Nefes bile alamayacak kadar fazla darbe yemiştim. Her nefes aldığımda ciğerlerime batıyordu oksijen. Karnımı tuta tuta konağın kapısını açtım.
İçeriye bir kaç adım atmıştım ki kendi ayağıma takılıp yerle birleşmiştim.
"Ateş!"
Dilay hanımın sesini duyduğumda ağzımdaki kanı yere tükürdüm. Kendini yanıma atarak omuzlarımdan tutup beni hafif doğrultmuştu.
"Ne oldu sana? Nasıl bu hale geldin?"
Gözlerinde endişe vardı. Dilay hanım benim için endişeleniyordu.
Ne ara geldiğini bilmediğim Haktan hemen diğer ucuma geçip elini başımın altına koymuştu.
"Kardeşim! Ne oldu sana? Nasıl bu hale geldin?"
"İlk defa..." dedim nefesim iki kelimeye zor yetmişti.
"Böyle olmadım merak etmeyin."
"Yardım edin hemen! Yan konağa götürün!"
Adamlara bağırırken yeniden bana dönüp şakağımdan akan yaşı sildi.
"Kim yaptı bunu sana?"
Adamlar etrafımda toplanmıştı. Gülümsedim.
"S-Savaş..."
Verdiğim cevap sonrasında Haktan bir koluma adamlardan diğeri diğer koluma girerek beni ayağa kaldırıp konaktan çıkarmıştı.
Haketmiştim, ilk defa Savaş Keskin'den yediğim dayağı haketmiştim. Bu işe ilk girdiğim zamanlar yalnızca bana sahip çıkan kadın için birşey yapmak amacıyla adım atmıştım.
Sonra onu gördüm, güzelliğini Dilay hanımdan almıştı. Onun gibi doğal bir güzelliği vardı. Belki de Dilay hanıma hayranlığımdan dolayı Arzu'nun güzelliği gözlerimi kamaştırmıştı.
Sonra ipin ucu çektikçe gelmişti. Ona aşık olmuştum, güzelliğine, güçlü duruşuna, kokusuna, öpüşüne, gülümseyişine....
Ama sonunda benden ilk günkü gibi nefret etmişti. Çünkü güçlü durmak ve kafayı yememek için hayatıyla savaşan ama içinde bir serçe kadar narin ve kırılgan olan Arzu'nun kanatlarını kıran kişilerden olmuştum.
Koltuğa yatırıldığımda doktor hemen müdahaleye geçmişti.
"Karnını tutuyordu, önce oraya bakın!"
Haktan benden daha çok korkuyordu benim için. Bulanıl gören bakışlarımı tavana sabitledim.
O son sözünü asla unutmayacaktım. Aklıma kazımıştı, kalbime kazımıştı...
Onlar bizi yaşarken öldürdü, bizde onları yaşatalım ki eşit olsunlar...
........
Uçaktan indiğimizde babam kolumdan tutup bana destek olmaya çalışıyordu. Ama ben yıkılmıştım, bütün inancım, çabalarım, emeklerim benimle birlikte düşüp paramparça olmuşlardı.
Babamın göğsüne başımı koyup onunla birlikte arabaya bindim. Zola hemen diğer yanımda ve diğer kolumdaydı.
"İyi olacaksın kuzum."
Sırtımı sıvazlıyordu Zola. Bense babamın göğsüne başımı koymuş gözlerimi bir daha açmak istememek üzere kapatmıştım.
Babam gelen arabanın arka kapısını açıp beni kendinden ayırarak arabaya bindirmişti.
"Hadi babacığım."
Arkaya oturduğumda hemen diğer yanıma oturmuştu Zola. Gerçek bir dost gibi başımı omzuna koyup saçlarımı okşamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANNEMİN İNTİKAMI🩸(+18) (TOXİC SERİSİ II)
Novela Juvenilİşaret ve orta parmağımı birleştirmiş uzun yemek masasına sürterek usul usul gezdirirken keskin, rahat ve bir o kadar da tehditkâr bakışlarımı masada oturan adamın yüzünde gezdirdim. "Yani anlattıklarına göre Rasim çok büyük ve tehlikeli bir adammış...