Gelen mektubun ardından bir hafta daha geçmiş, köy yerinde işler iyice çığırından çıkmak üzereydi. Esma mektupla uyuyup yine onunla uyanıyordu. Aklına kötü şeyler gelip duruyor dışarıya da çıkamadığından kimseden laf söz de alamıyordu. Küçük kardeşine de güvenemezdi. Nur vardı ama arkadaşında işler daha da vahimdi.
Yiğit Nur' u kavgadan ayırıp eve getirince köyde dedikodu çoktan yayılmıştı. İki gencin kaçtığına hatta Nur' un hamile olabileceğine kadar gelmişti konu. Nur' un abisi Ali de konuşulanları duyunca küplere binmiş, kardeşini evden dışarı çıkartmıyordu. Dedikodu yayılınca Ali eşini ve oğlunu da alıp annesigile neredeyse yerleşmişti.
Severdi Yiğit' i ama olaydan sonra her Allah' ın günü kardeşinde gönlü olup olmadığını soruyor olumlu bir cevapla iki genci baş göz etmek istiyordu. Fakat olumlu cevap yerine o benim kardeşim gibi sadece kavga etmesinler diye ayırdım gibi cevaplar geliyordu Yiğit' ten. Bu da ister istemez canını sıkıyordu Ali' nin, her yerde Nur hakkında ileri geri laflar duyuyor kendini tutamıyordu artık. Kardeşi de isterse aklında birkaç isim vardı ve onlardan biriyle baş göz etmek istiyordu.
"Esmaa nerdesin kızz, çay getir de içek hadi." Esma yıkadığı bulaşıktan sonra ellerini kurulayıp çay tepsisini hazırlamaya koyuldu. Sabah demlediği çayı ziyan olmasın diye dökmemişti onu ısıtıp bardaklara döktü. Anası şu iki gündür konuşmak istiyordu ama Esma kırılmıştı bir kere yine de anadan da vazgeçilmiyordu.
Tepsiyi de alıp dışarı çıkınca Ali abisini annesinin yanında gördü. Ona da kızgındı ama belli edemezdi tabi.
"Hoş geldin abi." İçine kaçan sesiyle selamladı Esma, çayları dağıtıp anasının yanına oturdu. Ali de başıyla selamladı kızı.
"Esma da onlara gelin gidecek diye sorduydum onları sana Fatma teyze. Amma yine de bilemedim iyi çocuklardı bildiğim kadarıyla. Bir yanlışları olmaz sevenlerine, ne dertleri varsa babalarını öldürenlerle ilgilidir. Hem bugün evlerine de gelmişler hastaneyle falan anca işleri bitmiş. Geçmiş olsun diyem mi bilemedim sizin damat da kötü diyorlardı tabi hala söz bozulmadıysa."
Esma duydukları karşısında neye uğradığını şaşırdı. Yavuz kardeşi için orada kalıyor diye biliyordu. Daha doğrusu mektupta öyle yazıyordu. Tekrar fevri davranmak istemedi ama annesinin bunları bilip bilmediğini de merak etti. Gözleri doldu, eve gelmişti genç adam ama kim bilir ne haldeydi ne olmuştu.
"Biz kızımızın öyle kapıda kocası gelecek mi diye beklemesini, ömrünü çürütmesini istemeyiz Ali. Hem sen nasıl kardeşine güveniyon. Deli Tahir derlermiş oğlana. Ne olaylara karışmış ne adamlar öldürmüş tövbe. Allah' ın verdiği canı yine Allah alır canım. Tamam acıları büyük amma böyle de nereye kadar hadi öldürenleri buldu öldürdü diyelim arkasındakileri düşünmez mi, hem babası geri gelecek mi?"
Esma annesine döndü baktı, sabır çekti. Bir yandan yaparken bir yandan da yıkarak konuşuyordu kadın. Ali abisi de babasını kaybetmişti hem o anlardı herhalde.
"Bilemeyiz Fatma teyze, kim nasıl acısını yaşar orayı bilemeyiz de bir tanışalım bakalım nasıl bir oğlandır bu Tahir. Nur da isterse hayırlısı olsun diyelim."
Esma, konuşulanları idrak etmeye çalıştı. Ali abisi arkadaşını başkasıyla nişanlandırmayı düşünüyordu. Nur daha Yiğit abisini unutamamıştı ki bir başkasıyla evlilik düşünsün. Tamam arkadaşı belki unutup aile kurmak isterdi ama bu kadar acele olmamalıydı.
"Ali abi Nur' un bundan haberi var mı?" Hafif kırgın biraz sinirli bir sesle sordu Esma. Yiğit abisine de sinirliydi, kızı öylece götürüp sonrasında olacakları düşünmemişti. Hem son zamanlarda Nur' a farklı gözle bakmaya da başlamış gibiydi. Niye hemen kestirip atıyordu aklı almıyordu kızın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Allı Gelin
RomanceGüzel ama bir yandan da yaman olan köylü güzeli Esma' nın evinin kapısı görücülerden aşınmıştır. Görücüye gelen beyoğulları ya ipsiz sapsız ya da çapkınıdırlar. Esma ardını dönüp bakmaz onlara. Ailesi de zaten kızlarını verme taraftarı değildirler...