Hayri'nin gözlerinden akan yaşları gördüğümde etrafıma bakındım anlattıklarım ağzımdan şelaleden akar gibi çıkmıştı, hem sinir, hem üzüntü, hem öfke.
Yaşadıklarımın sadece bir kısmını anlatmıştım Eren Cem ve Hayri sonrasında Melih'i gördüm Ne zaman geldiğini bilmiyordum ama o da bana şok içinde bakıyordu. Evet bunları yaşamıştım ve en sonunda hiç yapmak istemediğim şeyi, en sevdiklerimi canınımın yandığı anları anlatmıştım.
O bodruma girmeden önceki Azad değildim ben bambaşka biri olup gelmiştim buraya.
Hepsi farklı olduğu mu değiştiği mi görmüştü. Beni değiştiren şey buydu işte en sonunda anlatmıştım.
Hayri yüzünü elleriyle kapattı.
Cem ise hıçkırıklar içinde ağlıyordu.
Etraftaki insanlar bizim oturduğumuz masaya bakıyorlardı.
Eren'in bile gözleri dolu dolu olduğunu gördüğümde sanırım biraz ileri gittiğimi düşündüm.
Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım dirseklerimi masaya yaslayıp kafamı kavradım.
"Bu yüzden anlatmadım hiçbirinize. Şu anda yüzlerinizi görmeniz gerekiyor. Bana acıyorsunuz, bana üzülüyorsunuz, yanımda olmadığınız için pişmanlık duyuyorsunuz, bunu istemedim. Bana acımamızı üzülmenizi ya da yanımda olmanızı istemedim. Yaşadıklarım kimsenin yaşamasını istemeyeceğim şeyler onları anlatırken tekrardan yaşıyor gibi oluyorum bir de bunu size anlatırsam sanki o işkenceleri size çektiriyormuş gibi hissediyorum."
Hiçbiri konuşmadan sadece dinliyordu onların yüzlerini daha fazla bakamıyorum.
Çünkü her baktığımda bana acıyan yüzleri görmek benim canımı daha çok yakıyor.
Geriye doğru yaslandım ve tekrardan hepsinin yüzüne baktım. Bana hepsi sulu göz ve acıyan ifadelerle bakarken ayağa kalktım, kalkmam ile onlar da kalktı. Ne yapacaklarını ya da diyeceklerini bilemiyor gibi duruyorlardı.
Onlar suçlamıyordum kime anlatsam böyle bakardı zaten.
Ben bunları yaşamıştım. Gerçek buydu hiçbir şey değişmiyordu, bunları anlatsam ya da anlatmasam.
Bir şeyler yaşanmış ve bitmişti izleri ne kadar kalsa da. Hepsi geride bir acı bir anı olarak kalmıştı.
"Bana bir şey demenize gerek yok. düşünmeyi bırakın, teselliye de ihtiyacım yok. Sanırım biraz yalnız kalmam gerek sonra konuşuruz ama dediğim gibi beni teselli etmenize ihtiyacım yok."
Masayı arkamı dönüp hızla uzaklaşmaya başladım ellerimi cebime attım.
Yanında ağlamak istediğim herif yoktu.
Kampüs kapısından çıktım ve Soner'i aradım.
+ Buyur ağam
-beni gel al.
+Tamamdır hemen geliyorum.
Esen rüzgar yanağımdan akan bir damla yaşı kurutmuştu.
İçimdeki derin huzursuzluğu yok edemiyordum. İçimden tekrarladım sorun yok sorun yok sorun yok.
Büyük bir sorun vardı, oda sorun olmadığını zannetmem.
Burnumu çektim ve havaya baktım hava şu anda içim gibi kapalı ve bulutluydu.
Sormadan edemiyordum.
Bunları yaşamam gerekli miydi.
Bunları yaşamanın bir anlamı var mıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu gay nereden çıktı (Bxb) (Texting)
Genç Kurgugelecekteki aşiret reisini hiç beklemediği bir sürpriz karşılar adı aşk. Azad aşiret reis oğluydu ama bu hayata hiç alışık değildi. Aşiretten uzak kalarak büyümüş biriydi. Üniversite sayesinde Ankara'ya gidebilecekti. Hem geçmişinden kaçmak hem de...