8

507 29 2
                                    

Ferhat'an

Önüme yığılmış bedene endişe içinde bakıyordum. Bir elimle yüzüne vururken diğer elimle onu yerden kaldırmaya çalışıyordum.

Rêzan ağanın dediği gibi şu kafa hastalığı yüzünden ilaç getirmiştim.

O gün bunun ne olduğunu anlamamıştım. Fakat karşımda Azad'ı titrerken görünce ne demek istediklerini kavramıştım.

"Azad uyan hadi" derken yüzünde duran elimi çekip telefonum ile Söner'i aradım.

"Efendim abi"

"Hemen koş gel, ağa bayıldı"

Apar topar hastaneye geldiğimizde Rêzan ağayı arayıp aramama konusunda sıkıntılı bir nefes verdim. Ararsam onu yine Sivas'a götürürdük. Hastane koridorunda diğer korumalar ile bekliyorduk. Onlar aralarında benim ve Ağa'nın arasında olanları tartışlarken duyunca sinirle onlara köpürdüm.

"Kapatın çenenizi"

Ağanın yanında  Söner vardı hala baygındı. Söner'i odadan çıktığını gördüm ve yanıma geldiğinde.

"Uyandı" demesi ile kendimi Azad'ın yanında buldum.

Emaneti bana, onun için endişelenmem gayet normal.

Azad sinirle hemşire ile konuşuyordu.

"Bakın çıkartın şunu istemiyorum"

Diye kolundaki serumu gösteriyordu.

Bu bayılma nedeni uzun süre yeterli besin almadığından dı.

Sabah kahvaltarını düzgünce hiç yapmamıştı. Onun dışında evinde neredeyse yiyecek olarak hiç birşey yoktu. Ona bunu bir kaç kez söylemeye çalıştım ama anammısın benim demişti.

Yemek yemeği unutmuş gibi oluyordu. Yediğinde de az yer hemen doyardı. Geldiğinden beri belkide beş kilodan fazla vermiş gibiydi.

Kapıdan içeri girmem ile bana bakıp kafasını hızlıca başka yöne çevirmesi bir olmuştu.

Sinirliydi. Bende öyleydim. Ama bu durumdayken birşey yapamazdım. Hemşirenin yanına gidip çıkmasını söyledim.

Ayakta dikilerek ona bakmaya başlamıştım. Söylenip duruyordu. Duymam için yaptığını zannetmiyordum.

"Kaltak onun lafını dinledi, sanki benden daha yakışıklı herifde."

Aldırmadan hala başında dikilirken bana döndü.

"Sen git Söner gelsin"

Dedi. Bunu demesi nedensiz şekilde içimi huzursuz etmişti.

Sonrasında serum bitene kadar Söner onun yanında durmuştu. Geri eve dönerken arabada uyuya kalmış bende onu kucağıma alıp taşımıştım.

Şimdi ise yatağımda mışıl mışıl uyuyordu.

Sigara yakarak balkonda oturuyordum. Ankara'ya geldiğimizden beri onun gibi sorumsuz birinin buraya gelmesinin bir nedeni olduğunu düşünmüştüm.

Geçen haftada kampüse girdim ve nedeni gördüm. Arkadaşları vardı. Ama ses etmedim. Nedenini bilmeden acıma duygusu beslemiştim ona.

Hiç güldüğünü görmediğim adam onların yanında gülümsemeden duramıyordu.

Sonrasında bunu bilmiyormuş gibi devam ettim. Ders saatlerinide biliyordum. Bana söylediği her yalanı yutuyordum.

Kafamı balkondaki oturduğum koltuğa yasladım.

Yaşadıkları neydi bilmiyorum. Rêzan ağa aşiretin. Kemiği olduğundan o ne derse o dur. Fakat hayatımda ilk defa onun sözünü istemeden olsa bile çiğneyen biri gördüğümde daha o 17 yaşındaydı.

Ben babamın yanında durur iken o ileride telefonu ile uğraşıyordu.

Önüne düşen saçlara aldırmadan dudağını dişliyerek telefonda bir şeye kitlenmişti.

Geleceğin reisi olacak adam bu muydu diye düşünmeden edememiştim.

Sonrasında babasının seslenişi üzerine panikle kalkıp yanımıza geldi.

Bize başıyla selam verirken gözleri ile beni süzmüştü.

Rêzan ağa konuşması sırasında ona dediği şeyi itiraz edince ortamda değişik bir hava oluşmuştu.

Ben şaşkınca ona hayran kalmıştım. Fakat yıllar sonra babası gibi biri olmuş görünüyordu.

Ankara geldiğimiz ilk gün heyecan içinde onu ilk görüşümdü. Evine girdiğinde kendini hızlıca koltuklardan birine fırlattı. Sonra sanki benim olduğum aklına gelmiş gibi ayağa kalkıp üstünü düzelti.

"Sen git" dedi.

Dediğini yapmıştım ama aklımda hala o çocuk gibi hali vardı.

Balkondan içeri girdim ve salondaki koltuğa uzandım.

Gözlerim yavaşça kapanırken gözümün önüne yüzü geldi.

....

Kısa bir ara bölüm

bu gay nereden çıktı (Bxb) (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin