Öncelikle, nereden başlamam gerektiğini asla kestiremediğim bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Neredeyse hepimizin etkilendiği, bir çoğumuzun yakınını kaybettiği büyük bir deprem, biliyorum şu an hiç kimse normal hayatına devam edemiyor, ki edilemez, edilmemeli bana göre. İnanılmaz zor bir dönemden geçiyoruz ve bu kolay atlatılacak bir dönem değil. Psikolojik olarak gerçekten çöktük ülkece. Şahsen her an deprem olabilir korkusuyla, sabah 7ye kadar uyanık kalarak geçiyor günlerim, eminim herkes bu durumdadır. Bir yakınımı kaybetmedim depremde fakat insanların acılarını gördükçe içim parçalanıyor. Ölümler, kurtarılanlar, yağmacılar, siyasiler, fırsattan yararlanıp zam yapanlar, yardım kolisine faztezi kıyafeti koyanlar, söylenecek söz bulamıyorum gerçekten. Sadece şunu söyleyebilirim, 6 şubatı Türk halkı unutmayacak. Yakınlarını kaybeden, deprem bölgelerinde akrabaları, aileleri yada arkadaşları bulunan herkese geçmiş olsun. Acımız gerçekten büyük. Buraya sadece bir kaç cümle yazabilirim ben, fakat yıkılan 10 il var.
Bu bölümü bir ay önce yazdım, bu açıklamayı şu an yapıyorum ve ne zaman yayınlarım bilmiyorum. Sadece bahsetmek istedim. Teşekkürler. İyi okumalar.
...
"akşama konser var"
"Harbi mi. Kimin?"
"Bizim."
"Anlamadım?"
"Neyi anlıyorsun ki zaten Doğukan. Akşama sahneye çıkıyoruz sen de gel demeye çalışıyorum."
...
Bu kadar hızlı ilerlemelerine hala şaşırmadan edemiyordum. Hepsiyle ayrı ayrı gurur duyuyordum. O kadar gurur duyuyordum ki kendimi bir anne gibi hissetmeye başlamıştım. Garip bir histi.
Şimdi de Asya, Toprak, Deniz ve ben X barına doğru ilerliyorduk sakince. Toprak dün akşamki mesajından sonra sorduğumuz soruları cevaplamamış ve sessizliğe gömülmüştü. Bu günde onu arayıp bara gitmeyi teklif ettiğimde ilk başta reddetmiş fakat Rüzgar'ın da sahnede olacağından bahsedince teklifimi kabul etmişti. Aralarında bir şeyler dönüyordu. Bunu bilmiyordum ama hissediyordum. Ama tek bir şeyden eminsem, o da Toprak'ın duygularını saklayamıyor oluşuydu.
Son durağa vardığımızda metrodan inip Asya'nın yol tarifiyle Kadıköy'ün sokaklarında yürümeye başladık. Saat dokuza vuruyordu biz yürürken. Dokuz buçukta başlayacağını söylemişti Kuzey. Geç kalmaktan duyduğum endişe azalmıştı.
Yolda ilerlerken Asya'nın daha yeni yetme olan grupla ilgili benden daha bilgili olduğunu gördüm. Nedenini kıskandığımı çaktırmamaya çalışarak sormuştum. Grubun menejerliğini onun yaptığını anladığımda bütün taşlar bir şekilde yerine oturmuştu. Daha sonrasında eğer menejer kendisiyse neden şu an onların yanında bulunmadığını sormuştum. Verdiği cevap beni derinden gülümsetmişti.
'canım abim size bebek bakıcılığı yapmamı istedi çünkü. Kaybolmanızı yada gecikmenizi istemiyormuş.'
Konuşma tavrından bunalmış olduğu belliydi bu durumdan. Bu bana Kuzey'in bizim orada bulunmamızı ve hiç bir şeyi kaçırmamamızı istediğini anlamıştım. Biliyordum, o da fazlasıyla heyecanlıydı son günlerde yaşanan gelişmeler yüzünden. Onun yaında olmam onu mutlu ediyordu biliyordum. Sonuna kadar onunla olmaya kararlıydım. Dünyanın en büyük hıyarı sırıl sıklam aşık olmuştu sonuçta.
Beş dakikalık kısa yurüyüşün ardından X barına varmıştık. Kapısından içeri girerken kapıda ve bazı duvarlarda asılmış olan posterlerde çıkacak grubun fotoğrafı vardı. Gururum garip bir sebeple okşanırken içeriye girmiştik. Etrafa baktığımda beklediğimden daha fazla insanın burada olduğunu gördüm. Sandalyelerinde oturmuş konuşuyorlardı. Asya işini iyi yapıyor demek diye düşündüm o an. Soğuk ve koyu bir atmosferi vardı barın. Koyu renkler ve neon ışıkların hüküm sürdüğü, küçük sayılamayacak kadar büyük bir yerdi. Kapıdan girildiğinde sol tarafta direkt olarak bar karşılıyor, kısa bir koridor sonrası geniş olan kısma ulaşıyordunuz. Sokağa bakan tarafı camekandı. Tempolu müzikle beraber karanlıkta seçemediğim yüzler arasında yürürken Asya bizi daha fazla ışığın olduğu bir odaya çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYNO / GAY
RandomDoğu, düşürmeye çalıştığı kızın abisinin, semtin meslek lisesindeki en serseri herif olduğunu bilmiyor. İnanılmaz klişeleşmiş, tek konusu se.ks olan badboylu aşırı pasif-maskulen ilişkili, mafya-ağa kitaplarından sıkıldın mı? Buyur yavrum aradığın y...