Esma duydukları karşısında nasıl bir tepki vereceğini bilemedi. Arkadaşıyla henüz bir şey konuşamamışlardı. Ve Yavuz' un kardeşi için haber göndermişlerdi. Genç adamın da kastettiği ikinci ev, arkadaşının eviydi ama Nur' un kalbinde hala abisi varken nasıl bir nişan ya da evlilik olabilirdi.
Bir yandan üzüntü bir yandan da kendisi için umut ve sevgi sarmıştı dört yanını. Zaten az öncesinde yaşanan yakınlaşma dengesini altüst etmiş bir yandan da utanmıştı. Ağzını açıp konuşmak istiyor ama soluğunu dibinde hissettiği bu adam konuşamayacak kadar bitkin hissettiriyordu. Yaşadığı anların daha da fazlasını isteyince yanakları kızardı. Cevap bekleyen genç adama baktı gülümsedi, başını usulca Yavuz' un göğsüne yasladı. Beklediği günlerin acısını çıkarmak istiyordu, çıkaracaktı da ama şimdi biraz hasret gidermek hiç de fena olmazdı.
Yavuz, başını göğsüne koyan kızla kendini tutmakta daha da zorlandı. Kalbi kendisinden izinsiz çıkacakmış gibi atıyordu. Ellerini gül goncasının açıkta kalan saçlarında gezdirdi. Esma' nın yazması az önceki öpüşmelerinden sonra biraz açılmıştı. Yavuz daha önce az da olsa ışıkta gördüğü saçları şimdi usulca okşuyordu. Dahası olsun istedi, Esma ile kendi evlerinde her akşam böyle sarılarak huzurla gözlerini kapamak istedi. Düşündüklerine gülümseyip kızın başının üstünden öptü. Derin bir nefes aldı, amacı ciğerlerine gül güzelinin kokusunu doldurmaktı.
"Kardeşimi, anamı, bacılarımı, emmimi kim varsa alıp gelecem inşallah. Çalgılı çengili de nişan olacak hayırlısıyla. Çok şükür sebepsiz yere adam dövmüşlüğümüz yok Esmam. Kardeşimin de tek derdi babam. O da atlatacak inşallah, ailesini kuracak. Aile kurmasa bile bizleri üzmemesi gerektiğini öğrenecek. Ne de olsa biz de ailesiyiz. Ananlar da haklıdır tabi üzülmeni istemezler amma kendimi üzerim, damdan düşmüşten beter ederim de seni üzemem gül güzeli. Hazırlığını yap inşallah birkaç güne geliriz. Birileri gelmeden gideyim de kimse zor durumda kalmasın."
Esma adamın dediklerini dinlerken başında gezinen ellerle mayışmadan edemiyordu. Ama her şeyi dinledi, elinin altında çıkacakmış gibi atan kalple dinledi. Ne de hızlı atıyordu adamın kalbi. Gerçi kendisin de pek bir farkı yoktu ya. Döndü baktı adama, güzel düşünüyordu. Güzel de seviyordu. Sahi sevdalanmışlardı demi.
"Kendini aklamaya çalışıyon Yavuz. Bunun için çokça direniyon farkındayım da. Güvenim tamdır sana, sevgim de vardır. Yuva kuralım Allah' ın izniyle birlikte amma ana baba rızasıyla olsun tabii. Bu yaşa kadar bizi getirdiler, büyüttüler. Sevgilerini de esirgemediler. Ağrına gitmiştir anamın söyledikleri belki ama dediğin gibi beni düşünür. E tabi onlar da dedikodulara bakmamalılardı ama oldu artık. Bir yuva kuracaksak ana babamın rızası olsun isterim. Onlar da anlayacaklar senin suçsuz olduğunu."
Yavuz karşısındaki güzelin saygısına hayran kaldı. Doğruydu bir yuvaları olacaksa ana baba rızası şarttı.
*****
"Ana, bak dellenme tamam mı gelsinler dertlerini anlatsınlar öğrenelim bizde ne olup bittiğini. Hemen kestirip atmayın, bacımı da üzmeyin."
Esma, kendisini düşünen Yiğit abisine minnetle baktı. Düğün günü Yavuz ile konuştuktan sonra genç adam kimseye yakalanmak istemediğinden evin arkasından hemen çıkıp gitmişti. Geçen bir günün ardından bugün haber gelmişti, Yavuz ve ailesi yarın konuşmak için gelecekler ve olayı da tatlıya bağlayacaklardı.
"Eşşek sıpası seni. Hele anayla nası konuşur olmuşlar. Elim daha sağlam şükür. Terlik de ayağımda zaten ağzının üstüne üstüne yersin vallahi. Ben kardeşini düşündüğümden derim ne dersem. Neyse gelsinler konuşsunlar bakalım hem kardeşi de gelmiş zaten Deli Tahir mi neymiş. O da Nur' a talipmiş. E hayırlısı, gelmişken onlarla da konuşurlar."
Fatma kadın gelini olmasını istemişti Nur' un ama oğlunun aklına bir türlü düşürememişti. Biraz da bu yüzden o aileye siniri vardı. Hem öylesi katile dalavereci adama da Nur' un gitmesini hiç istemezdi.
Yiğit ise duyduklarıyla şaşırdı, biraz da kızgınlık vardı kendine karşı. Bir nevi kendisi sebep olmuştu bu yaşananlara ama Nur' un kendine karşı hisleri vardı. Öylece evlenebilir miydi, hem pek de iyi duymamıştı zaten eniştesinin kardeşini. Ayyaş, düzenbaz, kavgacının tekiymiş. Nur nasıl o adamla evlenir de yuva kurardı, mutlu olamazdı. Yüzü düştü, azıcık da sinirlendi ama sinirinin sebebini anlayamadı.
"Hayırlısı olsun ana ne diyeyim." Herkes yoluna bakmalıydı. Nur onun kardeşi gibiydi, öyle büyümüşlerdi. Yiğit kızları hep korur, kollardı ve öyle olacaktı.
Esma, abisinin düşen yüzüyle ne düşündüğünü merak etti ama elinden bir şey gelmezdi. Nur, Yiğit' e neler söylediğini anlatmıştı ve o günden sonra hiç karşılaşmamışlardı. Esma abisinin de arkadaşına karşı bir şeyler hissedebileceğini düşündü ama ya gerçekten kardeşi gibi görüyordu ya da korkaktı. Annesinin kendisine olan bakışlarını hisseden genç kız annesine döndü.
"Neyse yarın gelecekler sonuçta misafirdir. Daha ne olup olmayacağı belli değil ama bir şeyler hazırlamak lazım. Yiğit babanlar da yarın dönecekler tarladan. Domuz gelirse diye bekleyeceklerdi abinle, tüfeği neyin alıp gittiler. Dün de tarlada iyice yoruldular zaten. Bugün işleri sen hallediver."
Yiğit başını salladı annesinin dedikleriyle. Esma ise fazla konuşmak istemiyordu. Nedense annesi ile konuşsa kavga edecekler ve hiçbir şekilde Yavuz ile kavuşamayacaklardı. O yüzden pek de konuşası gelmiyordu. Tek umudu yarın her şeyin hayırlısıyla hallolmasıydı.
*****
Ertesi gün ev halkı tarladan gelen erkeklerle kahvaltılarını yapmıştı. Sonrasında ise erkekler meydana doğru yol almış Esma ve anası ise misafirleri için yemek yapmaya koyulmuşlardı. Vakit ikindiye yaklaşırken Esma ev işlerini bitirmiş ocakta pişen pilavı dibi tutmasın diye bekliyordu. Anası Fatma kadın ise oya örneği almaya gelen kadınlara oyalarını gösteriyordu. Güya on dakika sürmezdi ama bir saattir içeridelerdi ve üstüne bir de çay demletmişlerdi.
"ESMA!" Genç kız dış kapıdan gelen sesle irkildi. Babasının seslenmesiyle neye uğradığını şaşırdı. Çünkü babası öyle bir bağırmıştı ki etraftaki yedi köy duymuş olabilirdi. Kapıya doğdu hızlıca ilerledi, anası da evden çıkmıştı.
"Neye dellendi bu adam Allah aşkına." Annesinin sözlerine aldırış etmedi babası kapının önündeydi ve gözleri kan çanağına dönmüştü.
"Baba nol-" O an yüzüne doğru kalkan eli gördü Esma. Babasının gözlerine baktı, babası elini kaldırmıştı. Mehmet efendi kalkan eliyle öylece kalakaldı, göğsü körük gibi inip kalkıyordu. Kızı hakkında duydukları gözünü döndürmüştü.
Esma annesinden tokat yemişti ama babasının kendisine kalkan eli yetmişti. Babası belki tokat atmamıştı ama o niyetle elini kaldırmıştı.
"Biz seni elin adamlarıyla başka evlerde fingirde diye mi büyüttük Esma!"
******
Evvet bölüm biraz kısa oldu ama diğer bölümde telafi edeceğim inşallah.
Nasılsınız bakalım. Hayat temposu nasıl ilerliyor?
Gelecek bölümlerde daha detaylı görmek istediğiniz çiftler var mı?
En geç bir hafta içinde diğer bölümü de yazarım inşallah. Diğer bölümde görüşmek üzere bakalım. Sağlıklı mutlu huzurlu günleriniz olsun. İyi bakın kendinize :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Allı Gelin
RomanceGüzel ama bir yandan da yaman olan köylü güzeli Esma' nın evinin kapısı görücülerden aşınmıştır. Görücüye gelen beyoğulları ya ipsiz sapsız ya da çapkınıdırlar. Esma ardını dönüp bakmaz onlara. Ailesi de zaten kızlarını verme taraftarı değildirler...