Esma, Yavuz' un söyledikleriyle duraksamadan edemedi. Her ne kadar kızlardan veya yeni gelinlerden duyduğu müstehcen olayları duymuş olsa da daha birbirlerine ne kadar açılabilirlerdi ki. İçindeki arzu ve tutku, tüm duygularının önüne geçebilecek büyüklükteydi. Bir yandan da merakına engel olamıyordu. Birbirlerine karşı biraz daha açık olsalar mı, bu konuda tereddüte de düşmek istemiyordu. Karşısındaki Yavuz' du, güvendiği sevdiği adam.
Karşısında gözlerinin içine bakan adamla ne yapacağını bilemese de sözlü yanıt veremeyeceğinden hareketleriyle en azından kabul ettiğini göstermek istedi. Kucağında olduğu genç adama biraz daha sokularak ellerini genç adamın ensesine çıkardı. Hareket ederken altındaki kabarıklığa bilerek sürtündü. Hem arzu hem de çokça sevginin bulundurduğu birkaç öpücük kondurdu karşısındaki dudaklara.
Yavuz dayanamadan, sıkı sıkıya kavradı genç kızın dudaklarını. Ensesinde gezinen tırnakların verdiği haz yetmezmiş gibi genç kızın istemsiz sürtünmeleri kendisini zora sokuyor, her an boşalabilecek duruma geliyordu. Esma' nın kendisini bastırmasıyla derince inleyen iki genç de farklı bir evrene geçmişlerdi sanki. Yavuz, genç kızın belini iki yandan kavramış bir kez daha sertleşen organına bastırmıştı.
Esma, içinde kopan fırtınayı durduramıyor hatta bunun daha başlangıç olduğunu hissediyordu. Yavuz dayanamayarak genç kızı kucağından alarak yerdeki minderlerin üzerine uzattı. Görüp, tatmak istediği başka yerler vardı. Her ne kadar dayanamayacak noktada olsa da gözleri genç kızın gözlerinden ayrılmak bilmiyordu. Ufak bir tereddütünde veya korkusunda ileriye gitmeyip bırakacaktı. Esma ise kendisine öylece bakan adamla sinirlenerek genç adamın iki yakasından tutup alt dudağını sıkıca kavrayıp emdikten sonra ısırdı. Kıvrılan dudaklarla ağzına gelen az da olsa kanla duraksadı.
"Benim güzelim sert ve hırçın sanırım." Normalde utanması gerekiyordu Esma' nın ama yüzünde en ufak utangaçlık ibaresi yoktu üstüne üstlük sinirlenmişti.
"Ne bakıyorsun öyle anlamadım ki be adam. Birbirimizi bekletip zıvanadan çıkaracaksın herhalde." Yavuz, Esma' nın normal halini bilmese garipserdi şu konuşmayı. Ama arzulanmak öylesine hoşuna gitmişti ki içindeki vahşi Yavuz' un çıkmasına artık engel olamıyordu.
"Bundan sonra yapacaklarımdan sen sorumlusun güzelim." Yavuz her ne kadar böyle söylese de şimdilik fazlaca bir şey yapıp sevdiğinin canını acıtmak istemezdi. İkisinin de ilk deneyimiydi. Esma, genç adamın sesini duymuyordu sanki. Kasıklarındaki acı git gide artarken iyiden iyiye sinirleniyordu artık. Yavuz bir şeyler yapsın istiyordu.
Genç adam her ne kadar sevdiğinin üstündekileri yırtarak çıkarmak istese de onun da zamanı vardı şimdi olmaz diye düşündü. Her ne kadar içindeki tutku büyük olsa da mantıklı düşünebilmesi lazımdı. Tabi bu sevdiğinin yanında ne kadar mümkünse .
Genç kızın üstündeki ince hırkayı başından çıkararak kenara koydu. Esması kendine bayık gözlerle bakınca kendinden geçmemesi mümkün değildi. Küçük Yavuz, gittikçe sertleşiyor ve artık canını acıtacak raddeye geliyordu. Hırkanın altındaki bluzu da çıkardı, içten içe saymadan da edemiyordu.
Evlenince genç kızla bu kıyafet konusunu konuşması lazımdı. Evde en azından tek parça bir fistanla dolaşması gerekiyordu, böylece her şey daha hızlı gelişebilirdi. Bluzun altında atlet yoktu ama genç kızın göğüslerini tutan içlik şeffaftı ve her şeyi gösteriyordu.
Esma' nın sinir kat sayısı her ne kadar yükselse de içinde yükselen arzu kendisini kıvrandırıyordu. Genç adamın bakışlarının altında ezilmeden edemedi. Normalde utanıp , göğüslerini gizlemesini düşüneceği bu anda kıvranıyordu. Bedenini yükselterek az da olsa genç adama sürtünmeyi başarmış ve göğüslerini daha da ortaya çıkarmıştı. Göğüs oluğunda hissettiği parmakların sırtıyla göğüs uçları dikleşti. Kıvranmaktan ve sürtünmekten başka bir şey yapamıyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Allı Gelin
RomanceGüzel ama bir yandan da yaman olan köylü güzeli Esma' nın evinin kapısı görücülerden aşınmıştır. Görücüye gelen beyoğulları ya ipsiz sapsız ya da çapkınıdırlar. Esma ardını dönüp bakmaz onlara. Ailesi de zaten kızlarını verme taraftarı değildirler...