25. Bölüm

4.3K 260 21
                                    

Genç adam yanında uyuyan kızı korkutmak istemiyordu ama gelen sesle genç kız da gözlerini açmıştı. Öncesinde yaşadıkları olaydan sonra gecenin yarısında ormandaki evde olduklarını kim görürse görsün açıklayacak bir şey bulamazlardı. Yavuz her ne kadar endişelense de bu endişesini genç kıza gösterip korkutmamak için güven veren gözlerle baktı.

"Sen kenarda dur güzelim, ben bir bakayım kimmiş bu." Esma korkuyla kafasını salladı köşeye geçip üzerindeki battaniyesini kafasına doğru çekti. Yavuz sevdiğinin bu hareketine gülmeyi daha sonraya erteledi. Bu korkan ama bir o kadar da çekingen halleriyle çok tatlı görünüyordu. 

Yavuz, elleri titreye titreye kapıyı açtığında karşılaştığı kişiyle derin bir nefes verdi. kapıyı aralık bırakarak dışarıya çıkıp Tahir' in ensesine vurup ceketinden kaldırmaya çalıştı. 

"Ya Rabbi bu nasıl bir beladır. Abi hem gel uyandır demiştin şimdi de neyin vurması. Dediğini yapsam bir dert yapmasam bir dert anasını satayım." Yavuz sinirle kardeşine baktı.

"Lan puşt, alacaklı gibi dangır dangır ne vurup duruyorsun kapıya anlamam ki. Tamam sağ olasın uyandırdın git haydi şimdi." Tahir tek kaşını kaldırarak abisine baktı. Her ne kadar birbirleriyle yakın abi- kardeş ilişkileri olmasa da karşısındaki adamın bu evde bir şeyler karıştırdığını anlayabiliyordu. Fakat fazla da üsteleyip, dayak yiyip belini tutarak buradan uzaklaşmak istemiyordu. 

"Tamam abi, ben sabah namazından sonra derenin oradaki tarlaya giderim. Sen de ilçeden gelen mallar olacaktı onlarla ilgileniver o zaman." Yavuz, kurnaz kardeşini iyi bilirdi. Kendisiyle pazarlık yapıyordu. Kolay işi Deli Tahir yapacak, zor iş de abisine kalacaktı. Ses etmedi Yavuz, başıyla onaylayarak kardeşini gönderdi. 

İçeriye girdiğinde bıraktığı gibi duran kızla gülümsemeden edemedi. Daha çok vakit geçirmek istiyordu ama biraz daha kalırlarsa geçmiş daha kötü bir şekilde tekerrür edebilirdi. Genç kızın önüne gelip çömeldi. Başındaki battaniyeyi indirdiğinde kendisine endişeli gözlerle bakan kıza sarılmadan edemedi. 

Esma ise az da olsa rahatlamıştı. Seslerden dolayı gelen kişinin Tahir olduğunu anlamıştı. Başta endişelense de konuşmaları çok uzun sürmemiş ve gitmişti. Kendisini sarmalayan adama daha sıkı sarıldı. Yaşadıkları saatlerin utangaçlığı üzerinde olsa da onu bir kenara bıraktı. Yavuz, genç kıza bakarak konuşmaya başladı. 

"Güzelim, gün ağarmadan seni hemen bırakalım. Gelen Tahir' di zaten, beni uyandır demiştim onun için gelmiş."

 Esma kafasını sallayarak onayladı genç adamı. İki genç, etrafı toplayıp evin kapısını kapattılar. Genç adam, getirdiği yemekleri sevdiğine yedirmeye çalışıyordu ama Esma nazlanmaktan öteye gitmiyordu. Gün aymadan genç adam kızı evine bırakmış, ilçeden gelen malları beklemeye koyulmuştu.

*****

Ertesi gün, kimsenin ağzında bakla ıslanmayacağı için edilen evlenme teklifi bire bin katılarak yayılmıştı.

"Duydun mu daha anasının yasını tutmadan oğlanın üstüne atlamış ya!" 

"Hiç deme kıız, ama belliydi anası yaşarken de adamakıllı büyütemedi ki."

"Ne bilem bacım, azmış kudurmuştan beter derler ya bu kızda da tam o şey var vallahi."

"Ay aman, kınamayın dedikodusunu etmeyin vallahi çoluğumuz çocuğumuz var bizim de tövbe tövbe."

"Kız ne dedikodusu olanı diyoz ya biz."

Her kafadan bir ses çıkıp, herkes namus bekçiliği görevini yerine getirmeye çalışıyordu. Daha kendilerinden haberi olmayan insanlardı bu konuşan kişiler. Olanı söylemeye çalışırken konuştukları kişileri nasıl etkiledikleri umurlarında bile değildi. Herkes konuşurken Nur, karşısında kırmızı gözlerle kendisine bakan abisiyle karşı karşıyaydı. 

"Benim neden haberim olmadı Nur! Madem böyle bir şey vardı bana niye söylemedin!" Nur ne söylese bilemedi ama abisine duyduklarını söylemeye de niyeti yoktu.

"Bilemedim abi, öncesinde aklımdaydı sonra da karşıma çıkınca söyledim işte. Kendisi de istiyormuş." Kendisini her şeye hazırlamıştı, gelecek en kötü lafa bile hazırdı ama abisinin ağlamasına hiç hazır değildi. Önünde diz çöküp ağlayan adamla kalakaldı.

"Ben bilemedim Nur, hiç tanıyamadım seni. Kimle mutlusun, nasıl mutlusun hiç sormadım bile sana. Sen istiyorsan tamam bacım, sen ne istiyorsan tamam yeter ki mutlu ol." 

Genç adamın boğazındaki düğüm hiçbir zaman geçmeyecek gün geçtikçe daha da büyüyecekti belki de. Kız kardeşinin mutlu olup evlenmesini istiyordu böylece o da başka memleketlere gidip çalışarak ömrünü geçirecekti. Ama tek ailesi, biricik kardeşinin böyle bir şeyle karşısına gelmesi kendisini üzmüştü. Artık kardeşi, kendisinden daha da uzaklaşacaktı belki de. Çocuk gibi omuzları sarsıla sarsıla ağlamaktan kendini alıkoyamıyordu. 

Nur da dizleri üstüne çöküp sarıldı abisine. Değil ağlayabilmek gözleri bile dolmuyordu. Ağlamaktan bitap düşmüştü, gözlerindeki yaşlar kurumuştu. İçine içine ağlıyordu, içini kanatıyordu. İki kardeş de sarıldıktan sonra ayaklanıp ayrıldılar. 

*****

Tarla işleri başladığından evdeki çoluk çocuk herkes tarlalarında, bağ ve bostanlarındaki; ekini ve sebzeyi kazıp sulamaya gidiyordu. Esmaların evinde de sabah namazından sonra herkes uyanmış ama erkekler yemeği yiyip tarlaya geçmişlerdi. Kadınlar öğlene doğru yemekleri yapıp tarlaya geçiyorlardı. Fatma kadın dedikoduları sabahtan duymuştu tabi ama Nur' u başkalarının diline sakız etmezdi. İki kızın ortasına geçmiş yolda yürürken kenarda oturan kadınlarla sinirlendi. Bu dedikoducuların bir laf söyleyeceğine adı kadar emindi. 

"Ooo kimler gelmiş, kimleer. Fatma kadın selamı sabahı da kesmişsin. Dün misafirlerin de gelmiş hiç çağırmıyorsun ki yardıma gelek anam." Fatma kadın, sırf ağızlarına laf vermemek için kendini tutuyordu. Ama tabii laf sokmasında da bir zarar yoktu.

"Yok bacıım. Kocanın altından kalkamazsın diye çağırmadıydım seni." Kadınların çoğundan gülme sesi gelince lafı söyleyen kadın kenara çekildi. 

"E ama Fatma, Nur da gidecekmiş hayırlı olsun." 

"Sağ olasın."

"Eh, anası bile durduramadı sen nasıl durduracaktın ki zaten. Herkes diyordu, abisiyle sizin evde kalmaya başlayınca Yiğit ile evlenecek zannettiydik de bilemedik tabi." Fatma kadın, kızlara kaş göz işaretiyle gitmelerini işaret etti. Fakat Esma' nın gidip de sinmeye hiç niyeti yoktu.

"Ama yani Fadime teyze sende. Senin iki kızı da sen durduramadın ya şimdi ikinciye kaçtı ikisi de. Hem Nurum gizi saklı da demedi, gitti söyledi ne varmış canım. Siz daha kocalarınıza yok demiyonuz, bir lafınız bile geçmiyor neyin tantanası bu anlamam ki." 

Esma, koluna girdiği arkadaşıyla tarlanın yolunu tutup ilerledi. Tarlanın önündeki iki jandarma arabasıyla duraksayıp etrafa baktılar ama daha da yakına gidince gördükleriyle koşa koşa tarlaya ilerlediler. 

******

Herkese mutlu, huzurlu, sağlıklı nice günler diliyorum. 

Yeni bölümler gelmeye devam edecek ama yorumlarınızı merakla bekliyorum. Yaptığınız her yorum bölüm yazmak için daha da heveslendiriyor beni.

Olaylar ve kaos ortamı oluşmaya başlıyor gibi ne diyorsunuz?

Nur' u konuşan konuşanaaa.

Esma ve Yavuz' un sonu iyiye mi gidecek dersiniz.

Diğer bölümlerde görüşmek dileğiyle hoşça kalııınnnnnnn :):):):):)

Allı GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin