3131 {27}

3.9K 179 16
                                    

En son ne oldu hatırlamıyorum yazmayalı uzun zaman oldu. Atladığım detaylar falan olursa affola.

...

Sabahın erken saatlerinde (beşinde) başlayan hastane heyecanı uyanmama sebep olmuştu. Kafamı kendi omzuma düşürerek ve ellerimi göğsümde birleştirerek uyuduğum pozisyondan esneyerek kurtuldum ve bir süre olanları idrak ettikten sonra etrafıma bakındım.

Asya gece yarısı arayıp sabah olunca hasta katında olacağını söylemişti. Ben de o katın koridorunda koşuşturan ve hastalar için ağlayan bazı refakatçilerin arasında uyuya kalmıştım.

O sırada telefonum çaldı ve Asya şu an 3131 numaralı odada olduklarını söyledi. Karşıma bakınca 3024 numaralı odanın olduğu yerdeydim. Uykulu bir şekilde ayaklanıp yakındaki bir hasta bakıcıya 3131 numaralı odayı nerede olduğunu sordum. Eliyle gösterdiği yöne doğru yürüyüp koridordaki insanlara çarparak odanın önüne varmıştım.

Kapının önünde kalbim hızla atıyordu. Bir süre tereddütten sonra kapıyı tıklatıp yavaşça açarak içeri girdim.

Karşımda Kuzey'in tahminimce koluna bağlanan aletle tansiyonunu ölçen bir doktor vardı. Hasta yatağında dik bir şekilde oturan Kuzey kapıdan içeri birisinin girdiğini görünce bakışlarını bana çevirdi.

Gayet iyi duruyordu aslında beklediğimden sağlamdı. Sadece saçları dağılmış gibi duruyordu uzaktan bakılınca. Kalbimin hızla atan temposu onun gözlerini bana kilitlemesiyle daha da artıyordu.

Asya benim geldiğimi fark edince yanıma hızlı adımlarla varıp beni kolumdan çekerek refakatçi koltuğuna oturttu, kendisi de ayakta beklerken doktorun işini bitirmesini bekliyorduk üçümüzde. Bu kısa süre içerisinde odayı inceleme fırsatım olmuştu. Tek kişilikti ve gayet temiz, lüks bir oda gibi duruyordu. Evet kesinlikle normalinden daha lüks bir hastane odasıydı bu. Gözlerimi Kuzey'e döndürdüğümde karın bölgesinin bandajlı olduğunu fark ettim. Üstüne bir şey giymemişti ve koluna serum takılıydı. Şu an hastane yatağında oturmuyor ve başında bir doktor beklemiyor olsa hasta olduğunu, üstüne üstlük vurulduğunu aklımın ucundan bile geçirmeyeceğim derecede iyi görünüyordu.

Doktorun 'stabil' diyerek kolundaki aleti çıkartıp odadan çıkmasıyla sonunda yanlız kalmıştık. Asya yatağa kendini dayayıp Kuzey'in elini avcuna alı hafifçe sıkmıştı. Nasıl Asya'nın yerine geçiyorum izle mucizeyi.

"3131 oda numarasını bulmak için çok mu uğraştınız?"

Ortamdaki üzüntülü hava boğmaya başladığından ve konuşmanın bir yerden başlaması gerektiğinden ilk adımı atıp konuşmaya başlamıştım.

Asya beklemediğim bir şekilde espirime gülmüştü. Ama Kuzey göz devirmekle yetindiğinden biraz üzülmüştüm. Oturduğum koltuk yatağın paralelindeydi yani yüzüm ona dönük oluyordu. Yandan yandan tepkisini kesmek zorunda kalmamıştım.

Asya yaslandığı yerden doğrulup 'ben sizi yanlız bırakayım' diyerek odadan ayrılmıştı. Asya'yı seviyordum ya.mükemmel bir insandı. Ona bir teşekkür daha borçluydum.

"Çok korktum, iyi olmana sevindim. Ağrın var mı?"

Fazla gerilmiştim çünkü ne diyeceğimi bilemiyordum ve aklıma diyecek bir şey de gelmiyordu.

Yatağa yasladığı vücudunu öne doğru eğip kafasını dizine dayadığı koluna yasladı.

"Bir şeyim yok. Sen bi de o şerefsizi gör."

"Yapma ya, olsun olsun."

Bir süre daha kısa bir sessizlik geçtikten sonra gözlerim çıplak olan sırtına ilişti. Dövme vardı sanırım. Bütün sırtını kaplıyordu. Şimşekler vardı ve vücudu saran damarlar gibi kollarına doğru da devam ediyorlardı.

İSTEMSİZ bir şekilde elim sırtına gitmişti. Elimin değmesiyle irkilmişti. Aniden geriye yaslanması ve öfkeli bir şekilde "ne yapıyorsun?" Diye sormasıyla elimi geriye çekmiştim. Ani hareketi canını yakmış olacak ki acıyla inlemişti.

"Özür dilerim. Yavaş hareket et canın yanıyor baksana."

Derken ona destek vermeye çalışırken elimi omzuna atıp geriye yaslanmasına yardım ettim. Eliyle elime vurup geriye çekmemi sağlamıştı.

"Çek elini. Sana ihtiyacım yok."

Neden öfkelendiğini anlayamamıştım. Zaten bu zamana kadar onunla ilgili neyi anlayıp neyi anlamadığıda anlayamıyordum. Kısaca, anlamıyordum.

"Özür dilerim."

"Dileme. Daha çok sinir bozucu oluyorsun başka bir işe yaramıyor özrün"

Lafı üzerine susmaya karar verdim. Bir kaç saniye sonra şu an onunla sohbet etme fırsatım varken bu fırsatı iyi bir şekilde kullanmayı istiyordum. Dayanamayıp merak ettiğim soruyu sordum.

"Bir anlamı falan var mı?"

İlk önce yüzüme anlamsız bir şekilde baktı. Daha sonra idrak ettiğinde,

"Seni ilgilendirmez." Diyerek kestirip atmıştı.

"Çok güzel duruyor o yüzden sordum."

"Güzel göründüğü falan yok. Bu işlere burnunu sokma"

Sanırım isteyerek yaptırmamıştı. Ama yinede ona farklı bir hava verdiğinden benim hoşuma gitmişti. Onunla ilgili olan ve benim hoşuma gitmeyen bir tarafı yoktu gerçi.

"Babanın gelecek olması, üzüyor mu seni gerçekten?"

Haddimi aşarak ve cevabını bilerek sorduğum bu soru onu cidden kızdırmış olacak ki bana öfkeyle bakan gözlerle döndü.

"Sen bunu nerden-? Kim söyledi?"

Pot kırmıştım. Kuzeye bilmiyormuş gibi yapmam gerektiğini unutmuşum sanırım.

"Ben, bildiğim bir şey yok. Sadece geleceğini duydum."

Aramızdaki gerginlik giderek artıyordu. İyice stresli görünmeye başlamıştı. Sürekli iç çekiyordu.

O sırada telefonum çaldı. Arayanın Asya olmasıyla telefonu açtım. Babasının hastaneden içeri girdiğini söyledi ve bir an önce çıkmam gerektiğini de ekledi.

Telefonu kapadığımda bana soran gözlerle bakan Kuzey'i gördüm. Bu şekilde fazla sevimli duruyordu. Her duyguyunun o güzel gözlerine yansıması ve her seferinde ayrı bir güzellik katması onu gerçekten mükemmel kılılıyordu. Uzun süre gözlerine bakmış olacağım ki endişeli bir şekilde bakmaya başlamıştı bana.

Aslında nasıl oldu bilmiyorum, kalbimin hızla çarpması dikkatimi dağıtıyordu. Heyecanımı kendi başıma körüklüyordum, bir de onun gözleri. Ayağa kalktım ve acele etmem gerektiğini bilerek hızla ama nazik bir şekilde alimi onun kafasını arkasına atıp kendime doğru çektim ve hızlı bir öpücük kondurup kafamı geriye çektim. Gözleri şokla açılmış bana bakarken "seni seviyorum" dedim ve hızlıca odayı terk ettim.

Bazen oluyordu işte. Romantik ve gaza getirici tarafım bir araya geliyor ve sonucunda ortaya böyle davranışlar sergiliyordum.

Kapıdan çıktım ve soluklanmaya başladım. Kalbim çok, gerçekten hızlı bir şekilde atıyordu. Koridorun ortasında beklerken koridorun başından karizmatik bir adamın giridğini gördüm. Yüz hatları keskindi ve kirli sakallıydı. Bakışları sertti ve bu onu korkutucu yapıyordu. Buraya yaklaştığında daha net gördüğüm gözleri kehribar rengindeydi. Takım elbise giyiyordu ve üzerine uzun bir kaban atmıştı. Yanında iki, koruma tarzı bir şeydi sanırsam, takım elbiseli adam daha vardı. Uzun saçları geriye taranmıştı ve bu onun zengin olduğunu açık bir şekilde dile getiriyordu. Etrafıma bakındığımda herkesin gelen adamlara baktığını fark ettim. Benim olduğum yere vardıklarında durdu ve kapı numarasına bakan adam bana da çarpmayı ihmal etmeden 3131 numaraya giriş yaptı. Öbür iki adamda kapıda biri solda öbürü sağda olacak şekilde dikilmeye koyuldu.

Babaya bak anasını satayım. Kime çekti şimdi anlıyorum. O taşşaklar genetik olmasa üzülürdüm bak.

...

Kuzeyin babasına da ayrı şeyapılır yani.

EYNO / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin