55.Bölüm: Allah belanı versin!😠

1.1K 65 18
                                    

10 gün sonra...

Emniyetten ses soluk yoktu. Benim ise bir ölüden bir farkım olmaksızın yatağımın içinde yorganı kafama kadar çekmiş öylece nefessizlikten boğulmayı bekliyordum.
Mutfaktan gelen kokulara bakacak olursak anneannem yine binbir çeşit yemek yapıyordu. Kadın düşünmemek için kendini böyle şeylere veriyordu. Boş durduğu zamanlarda gizli gizli ağlıyordu biliyorum. Yıldırım sürekli yanımdaydı. Bu süreçte sevgilisini benim için çok kez ekmiş olabilirdi fakat Gökçe bunlara gönül koymazdı. Her salisemde yanımdaydı çocuk, bir saniye olsun yanımdan ayrılmıyordu. Evet, evet şuan yanımda manda yavrusu gibi böğürerek horlayan oydu. Yer yatağını, benim yamacımdaki komidinin kenrına atmış, üzerine battaniyesini çekerek fosur fosur uyuyordu.

İnsan bir şey de diyemiyordu, benim için kaç gecedir uykusuz kalıyordu nihayetinde.
Bu yüzden bağırmak yerine nenemin zorla giydirdiği patikli ayağımla kalçasını dürttüm. Garip bir homurdanma sesi çıkardıktan sonra yüz üstü dönüp uyumaya devam etti.

Yorganı ayaklarımla yataktan iterek oturur pozisyona geldikten sonra telefonu elime aldım. Saçma sapan birçok video izledikten sonra sıkıntıdan yanaklarımı şişirip bırakmıştım. Kendimi yataktan sarkıtarak Yıldırım'ın üzerine attım. Kafamı kaldırıp bi tepki verecek mi diye bakmıştım ama adam da tık yoktu. Yatağımın başlığında duran hırkamı alıp ev terliklerimi ayaklarıma geçirdim. Elinde bıçak olan civcivli papuçlarıma uzaktan bir bakış attım.
İçim gitse de böyle bir durumda ona gel diyemezdim. Biraz benim yerime kendinizi koyun, hikayeyi bilmediğinizi farz edin,
annenizin katili olabilecek birinin abisinin yüzüne bakabilir miydiniz?

Belki suçsuzdur evet, inanın bunu herkesten daha fazla istiyorum. Lakin bilinmezlik içerisinde zor oluyordu be..!

Kapımı sesizce aralıyarak mutfağa adımladım. Mutfak kapısının yanında durup gizlice anneannemi gözlemeye başlamıştım. Koca siniyi önüne çekmiş, merdaneyle hamur açıyor, ara ara gözünden akan yaşları başına bağladığı eşarbının omuzlarına düşen iki parçasına siliyordu. Yanıyordu, kavruluyordu yüreği.
Sulanan gözlerimi gizleyerek saklandığım yerden çıktım. "Nenem?" hamurla cebelleşen parmakları durdu. Kırgın gözlerini bana kaldırarak derin bir nefes aldı. "Canımın, canı. Gel otur yamacıma.
O güzel kokunu anımsayayım." yanına koşturup oturdum. Boynuna kokulu öpücükler bırakarak elindeki işlere bakmaya başladım. Hamurlu elini havaya tutarak bana sarılıp, başımdan öptü.

"Bu kadar yemek fazla değil mi biraz?"

"Niye fazla olsun?
Başları saydın mı kızım sen?"

"Ne başı?"

"Öküz başı evladım. Baban olacak mendebur mideye homidi gırtlak gömer bunları" babama takılmayı fazlaca seven neneme genelde babannne dediğimden nenemin cinlerini tepesine çıkarırdım. Hatta öyle çok yapardım ki bunı bazen ben bile anneannem mi babanne mi çok önemsemezdim. İkisi de anne nasıl olsa. Hem artık annem olmadığından babamın annesiydi. En iyisi babanneden devam etmekti. "İçerideki öküzlük yolunda ilerleyen yavrucak uyanacak şimdi, açtır. Aysun, Berna, Cevat kapıya dayanır birazdan. İyi oldu hem, bana da iyi geldi böyle uğraş oldu. En azından öğlen ve akşam ne yemek yapacağız diye düşünmeyiz kara kara."

Gülümsedim. Ne olursa olsun, ne acı yaşarsa yaşasın, anneler daima geride kalanlar için dik duruyorlardı.

"Kurban olurum sana ben." ona sarılmaya doyamamıştım. "Annem gibi kokuyorsun sen nene." diyerek boynuna gömdüm tekrar başımı. Nefes alışı değişmişti anında.
"Oy benim kınalı kuzum, oy benim en kıymetlimin kıymetlisi. Oy mis kokulum."
Sevgi dolu sözcükleri kalbimi doldururken birinin bizi izlediğini hissedip başımı mutfağın girişine çevirdim. Tıpkı babaannem benim gibi mutfağın girişine bakmıştı. Yıldırım ayakta, sulanan orman yeşilleriye burukça bize bakıyordu.

Oksijen Hırsızı/Yarı Texting/+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin