Kadınların eve gelmesinin üzerinden iki gün geçmişti. Fatma kadın kocası Mehmet Efendi' ye görücü gelen kadınları anlatmış olan biteni söylemişti. Mehmet Efendi bilirdi Yavuz' u. Dürüst, namuslu eve ekmeğini getiren adamdı. Babasından sonra çok güzel sırtlanmıştı evin yükünü. Daha önce Yavuz' un babasıyla birkaç iş yapmıştı bilirdi ailesini, iyilerdi. Bu yüzden hemen kestirip atmak istemedi. Bugün biraz daha araştırıp soracak akşamına da kızının rızası olursa haber yollayacaktı.
Esma' ya ise geçen iki gün koca bir yıl gibi gelmişti. Babası gelip sormamıştı kızına. Normalde hemen günü gününe gelir sorar ve haber yollardı. Acaba dedi bir münasebetleri mi oldu, kötü bir şey oldu da babam bana hiç danışmadan kızı vermem diye haberi yolladı. Anasına da soramazdı babam ne dedi diye iyiden iyiye kendini yiyip bitirecekti.
"Kız Esma kör olmayan. Ne duruyon kalk oyna. Amaaan yandan yandan." Esma, oynayarak mutfağa giren anasına bakıp anlamaz gözlerle baktı.
"Kız ne bakıyon öyle abine kız istemeye gidecez, yüzük takacaz. Rabbim şükürler olsun bana bu günleri de gösterdin. Bir de torun sevsem vallahi gözüm açık gitmez. Ayh Kahveci Kazım' ın oğlu geldi de müjdeli haberi gönderdi. Haftaya yüzüğü takacaz a kızım. Oh oh yandan yandan." Abisi adına mutlu oldu genç kız. Bir an önce gidip Gülnaz ile kaynaşması lazımdı, anasına döndü.
"Ana o zaman ben bugün Nur' u da alıp gitsem ya, yenge hanımla bir kaynaşsam. Hem eksiği neyi varsa öğrenmiş olurum."
"İyi düşündün annem yarın git diyecem de sabredemem valla sen git hemen kaynaş yarın da benle gidersin." Esma hemen gülümseyerek üzerine yeleğini geçirdi, arkadaşının yanına koştu.
"Nurr, koş kız koş." Mutfaklarının penceresinden kafasını çıkaran Nur, dışarda bağrınan arkadaşına baktı.
"Ne oldu kız çok mu özledin beni zilli. Ne bağrınıp duruyon Allah aşkına yırtına yırtına." Esma fazla yüksek çıkan sesinin desibelini kısarak evin bahçesine girdi.
"Kız haber yolladılar tamam diye, abim nişanlanacak hadi Gülnaz' ı görmeye gidelim seninle." Nur bir an arkadaşının hangi abisine kız istediklerini unuttu, yüreği ağzına geldi. Sonradan dank etti Yusuf abisine kız istendiğini. Hem Yiğit' in nişanlandığı kişi eğer Nur değilse arkadaşı öyle güle oynaya gelir miydi.
"Tamam gözüm. Hemen geliyom." Anasına gideceğini haber veren Nur da üstüne ceketini alıp öyle çıktı dışarı. Arkadaşının koluna girip yola koyuldu. Vakit öğleden hemen sonra olduğu için kızların anaları sorun etmemişlerdi. Tabi bu sorun etmeme olayı geç gelirlerse mümkün olmayabilirdi.
"Eee baban sormadı mı Esmam sana bir şey. Normalde böyle beklemezdi Mehmet amca hemen sorardı sana." Arkadaşının sorusuyla iç çekti Esma. Kendi de bilmiyordu ki ne olacak, babası sorsa ne diyecek hepsi muammaydı.
"Bilmiyom ki Nur. Hem babam sorsa he desem nolacak. Nası biridir bu adam bilmem ki."
"Hele kafana taktığına bak, olacak olur arkadaşım. Nişanlılık sürecinde tanırsın gelip giderse. Hem diyelim ki nişanlılıkta iyiydi evlenince bir değişti, o zaman bilmez misin ki baba kapısı daima açıktır. Babalarımız hep demez mi burası hep eviniz. Olur da evlenirseniz sadece gelinlikle gittiğiniz evden kefenle dönmeyi düşünmeyin, boşanma bile olsa başımızın tacısınız demezler mi. Düşünürsün tabi amma az da olsa adamı bir tanı bakalım." Arkadaşının söylediklerini onayladı Esma.
Köy meydanına geldiklerinde bakkalı görünce heveslendiler. Yeni açılmıştı daha ama çocuklar bir şey almasalar bile durup inceliyorlardı burayı. Hemen yanında kahve olduğundan çok bakmamaya çalıştı kızlar ama Esma dışarıda duran dışı poşetli şeyi merak etmişti. Cam gibi duruyordu ama çözemedi. Tam kafasını çevirecekken ayakta duran Yavuz' u gördü. Genç adam kendisine bakıyordu o an cesaretlendi Esma. Hafif tebessümle baktı genç adama. Gözlerinin içine yerleşti sanki bu tebessümü. Tanımak isterdi bu adamı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Allı Gelin
RomanceGüzel ama bir yandan da yaman olan köylü güzeli Esma' nın evinin kapısı görücülerden aşınmıştır. Görücüye gelen beyoğulları ya ipsiz sapsız ya da çapkınıdırlar. Esma ardını dönüp bakmaz onlara. Ailesi de zaten kızlarını verme taraftarı değildirler...