yani şimdi [41]

2.4K 105 26
                                    

Uzun bir hikaye kısa keseceğim. Öncelikle Gece'nin elektro bateriyi getirmesinden sonra bir süre daha birlikte oturup konuştuk. Ardından Kuzey Rüzgar'ın da buraya geleceğini söyledi. Her ne kadar pratik yapamayacak olsalar da bateriyi kurmaları gerekiyordu. Kuzey ve Rüzgar'ın telefon konuşmasından sonra gitmem gerektiğini düşünüyordum aslında. Zaten yakın arkadaş olan insanların arasında yedek teker gibi kalmak beni biraz üzer gibiydi. Fakat Kuzey'le biraz daha yüz yüze kalmak istiyordum. Keşke yalnız kalabilseydik tam şu anda. Biz şimdi neyiz diye sormak istiyordum çünkü.

Yine de, buna da şükür. Gece ve Kuzey derin bir sohbete dalmışlardı, ben de onları anlayabildiğim kadarıyla dinliyordum. Grup hakkında yapılması gerekenleri konuşuyorlardı genelde. İşlerine karışmak istemiyordum bu yüzden sessizce onları dinliyordum. Bu sırada kapı çaldı ve Kuzey açmak için oturduğu koltuktan kalktı. Kapıyı açtı ve Rüzgar'la selamlaştı. İçeriye girip koltuğa doğru bakınca Rüzgar'ın benimle göz göze gelmesiyle yüzündeki gülümsemenin silinişi ve kaşlarını kaldırması aynı süre içerisinde gerçekleşti. Gergin bir gülümsemeyle ona bakıyordum. Toprak'la olan olaylarını bildiğimi büyük ihtimalle biliyordu ve bu yüzden benim burada olmama şaşırmış olabilirdi. Kuzey aramızdaki gerginliği sezmiş olmalıydı ki eliyle saçlarının arkasını kaşıyarak bir açıklama yapma gereği duydu.

"Zorla girdi."

Gece ve benim sesli gülüşümüz ortamdaki gerginliği biraz olsun yıkmıştı. Böyle söylemesi şu anki duruşuyla ve söyleyiş tarzıyla bana inanılmaz sevimli gelmişti inanır mısınız. En son bana dayak atmıyor muydu diye geçiriyorum bazen içimden. Ne ara buraya kadar ilerledi bu ilişki.

Rüzgar yüzüne bir gülümseme yerleştirerek oturduğumuz koltuğa doğru ilerledi ve Gece'nin yanına oturdu.

"Eminim öyledir."

Yerine iyice yerleşip üzerindeki mavi kot ceketi çıkartırken karşılık verdi Rüzgar.

Tamam şu an gitsem daha iyi olur ve daha rahat olurlar diye düşünüyordum. Ben yokken daha rahat konuşurlardı. Zaten burada olsam bile ortak bir muhabbetimiz olur muydu bilemiyordum aslında.

Tam gitmeye yelteniyordum ki Kuzey ellerinde ikişer şişeyle yanımıza geldi ve  ikisini arkadaşlarına verip tam yanıma oturdu. Ciddiyim ilk defa kendi rızasıyla bu kadar yakınıma oturmuştu. Bu karnımdaki kelebekleri, pardon kelebek demek az kalırdı, gergedanların tepinmesine yol açmıştı. Elindeki şişelerin ikisini de açıp birini bana uzattı. Şişeyi alırken gözlerimizin buluşması gerçekten farklı hissettirmişti. Çünkü bu sefer biliyordum, o da bana aynı şekilde bakıyor, aynı şeyleri hissediyordu. Kehribar gözlerinde parıldayan altın sarısı ışığın ne demek olduğunu şimdi anlıyordum ve bu bana güven veriyordu. Bu bakışmadan sonra bu daireden ayrılma fikri aklımdan tamamen çıkmıştı. Ondan uzağa tek bir adım bile atamazdım.

Vücudunu geriye yaslayıp sol kolunu koltuğun kenarına atmıştı. Şu an onu öpsem, diye düşündüm. Ne olabilirdi ki. Yanımızda bulunan insanlar neyin ne olduğunu biliyordu sonuçta. Ne fark ederdi? Bunları düşünürken gözlerimi ayırmadan ona baktığımın farkında değildim. Kollarımı dizlerime yaslamış kafam hafif ona dönük her bir hareketini dikkatle izliyordum, ah evet tabii ki farkında bile değildim. Göz göze gelene kadar. Tamamen koltuğa yerleşmesini bitirdikten sonra elindeki biradan bir yudum aldı ve gözlerini benim gözlerime çevirdi. O anın verdiği yakalanmışlık hissiyle gözlerimi kaçırmıştım fakat saniyeler sonra tekrar ona baktım. Büyük bir aptallık biliyorum. Tekrar gözlerimi ona çevirdiğimde hala bana bakıyordu ve bu sefer yüzüne dünyanın en güzel gülümsemesi yerleşmişti. Ciddiyim dünyanın en güzel gülüşüydü bu. Eminim ki aşkla gülüyordu. Gözlerindeki parıltıyı görebiliyordum. Yüzünün yavaş yavaş pembeleşmesini görebiliyordum. Beni sevdiğini görebiliyordum. Onca yaşanan olaydan sonra bunu görebilmek bütün yaralarıma merhem olmuştu. Sorunlarımın hepsi çözülmüştü adeta. Bu mutluluğu başka hiç bir şey veremezdi emindim. Onun gülüşü banada bulaşmıştı. Sanki bakışlarımızla konuşuyorduk. Ne konuşuyorduk bilmiyordum fakat, anlıyordum. Aramızda bir elektriklenme vardı ve bunu hissediyordum.

EYNO / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin