Sindiremiyordum, sevdiğim kadının yaşamasını kaldıramıyordum. Savunmasızdım, çaresizdim.
Yaşaması ve bir yerlerden çıkması için dualar ettiğim kadının yaşaması şimdi beni kahrediyordu. Senelerce bana düşmanlık kurmuş ve sadece intikam almak için kızımın da canını yakmasını yediremiyordum.
Baygın gözlerle karşıma bakıyordum. Sırtımı merdivenin duvarına dayamış sadece karşımı izlerken kendimle savaşıyordum.
"Arzu?"
Zola günlerce beni izlemişti. Yardım etmek istemişti. Aynısını Arzu'ya da yapmıştı ama ikimizden de cevap alamamıştı.
"Arzu nereye?"
Dış kapının çarptığını duymuştum sadece.
"Savaş ağabey Arzu gitti."
Cevap vermemiştim, o da benim gibi günlerce atlatmak için kendiyle mücadele ediyordu. Odasından çıkmamıştı, ağzına lokma sürmemiş ve bize yüzünü bile göstermemişti.
"Savaş ağabey Arzu gitti diyorum!"
"Bırak." dedim ifadesizce.
"Acısını yaşasın, onu rahat bırak."
Sessiz kalmıştı, onun için korkuyordu. Arzu'nun ilk arkadaşıydı, dostuydu. Onu hiç yalnız bırakmamış hep destek olmaya çalışmıştı, bıkmadan, usanmadan.
Viski şişemi bir kez daha dudaklarıma götürüp koca bir yudum aldım. Zeynep'i o günden sonra hiç görmemiştim. Dilay onu da kendine çekmiş olmalıydı, Zeynep de dünden razıydı.
......
Günlerce odamda kendimle savaş vermiştim. Ne yapacağımı düşünmüştüm, ölmem mi gerekiyordu öldürmem mi, yoksa kaçmam mı?
Duvarlar artık üstüme gelmeye başlamıştı. Kendimi evden bir refleksle atmıştım.
Zola peşimden seslenmişti ama onu umursamamıştım. Yediremiyordum, kendime hala yediremiyordum. Annemin yaşamasını, amcamın ve Ateş'in onunla birlikte olmasını sindiremiyordum.
Deri montumu üzerime taktığım gibi arabaya atlayıp bir hızla evden uzaklaşmıştım. Kar tanecikleri arabamın camına tek tek damlıyordu.
Küçük ve güzel görüntüsü göz yanıltıyordu. Buz gibi işliyordu tene, yakıyordu soğuğuyla. Tıpkı annem gibi, güzelliği ve masum görünüşü göz yanıltmıştı, dokunduğu teni yakıyordu.
Tıpkı Ateş gibi, o mükemmel yüzü göz yanıltıyordu. O sevgi dolu bakışları da kar taneciği kadar aldatıyordu insanı. Dokunduğu teni yakıyordu.
Arabayı durdurduğumda bakışlarımı etrafa yönelttim. Kendimi babamın resturantında bulmuştum. O göz kamaştıran göktelen kadar büyük resturantı...
Arabadan inip resturanta girdiğimde çalışanlar hemen yanıma dizilmişti.
"Arzu hanım, bir isteğiniz var mı?"
Elimle peşimden gelmemeleri için durmalarını işaret ettim. Cam asansöre binip teras katına basıp etrafa bakındım.
İnsanlar, güle eğlene yemek yiyorlardı. İçindeki acıları, dertleri yok sayıp bağrına bastırarak yarınını düşünmeden yalnızca kendilerini mutlu ediyorlardı.
Yemeklerin tadınu çıkarıyor ve kahkaha atıyorlardı. Mutlulardı, sahte maskeleri yüzlerindeydi.
Asansörün kapısı açılır açılmaz ayaz yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Saçlarım geriye doğru uçuşurken terasa bir adım attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANNEMİN İNTİKAMI🩸(+18) (TOXİC SERİSİ II)
Teen Fictionİşaret ve orta parmağımı birleştirmiş uzun yemek masasına sürterek usul usul gezdirirken keskin, rahat ve bir o kadar da tehditkâr bakışlarımı masada oturan adamın yüzünde gezdirdim. "Yani anlattıklarına göre Rasim çok büyük ve tehlikeli bir adammış...