Öğlen terasta olanlardan sonra yine sabah uyanıp okula gidecek olmak beni inanılmaz üzüyor ve sinirlendiriyordu açıkçası. Geçirdiğim en güzel saatlerin en güzel dakikaları hala kalbimi okşuyordu ve ben odamda lanet sandalyeme oturmuş matematik problemi çözmeye çalışıyordum. Ve bu gidişle yetişecek gibi de değildi ödevler. Kafamın artık basmayacağını tam olarak anladığım sırada telefonum titredi ve Toprak'tan grubumuza bir mesaj geldi.
Toprak: ben çok büyük sıçtım.
*Meanwhile Toprak*
Akşam üzeri olmuştu ve kumral genç tekrar basketbol oynamak için arkadaşını sahaya davet etmişti. Şimdide potanın dibinde oturmuş gelmesini bekliyordu. Telefonuyla ilgilenmekten sıkıldığı için derin bir iç çekti ve cebine koydu. Yorgun gözlerle etrafa bakınırken bir kaç kızın giderek yükselen gülüşme sesleri kafasını o tarafa çevirmesine sebep olmuştu. Çevirdiği anda fark ettiği ilk kişi saçlarını savura savura podyum yürüyüşü yapan Yağmur olmuştu. Tiz sesiyle attığı kahkahalar etraftakilerin bile ilgisini çekiyor ve o tarafa bakmalarını sağlıyordu. Toprak hoşlandığı kızı görür görmez ayağa kalktı ve eğer ona bakarsa diye ellerini refleks olarak saçlarından geçirdi. İçgüdüsel olarak yaptığı bu hareket onu bir bakıma kurtarmıştı çünkü güzel kız gerçekten dönüp sahaya baktığında orada onu izleyen oğlanı görmüştü. Göz göze gelince, kız gülümsemiş ve yanında yürüyen arkadşını dirseğiyle dürtmüştü. Arkadaşı da kumral oğlanın olduğu tarafa bakınca Toprak yutkunmadan edemedi.
Geçen bakışmanın ardında sırık gibi ayakta durmanın aptallık olacağını düşündü ve yerden basket topunu alıp kendi başına oynamaya başladı. Attığı çoğu top potadan giriyordu ve bu onu daha da hırslandırıyordu. Oyuna kendini kaptırdığı sırada sahanın demir kapısından giren dörtlü kız grubunu çok geç fark etmişti. Kızlar sahanın içerisinde bulunan tribünlere doğru aynı gülüşmelerle ilerliyordu. Toprak kızları fark etmesiyle tekrardan Yağmur'a baktı. Kız ona gülümsemiş ve el sallamıştı.
Bu jest oğlanın kızarmasına yol açarken kızlar çoktan orta tribüne oturmuş ve sessiz sessiz konuşmalarına başlamıştı. Yağmur arada gözlerini oğlana çeviriyor ve eğer bakışları buluşursa gülümseyip tekrar arkadaşlarına dönüyordu. Aradan geçen kısa zaman oğlana saatler gibi gelmiş ve her saniye Rüzgar'ın gelmesi için dua ederek geçmişti. Çünkü dört tane kızın sadece kendisinin bulunduğu sahada onu izlemesi geriyordu. Hemde fazlasıyla. Fazla popiler ve kızların sürekli ilgisini çekebilen bir tip değildi. Bu yüzdendi yaptığı heyecan ve stres.
Sonunda Tanrı dualarını duymuş olacak ki sahanın demir kapısı bir kez daha açıldı ve bu sefer içeriye yapılı vücudunu iyice belirginleştiren beyaz tişört ve altına yeşil kargo pantolonuyla uyum içinde olan beyaz saçlı genç girmişti. Saçlarını geriden toplamıştı ki bu görüntünün tamamı kumral gencin istemsiz bir şekilde yutkunmasına sebep olmuştu. Rüzgar kapıyı arkasından kapadı ve sırtındaki çantayı potanın altına, arkadaşının çantasının yanına neredeyse fırlattı ve Toprak'ın yanına, kızları da fark etmesiyle kaşlarını çatarak ilerliyordu.
Toprak dudaklarını birbirine bastırdı ve konuşurken sesleri duyulmayacak kadar uzağa doğru ilerledi Rüzgar peşinden gelirken. Düzgün bir yerde durduğunda Rüzgar'a döndü, ve boyundan dolayı parmak uçlarına kalkarak Rüzgar'ın kulağına fısıldadı. Bu mesafeden sesleri kızlara ulaşmayacaktı belki de ama tedbirli olmak istiyordu.
"Amına koyayım bir anda geldiler aşırı gerildim."
Toprak geriye çekildiğinde karşısındaki genç onun buna bu kadar stres yapmasına mı yoksa konuşmak için parmak uçlarına kalkması gerektiğine mi gülsün bilemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYNO / GAY
РазноеDoğu, düşürmeye çalıştığı kızın abisinin, semtin meslek lisesindeki en serseri herif olduğunu bilmiyor. İnanılmaz klişeleşmiş, tek konusu se.ks olan badboylu aşırı pasif-maskulen ilişkili, mafya-ağa kitaplarından sıkıldın mı? Buyur yavrum aradığın y...