EN UZUN BÖLÜM 🤙🏻 [39]

3.3K 127 43
                                    

O günün akşamı Kuzey'le devamlı olan göz kaçamaklarımız dışında başka ekstrem olay yaşamadan mekandan ayrılıp evlere dağılmıştık.

Aslına bakınca işleri ileriye taşıdığımız için mutluydum. Fakat öğrenecek çok şeyim vardı! Ve ben, azimli bir öğrenciyimdir!

Bir yandan Rüzgar ve Toprak için ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Eğer bir şeyler hissediyorlarsa birbirlerine karşı bu iyi bir şeydi. Fakat tek seferlik bir olay yada onun gibi bir şeyse, hayır tabi ki kötüydü. Her neyse daha önemli dertlerim vardı şu an. Düzgün sakso çekmeyi öğrenmek gibi.

Okulların açıldığı gün *sparkle sparkle

Okulum ilk günü ders işleyip sırtımıza on kiloluk kitap yükleyen çok sevgili öğretmenlerime ana bacı söverek okuldan çıkıyordum. Yanımda Toprak ve Deniz vardı fakat kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı. Okul çıkışı onlardan yolumu ayırarak EYNO'ya doğru yola koyuldum. Sabah bizimkilerle gelip gelmeyeceklerini sormuştum fakat Toprak Rüzgarla karşılaşmak istemiyor, Deniz'de kitapları eve götüreceğini söylemişti. Tek olmamın daha iyi olacağını düşünerek EYNO'ya varmıştım. Henüz okuldan çıkmamış olacaklardı çünkü erken gelmiştim.

Okulun karşısındaki çorbacıya geçip tavuk suyu çorba siparişi verdikten sonra beklemeye başladım. Millet starbucksta bekler sevgilisini ne bileyim daha elegant yerlerde bekler, bir de benim hallere bak.

..

Çorbam gelmişti ve ben bitireli on dakikayı geçiyordu. Beklemekten sıkılmaya başlamıştım ki aa o da ne okul zili çaldı ve bir süre sonra öğrenciler okul kapısından fırlamaya başladı. O sırada hesabımı ödeyip çıkan öğrencileri izlemeye başladım.

Tanıdığım yüzü görünce ona doğru ilerlemeye başlayacaktım ki yanında hararetli bir şekilde konuştuğu kızı fark ettim. Tanıyor muyum diye biraz düşündüm ve zihnimin derinliklerine inmeye çalıştım fakat tanımıyordum. Simsiyah saçları ve soluk beyaz teni onu bir vampir filminden fırlamış gibi gösteriyordu. Onlara doğru belli olmamaya çalışarak biraz daha ilerledim ve kızın gözlerinin aynı ten rengi gibi soluk bir mavi olduğunu fark ettim. Türkiye'de pek rastlanılacak bir genetiği yoktu anlaşılan. Kız devamlı gülerek, farklı jest ve mimikler yaparak konuşup duruyordu. Onun aksine Kuzey gayet ciddi bir tavırla dinleyip üzerine yorum yapıyormuş gibi duruyordu. Kızın kim olduğunu ve neden konuştuklarını merak ediyordum. Açıkçası salak saçma şeyleri kıskanan bir insan olsam da Kuzey'e güveniyordum nihayetinde. O yüzden ne konuştukları beni farklı bir meraka yönlendiriyordu. Biraz daha onları takip ederek yürüdüm ve sonunda kız Kuzey'e sarılarak veda edince adımlarımı hızlandırarak yanına vardım.

Bir koluma omzuna atıp öbür elimle yanağından bir makas aldım. (Bu hareketten nefret ederdim ben btw yapanları skm)

"Naber yavrum."

Her zamanki gibi mükemmel kaşlarını çatarak tiksinen nefret dolu bakışlarıyla bana baktı. O değilde kaşları da çok güzeldi. Gürdü ve saçlarıyla uyum içindeydi- evet selam veriyordum en son.

"Sen beni mi takip ediyorsun amına koyayım?"

"Amım yok ama keyfin bilir."

"Götüne koyayım o zaman."

Gülümsememi genişletmiştim. Eskiden bu tarz espriler çok normal gelirdi fakat şu an aramızdaki seksüel tansiyon bu kadar yüksekken, pekte normal karşılayamıyorum.

"Olur aşkım sen nasıl istersen."

Omzuma biraz daha abanarak konuşmuştum. Karşılık vermemişti, bunu fırsat bilerek merakımı gidermek istiyordum.

EYNO / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin