10. Bölüm

6.2K 296 20
                                    


Yavuz, kardeşini bulup eve götürmek için geldiği şehirde işlerin istediği gibi gitmeyeceğini biliyordu. Ama olayların dallanıp budaklandığını çok fazla da beklemiyordu. Geldiği ilk gün etraftaki tanıdıklarından aldığı duyumlara göre kardeşi şehirdeki eşkıyalardan da beter olmuştu. Nereye gitse hep bir olay çıkarır olmuştu, zapt edilmesi zordu artık. Lakabı bile vardı. Deli Tahir.

Kahvehanelerde bir sorun çıkarmasın diye herkes diken üstündeydi. Öyle sebepsiz çıkarmıyormuş tabi bu olayları. Babasının katilleriyle ahbap veya akraba olanlarlaymış tüm münasebeti.  Sağ- sol işlerine de karışmıştı hem. Darbe öncesinde sağ sol mevzularından dolayı iç karışıklık çok olmuş, birçok insan canından olmuştu. Ama artık sıkı yönetim olduğundan her an kardeşi hapse girebilecek durumdaydı. Darbeden sonra sokaklarda sessizlik vardı evet ama bunun nedeni de karışıklık çıkaranların alındığıydı. Haklı veya haksız tek düşünülen, sorun çıkaranların hapse atıldığıydı.

Amcalarının askerlik arkadaşının evinde kalmıştı beş gün boyunca. Kaldığı zamanda duydukları hep aynıydı ve kardeşine rast gelmemişti. Nerede kalır ne yer içer kimse de bilmezdi. Evi de düşünmesi gerekiyordu bir yandan, zar zor da olsa yürütmeye çalışıyordu işleri ama ülkenin ekonomisi bile çökmüş durumdaydı ve nasıl düzelir kimse bilmiyordu. Bu yüzden hayvanlarla tarlalarının işlerini halledip yine hayvanların dışkısını gübre olarak kullanıyorlardı. Gübre ülkede alınabilecek seviyede değildi çünkü.

Geldiği günden beri yatsıya yakın uğradığı kıraathaneye girdi. Bir umut belki kardeşi uğrardı bugün. İçeriye girince etrafa bir göz gezdirdi köşedeki masada iki sandalye vardı ve boştu. Geçti, oturdu. Sigara pek de kullandığı bir şey değildi ama daralmıştı şu birkaç günde. Sardığı tütünü çıkardı içmeye başladı, bir yandan da dönen konuşmaları dinledi.

"Herkesleri sorgulamaya başlamışlar duydunuz mu?" Yan tarafında oturan yaşlı kalabalığı geldiği zaman boyunca hep böyle konuşuyordu.

"Duydum tabi ya. Bizim sağcı Memo vardı ya onu da soruşturmuşlar. Şu geçen yıl evi basılan aleviler vardı ya heh onların sorguları içinmiş işte. Garibanları ölüme sürükledilerdi amma kim bilmem. Eh tabi alevilerde de solculuk varıdı şimdi. Belki ondan da öldürmüşlerdir garipleri." Konuşan en ılımlı ihtiyardı ama onların arasında da sağcı- solcu muhabbeti dönerdi. Sadece onlar biraz daha sessiz taraftı.

"Eh her yerde devlete laf atarsan olacağı oymuş demek ki. Deli deli konuşurdu yok insan kendine değer versin devlet ikinci de bilmem ne. Ne dedikleri de anlaşılmazdı ki tövbe tövbe. " Genç adam duyduklarıyla çenesini sıktı iyice çünkü tanırdı o insanları hiçbir kötülüklerini de görmemişti. 

"Hadi be oradan sağcı da neymiş. En azından solda eşitlik diyo, sağda diyo ki sen nasıl doğduysan öyle yaşa peh." Gerilim iyiden iyiye artınca çay tepsisiyle genç çırak bir yandan söyleniyor bir yandan da çayları dağıtıyordu.

"Kaç yaşında adamlarsınız. Ne sağı ne solu hepsi yurttaşımız diyeceğinize dediklerinize de bakın hele. Ülkede neredeyse iç savaş oldu ne canlar gitti. En çok da sizi almalılar vallahi akşama kadar burada bir okey bir tavla. Boş boş oturuyonuz ne diyeyim ki size." Biliyordu ustasından azar işiteceğini ama yine de tutamıyordu kendini.

Yavuz, delikanlıya gülümsedi. Kardeşi de böyle düşünseydi de başını daha fazla derde sokmasaydı ne de güzel olurdu. Gürültüyle açılan kapıya döndü. Kardeşi Tahir gelmişti, saçı sakalı salmıştı bir de. İlkin belli etmedi kendini kardeşini gözledi.

"Selamın aleyküm ağalar. Baltacı Necip burada mıdır?" Herkes put gibi kesildi orada. Necip koyu sağcıydı ve bunu söylemekten de hiç geri durmazdı. Ama kıraathaneye gelmemişti herkes de söylemeye çekiniyordu, delinin ne yapacağı belli olmazdı çünkü.

Allı GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin