Esma, kendisine söylenen lafla kalakaldı. Demek ki iftira atmaktan da çekinmeyecek bir karaktere sahipti bu kız. Kalabalıktaki kadınlar kendi aralarında bu konuyu tartışmaya başlamıştı bile ama Esma kendini savunmaya kalkacağı zaman gerek bile kalmadı. Sevdiği adam herkesin ağzını kapatacak sözleri bastıra bastıra söyledi.
"Haddini bilip de konuş Nurten. Bacımsın ama yerini bil. O benim ailem, yuvam olacak insan. Ağzından çıkan kelimelere dikkat et yoksa ben müdahale etmeyeyim. Esma' ya edeceğiniz tek laf bana gelmiş olur. Anası babası misafirimizken bu lafları ediyorsun bir de utanmadan. Gözümün önünde dolaşma hadi." Genç adam lafını söyledikten sonra Esma' ya döndü.
"Esmam sen de bak bir ihtiyaç var mı. Sağlık ocağına gidilecekse götürsün Tahir." Esma sevdiğini kafasını sallayarak onayladı. Gözleri dolmuştu kendine söylenen lafla ama en çok da genç adamın onu savunması duygulandırmıştı genç kızı. Tabi ki Yavuz gelmeseydi savunurdu kendini. O zaman da dilli gelin diye anılırdı büyük ihtimalle. İçeride kayınvalidesine Yavuz' un söylediklerini iletti.
"Yok güzel kızım. Ama sen bir gel bakalım." Kız kardeşi ve yeğenini banyoda bırakarak gelinini alıp banyonun karşısındaki mutfağa geçti.
"Güzel kızım, Nurten benim yeğenim bilirsin. Yalan değil, oğlumla baş göz etmeyi düşündüm. Rahmetli kayınbaban da kendi büyük yeğeni Asiye' yi düşündü. Sen de bunları anlayıp kıskançlık ettin herhalde ama lafına, sözüne, hareketine dikkat edesin kızım. Kızın üstüne niye çayı döktün?" Genç kız büyük kırgınlıkla baktı kaynanasına. Güzel bir şekilde uyarmaya çalışıyordu yaşlı kadın ama yanlıştı. Çayı döktün mü diye de sormamıştı. Niye döktün diyordu.
"Ben dökmedim ki. Kendisi alırken döktü. Kıskançlık vardır tabi ama niye canına bir şey yapayım ki. Anam, atam bana böyle öğretmedi. Ben de böyle bir şey yapamam zaten." Üzüldü kız, saygısızlık etmek de istemezdi. Hatice kadın da biraz sinirlenmeye başlamıştı ama geliniydi sonuçta. Kızları karşı karşıya getirip konuşmak en iyisi olacaktı. Yine de dilinin ucuna gelenleri söylemeden edemedi.
"Ne yani şimdi kızım. Yalan mı söyleyecek kız. Kendi kendini niye yaksın, ben sana ne diyeceğim ki, yaptıysan yaptım de." Genç kız gelirken ne hayallerle gelmişti ama yaşadıklarına inanamıyordu. Kaynanasından bunları hiç beklemezdi.
"Bilmiyom ne yaptıysa ama kendine de tekrar sorun o zaman. Belki yandığı için öyle söyledi." O da beni kıskanıyor deseydi olay daha da büyüyecekti. En iyisi Asiye ile yüzleşmekti. Yaşlı kadın gelinini onaylayarak mutfaktan çıktı.
Esma, kadınların yanına geçtiğinde annesi sinirle yanındaki kadın ile konuşuyordu. Fatma kadın gelen kızını görünce biraz da olsa yumuşadı. Eğer damadı bir şey demeseydi, herkese haddini bildirir kalkar giderdi. Ama neyse ki Yavuz kızını korumuştu bu yüzden kadın biraz da olsa damadından emin olabildi.
"Noldu güzel kızım bir şey olmuş mu?" Esma başını iki yana sallayarak cevap verdi. Hiç konuşası yoktu, kaynanası ile arasındaki küçük tartışmayı da annesine söylemeye niyeti yoktu. Asiye ile iki kadın içeriden çıktılar. Kadınlar genç kıza nasıl olduğunu soruyor o da iyiyim diye geçiştiriyor arada da nazlanıyordu. Yerine oturunca Esma' ya nefretle baktı. Konuşacağı sırada kendinden önce annesi konuştu.
"Gelin hanım yanlışlıkla döktün herhalde çayı." Kadının söylediği cümle tamamen iğneleyiciydi. Asiye' yi yeğeniyle evlendirmeyi çok istemişti ama Yavuz bir çırpı bacağa sevdalanmıştı. Üstelik dünürler gelmeden önce bir de akıl vermişti Esma' ya kimse laf etmesin diye.
"Ben dökmedim ki. Alırken üzerine döküldü." Esma git gide sinirleniyordu. İşin kötü yanı sinirlenince gözleri dolar yüzü kızarırdı. Kendisine bilenenlere karşı ne yapabilirdi bilmiyordu. O arada gelen baston sesiyle bakışlar merdivene döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Allı Gelin
عاطفيةGüzel ama bir yandan da yaman olan köylü güzeli Esma' nın evinin kapısı görücülerden aşınmıştır. Görücüye gelen beyoğulları ya ipsiz sapsız ya da çapkınıdırlar. Esma ardını dönüp bakmaz onlara. Ailesi de zaten kızlarını verme taraftarı değildirler...