIM {4}

Doğu'nun yanına ilerleyip masaya sert bir yumruk indirmişti Kuzey. Bu etraftakilerin -özellikle Asya- korkmasına sebep olmuştu. Ardından her kavgadan önce yaptığı gibi rakibinin yakasını sıkıca kavramıştı. O sinirle Doğu'nun beli masaya denk gelecek şekilde hızla ittirmişti. Bu oğlanın hayli derecede canını yakmıştı. Ama istediğini elde ediyordu.

Masadan çıkan sesten dolayı Asya ufak bir çığlık atmıştı. Rüzgar onun yanında durup teselli verircesine elini omzunda tutuyordu. Olacaklar Asya için fazla gelebilirdi. Ağabeyinin sevdiği çocuğu sikmesini- pardon dövmesini istemiyordu.

"Oo geldi benim altın gözlüm, nasılsın? Bakıyorum sinirlisin. Ne oldu neye kızdın sen böyle"

Rüzgar ve Asya Doğu'ya inanmayan gözlerle bakıyorlardı. Umarım Kuzey Doğu'nun bütün hücrelerini yok etmezdi. Neyine güveniyordu durduk yere?

Kuzey afallamıştı. Doğu nun bunları bilerek yaptığını çakmaya başlamıştı. Kararsız bakışlarını Rüzgar'a doğru çevirdiğinde onunda aynı durumda olduğunu anlaması uzun sürmedi. Asya ağlamayı bırakmış, şaşkınlıktan ağzı açık bir şekilde ikisinin olduğu yöne bakıyordu.

"Ne dümen çeviriyorsun ulan sen?!" Kuzey hiddetle söylemişti bu sözleri. Eğer şimdiden Doğu'ya saldırırsa ona istediğini vermekten korkuyordu. Bu yüzden belini masaya bastırmakla yetiniyordu. Bu sırada Doğu onun bu davranışından zevk aldığından dolayı aklından ufak çaplı bir 'sadist miyim lan ben' düşüncesi canlanmıştı.

"Hiç bir şey. Sana böyle düşündüren nedir?"

Yüzündeki gülümsemeyle sanki hiç bir şey olmamış gibi rahat bir şekilde davranan hareketleriyle Kuzey'i iyice sinirlenmesine sebep oluyordu. Neden böyle davranıyordu bu amın oğlu?

Kuzey ne kadar sinirli olsa da Doğu'nun ne yapmak istediğini anlayamadığından sakin olmaya çalışarak geriye doğru bir adım attı.

"Vaov, EYNO'nun prensi geri basıyor. Hiç düşünür müydünüz."

"Ne geveliyorsun lan sen?! Deli etme adamı!"

"Hop sinirlenme gözlerine kurban olduğum. Sevgili kardeşinle oturup bir kahve içecektik. Sen neden yanlış anlıyorsun?"

"Sana önceki konuşmamızda bahsetmedim mi? Bir daha bu kızın yanından geçersen ne olacağını söylemedim mi? Bunlar yeterli sebepler!?"

Kuzey'in sinirleri iyice gerilmeye başlamıştı.

"Bana tekrar Doğukan demeni bekliyorum Kuzey'im"

Bu lafların ardından kısa süreli bir sessizlik oluşmuştu. Asya olan biteni gerçekten anlamıyordu. Ona aşkını dillere destan eden.çocuğun şu an ağabeyine ettiği laflar onu şaşırtmıştı, bu şaşkınlığı ağzından sorarcasına 'Doğu?' Demesine sebep olmuştu.

Doğu Asya'yı affalatmıştı ve bunun farkındaydı. Ona bir cevap vermesi gerekiyordu.

"Özür dilerim güzelim, fakat abin daha çok ilgimi çekmeye başladı."

Kuzey ne yapacagını artık gerçekten kestiremiyordu. Sınırına ulaşmaya başlamıştı. Yüksek sesle bağırdı

"Deli misin oğlum sen!?"

"Evet öyleyim ama yalnız sana kurt bakışlım."

Kuzey kolunu havaya kaldırıp bu saçmalığa bir son vermek üzere Doğu'ya sert bir yumruk geçirmişti. Bu sözler artık canına tak ediyordu.

Sert vuruşu nedeniyle Doğu'nun dayand8ğı masa bile sallanmıştı. Bazı masalardan ufak çığlıklar yükselmişti.

Sonunda bir garson gelip dördünü de uyarmış ve dışarı çıkmalarını söylemişti.

Kuzey dışarı çıktıklarında tekrar Doğu'ya saldıracaktı. Fakat Rüzgar onu engellemişti.

"Kimbusik ya, haşmetlimi bırakır mısın üstüme atlamasını istiyorum."

Kuzey artık duymamaya çalışıyordu bu sözleri. Duymaya devam ederse bu yarrak herife istediğini verebilirdi. Hayatında ilk kez kavga etmemeye çalışıyordu. Sakin kalmalıydı. Tabi Doğu'nun kışkırtıcı lafları sakin kalmasını engelliyordu. Nefretle doğuya baktı

"Kuzey bana öyle bakma,"

"Sana mı soracağım.." kuzeyin dişlerinin arasından tıslarcasına çıkmıştı bu cümle

"Hayır yani azıyorum daha sonra o yüzden demiştim. Sen bilirsin yinede."

Doğu yüzüne vuran ağrıyı yeni fark etmişti. Ve giderek artan bir ağrıydı bu. Tam çenesine vurmuştu vicdansız. Acıyla suratını ovuyordu.

Rüzgar artık olaya el atması gerektiğini fark etmişti. Bu herif Kuzey'e laf atmaya devam ederse işler çığırından çıkabilirdi. Ve o bunu istemiyordu.

"Kuzey gel hadi allah aşkına bu am hücresine zaman harcamadık mı yeterince?"

Bu sözleri söylerken genç oğlanı kolundan tutup sürüklemeye başlamıştı bile. Uzaklaşmaya başladıklarında Doğu hala onların arkasından bakıyordu. Daha doğrusu Kuzey'in 'arkasından' bakıyordu. Fena manzara değildi sonuçta. Hazır fırsatı da bulmuştu. Gözlerini ayırmadan bakmıştı.

Ama unuttuğu bir kişi vardı. Hala fark edilmeyi bekleyen gözleri yaşlı bir kız. İnatla Doğu'ya baktığı halde onun gözleri kıza bir türlü dönmüyordu. Genç kız artık gerçekten sinirlenmişti. Doğu'nun onu kullanması kalbini acıtmıştı. Oğlanın karşısına geçti. Manzarası kapanan Doğu mecburen gözlerini kızınkilerle -aynı ağabeyine benzer renkte olan- buluşturmuştu. Göz göze gelmeleriyle suratına çarpan tokatın sesinin duyulması bir oldu. Doğu tokatın etkisiyle başını hafif sağa çevirmek zorunda kalmıştı.

Genç kız tek kelime etmeden koşar adım uzaklaşmıştı yanından

"Abi kardeş maşallah elinizde pek ağır."

...

Genç oğlan odasında oturmuş aptal karının verdiği matematik ödevlerine odaklanmaya çalışıyordu. Ama kafasını kurcalayan başka şeyler vardı.

Kuzey'e yaptıklarının hepsi tamamen bir oyundu aslında. Onu dövemeyeceğini bildiği için farklı bir taktik geliştirmişti, onu iyice sinirlendirip çileden çıkartmaktı istediği. Ve başarmıştı da. Ama bu küçük oyun ona bazı şeyleri gerçekten düşündürüyordu.

Birincisi, dediklerinin hepsini tekrar gözden geçirince, hepsi mantıklı gelmeye başlamıştı.
Neden günlerce ayarlamaya çalıştığı kızın abisine daha çok sulanıyordu? Ve sadece iki gündür onu yakından görüyor olmasına rağmen. O iki gün boyunca sadece ondan şiddet görmesine ve oğlanın EYPO'da okumasına rağmen?

İkincisi, Kuzey'in onun üzerine atlaması hoşuma gidiyordu. Nedendir bilinmez.

Üçüncüsü, nasıl bu kadar abaza olmaya başladığı ve Kuzey yerine kendisinin EYPO'da okumasının daha mantıklı olduğuydu

Ve en çok aklını çelen son madde, Kuzey'in kalçasının nasıl bu kadar güzel olabildiğiydi

...

Sağolun varolun arkadaşlar selamun aleykum.