EYNO / GAY

TEŞEKKÜR [34]

"tamam o zaman bende sana soruyorum senin sorunu. Cevap verebilirsin diye düşünüyorum sonuçta deneyimli olan sensin."

Yüzündeki sırıtış azalmış yüzü hafifçe ciddileşmişti. Bir süre bu şekilde kaldıktan sonra ne diyeceğine karar vermiş olacak ki sakince için çekip kaşlarını rahatlatarak cevap verdi.

"Duruma göre değişiyor sonuçta iki taraftada çük var."

Dedikleri gülmeme sebep olmuştu. Nedense bu tarz konular meme muhabbetinden daha komik geliyordu. Bu saçma bir kıyaslamaydı fakat benim çevremde çoğunlukla konuşulan konu kızların vücudu hakkında oluyordu. Şimdi dönüp bakınca gerçekten saçma geliyordu. Çünkü sadece ortamda konuşabilmek ve bir fikrim olduğunu belirtmek amacıyla saçmaladığım ve yanlış hareketler yaptığım çok fazla olmuştu. Bir nevi değişmiş hissediyordum. Yeni bir deriye bürünen yılanlar gibi.

Yüzüme alaycı olduğu anlaşılan bir ciddilik yerleştirip sözlerine cevap vermeye hazırlandım.

"Beni o kadar merak ettirdin ki şu an, eve gidince yapacağım ilk şey gay pornosu izlemek olacak."

Dediğime gerçekten içten bir şekilde gülmüştü ve bu beni inanılmaz mutlu etmiş, içimi ısıtmıştı.

"Link gönderirim sen yeter ki iste."

Gülüşüne karşılık vererek devam ettim,

"Sevinirim. Bir ara uygulamalı olarak gösterirsin."

Burnundan gülerken eline aldığı meyve suyunu yudumladı, gözüme nedense sevimli görünmüştü. Bu sefer yüzüm az öncekinin aksine cidden ciddileşmiş ve bazı düşüceler kafama hücum etmeye başlamıştı. Merakım bu düşüncelere yenik düştü ve sormaya karar verdim.

"Bir şey soracağım ama ciddiyim. Gay olduğunu ne zaman fark ettin? Ne bileyim bir anda farkına varılabilecek bir şey değil yani sonuçta?"

Ciddiyetimin farkına varmıştı sanırsam cünkü banada aynı şekilde karşılık vererek konuşmuştu. Yinede üzerindeki rahatlık hala etkisini koruyordu.

"Sevgili olduğum kızın abisiyle yattım. Sarhoştum sabah bir baktım bir erkekle yatıyorum. Sıkıntı şuydu bu beni rahatsız etmemişti. Daha sonra babam nasıl oldu hala anlayamadığım bir şekilde odamda gay porno dergileri bulmuştu." Gülmeye başlamıştı. "Şimdi düşünüce inanılmaz komik geliyor. Daha 17 yaşındaydım amk"

Gülmeye devam ediyordu. Cidden gülüp gülmediğini anlayamıyordum bu yüzden sadece sakince gülümseyerek diyeceklerinin devamını bekliyordum.

Yüzünü bir anda buruşturdu ve çok önemli bir şeyi yeni fark ediyormuş gibi bir ruh haline büründü. Ve daha çok gülmeye başladı.

"Amına koyayım bende düşürmeye çalıştığım kızın abisine hallenmişim. Bak bir ortak noktamız varmış demek, millettin abisine sulanmak birinci vazifemiz."

Bu detayı fark edince bende onunla birlikte gülmeye başlamıştım.

"Ne yapalım abilerin hepsi taş gibiyse. Gay olma sebebi olacak kadar hemde."

Bu sefer içten güldüğünü hissedebiliyordum. Ona bu kadar yakın olmak gerçekten iyi hissettirmişti.

"O değilde elektro gitar diyordum ben en son."

Konudan konuya atlayabilmek en büyük yeteneğimdir.

"Başka ne çalabiliyorsun?"

Elindeki meyve suyunu bir kez daha dudaklarına götürüp bir yudum daha aldı ve sehpaya bırakıp cevap verdi.

"Bas gitar ve biraz piyano biliyorum. Bir de saçma gelebilir ama ukulele de çalabiliyorum."

"Taşaklarına kurban olayım nasıl hem bu kadar yetenekli hem bu kadar mükemmel olabiliyorsun, bu illegal amk."

Yüzündeki ani değişim beni germişti. Bir anda ruh hali değişebiliyordu ve ben hepsine ayak uydurmaya çalışırken biraz zorlanıyordum. Nasıl davranmam gerektiği konusunda yani. Anladığım kadarıyla onu fazla övdüğümde öyle olmadığını (ben böyle anlamıştım yani) düşündüğü için sinirleniyor ve normal(?) Haline dönüyordu. Ona bu övgülerin hepsini fazlasıyla hak ettiğini gösterebilmeyi o kadar çok isterdim ki aslında.

Aramızda geçen uzun sessizliğin ardından araya telefonumun zil sesi girmişti. Cebimden çıkartıp baktığımda arayanın deniz olduğunu gördüm, telefonu sessize alıp ayağa kalktım ve sehpadaki çöpleri temizlerken konuşmaya başladım.

"Yavrum ben gidiyorum, sözün olsun bana gitar çalacaksın,"

Çöpleri bir poşete doldurdup ve koltukta duran ceketimi giymeye başladım. Yerinden kıpırdamamış, sadece etrafa ve yaptığım şeylere bakıyordu. Umuyordum ki gittiğime üzüldüğü içindi bu hüzünlü tavrı.

Çöpü buzdolabının yanında duran kutuya attıktan sonra vedalaşmak için kuzeyin yanına gittim. Oturduğu yerin karşısına geçip eğildim ve elimi yüzüne yerleştirdim. Kafasını çekmemesi için sertçe tutarak sağa doğru çevirdim ve yanağına hafif bir buse kondurup geri çekilmeye hazırlanıyordum ki beni yakamdan yakalayıp kendine doğru çekmişti. Ne yaptığını anlamam bir kaç saniyemi almıştı.

Boynuma kollarını dolamıştı ve sıkıca sarılıyordu. Kafasını olabildiğince omzuma gömmüştü, bu şekilde burnuma o mükemmel saçlarının mükemmel kokusu geliyordu. Üzerine düşmemek için (ki bunu isteyip istemediğim tartışılır) tek kolumu koltuğun arka tarafına dayamak zorunda kalmıştım. Bacağımı bükerek onun bacaklarının arasından koltuğa yasladım.( Ki bu aramızdaki seksüel gerilimi arttırıyordu bir bakıma.) Sarılmasına karşılık ben de boşta kalan kolumu onun beline dolamıştım. Bir süre sonra elimi beline koyduğum yerden aşağı doğru kaydırdım ve giydiği tişörtün içerisinden hafifçe kaydırdım. Elimin denk geldiği nokta bandajlı olan kısmıydı. Elimle acıtmayacak şekilde okşamaya başladım ve bir süre sonra durdum.

Hareket etmeden ve bir şey söylemeden öylece durmaya başlamıştık. Bu bana dün yaşananları hatırlatmıştı. Bir süre o şekilde kaldıktan sonra kollarını gevşettı ve geriye doğru çekildi. Ben hala aynı pozisyondaydım ve şaşırmış gözlerle ona bakıyordum. Çünkü şu an ayık olduğundan emindim.

Altın sarısı gözlerini bana kitledi ve sesli şekilde yutkunarak konuştu.

"Teşekkür olarak say."

Dediklerinin ardından yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşmişti. İnanılmaz mutlu olmuştum, çünkü bana karşılık veriyordu. Bu inanılmaz bir gelişmeydi. Mutluluğumun hareketlerime yansımasına isteyerek izin verdim ve eğilip dudaklarını hızlıca öptüm ve aynı hızla geri çekilip son bir kez gülümseyerek gözlerine baktıktan sonra hızlıca kapıya doğru ilerledim ve kapıyı tam kapamadan seslendim.

"Link atmayı unutma."

..

Son paragrafta o kadar random cümleler kurdum ki kusuruma bakmayın.