13. Bölüm

5.4K 332 31
                                    

Duydukları karşısında ne yapsa ne etse bilemedi Esma. Babası kimden ne duymuştu anlayamadı başta. Sonra düğün günü geldi aklına, babasına dolu gözlerle baktı. Anlık suçluluk duygusu bastırdı ama Yavuz farklıydı onun için. Ağzını açacağı esnada babasının susturmak için kaldırdığı eli durdurdu genç kızı.

"Ağzını açıp tek kelime etme Esma. Yengenin evinde gitmiş görüşmüşsün Yavuzla. Yavuz' u eve girerken kızlar görmüşler. Bugün gelecekler zaten. Soy namus bırakmadın, yazıklar olsun sana!" Keşke dedi Esma, keşke tokat yanağında yer etseydi de bu lafların altında ezilmeseydi. Sevdiğiydi Yavuz, helali de olacaktı elbet. Ama babasından gördüğü bu muameleye katlanamazdı.

"Fatma topla kızının eşyalarını. Gitsin imam nikahını kıysın, evine yerleşsin. Daha da yeri yoktur burada." Esma baktı anasına, dili tutulmuştu sanki. Annesi ise hem kızına hem de eşine kızgındı.

"Ne dersin sen Mehmet efendi. Ne olursa olsun kızın o senin. Diline sahip çık. Haber ettiler zaten bugün gelecekler, konuşacaz edecez. Sen demedin mi birbirlerine gönülleri var, içim rahat etmiyo uyuyamıyom diye. Ayırmayalım, oğlanın bi kusuru olursa alırız kızımızı dedin. Şimdi de gözünden sakınıp, kötülüklerden koruduğun kızında ar namus bırakmadın. Senin de iki oğlun var. Biri komşu kızının adını çıkaracak vukuat yaşadı. Ona böyle kızdın mı?" 

Esma daha fazlasını dinleyemedi, koşa koşa odasına geçip tahta kapıyı kapattı. Gözyaşları yollarını biliyormuş gibi akmaya başladı. Çok geçmeden odasının kapısı annesi tarafından açıldı. İçeri giren kadın çekingen adımlarla kızına sarıldı.

"Ah be Esmam. Özür dilerim güzel kızım. Ne bilem böyle yanık olduğunu, sana zarar gelsin istemedim güzel yavrum. Biliyodum Gülnazların evinde buluştuğunuzu, kulağıma geldi. Gülnaz' ı sıkıştırdım söylemedi amma karşı komşuları Hatçe görmüş. Pişman olma kızım, üzülme. Telli duvaklı gelinliğinle bu evden çıkacaksın, eğer ki baban öylece göndermek isterse işte o zaman anca benim ölüm çıkar. Babanın da siniri yatışsın pişman olur kızım. Zaten köylü yeni bir şey olursa unutur bunları. Hadi hazırlan." 

Annesinin yatıştırıcı sesiyle uykusu gelse de hazırlanması gerekti Esma' nın. Gönlü kırıktı, babasının sesi sürekli kulağındaydı ama elden gelecek bir şey de yoktu. 

*****

Yavuz ve ailesi iki eve de görücü geleceğinden iki evin ortasında kalan yola minderler serildi, sofralar kuruldu. Yolda görünen kalabalık geçen seferki kişilerden oluşuyordu. Ellerinde birçok hediyeyle geliyorlardı. Erkekler öğlene doğru gelmişler ve ortada dönen dedikoduyu duymuşlardı. Yavuz küplere binmiş ve Esma' nın abileriyle neredeyse kavgaya tutuşmuştu. En son Mehmet efendi sinirli bir şekilde kıraathaneden çıkıp gitmişti. 

Genç adam, sevdiğinin başına bir iş gelmesinden ve dedikoduları duyup canının sıkılmasında korkuyordu. Aradan geçen saatlerden sonra kalkıp eve doğru yol almışlardı. Her ne kadar ısrar etse de kardeşi gelmemişti. Ne olur ne olmaz diye evin etrafına iki üç kişi dikmişti ki kardeşi gidecek olursa haberi olsun. Tahir, düşünüp kafasını toplaması gerektiğini söyleyip evde kalmak istemişti. 

Fatma kadın, ahretliği kadar sinirli olamamıştı. Kızının da üzüldüğünü görmüş, daha fazla Yiğit diye diretmeyip konuyu kapatmıştı. Kızını da az da olsa Tahir ile bir görüşün diye zorla ikna etmişti. Gelen görücülerle iki ev halkı ayaklandı, herkes gergince selamlaştı. Pek de mutlu ve huzurlu bir ortam olmasını kimse beklemiyordu zaten. Yiğit ve Yusuf her an kavga edecek gibi Yavuz' a bakıyordu. 

Yavuz, kendisine yöneltilen nefret dolu bakışların farkındaydı ama önceliği gül goncasını görmekti. Gözleri Esma' yı aradı. Esma arkadaşı ile kapılarının arkasında duruyordu ve başı yerdeydi. Yavuz bu görüntüyle kaşlarını çattı, demek ki birileri bir şey söylemiş ve sevdiğini kırmıştı. 

Allı GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin