Bir hırsla kendimi eve atmıştım. Kapıyı açar açmaz teyzem avluda her zaman ki oturduğu koltuktan kalkıp öfkeyle bana bakmıştı.
"Sen nerdesin-"
Üzerimdeki kanları görünce gözleri büyümüş yüzünü aniden enişe kaplamıştı.
"Sen yaralandın mı? İyi misin-"
Tam karşısında durup keskin bir ses tonuyla cevap vermiştim.
"Anahtarı ver."
"Ne? Ne anahtarı Arzu sen iyi misin? Yaralandın mı-"
"Babamın odasındaki o dolabın anahtarını ver!"
Tiz bir çığlık atmıştım. Gözlerime hem şaşkınlık hem de korkuyla bakmıştı.
"Öğrenmişsin-"
"Sana anahtarı ver dedim!"
Öfke ve hayal kırıklığımı ses tonumdan ve yüzümden anlamıştı. Cevap vermeden önümden geçip merdivenlere yöneldiğinde arkasından takip etmiştim.
İçimdeki acı o kadar büyüktü ki ağlamamak için iç yanaklarımı ısırıyordum. Odasına girdiğinde koridorda ayağımı sektirerek onu beklerken bakışlarım babamın odasına gitmişti.
Annemin bana bıraktığı o kutuyu tam yirmi iki sene benden saklamışlardı...
Çok geçmeden odadan çıkıp anahtarı bana uzattığında elinden çekip alarak babamın odasına girmiş ve kapıyı yüzüne kapatmıştım.
Dolu gözlerim o duvarın kenarındaki dolaba gitmişti. Ben bu zamana kadar nasıl hiç şüphelenmemiştim. Senelerdir bu dolap açılmamıştı ve babamın odasına yalnızca ben girebiliyordum.
Titreyen bacaklarımla yavaş yavaş dolaba doğru yürürken içimdeki o yarım kalan kız çocuğu ağlamaya devam ediyordu.
Dolabın tam önünde durup avcumun içerisindeki anahtara baktım. Annem ölmeden önce bana bir kutu bırakmıştı. Kolyesinden, resimlerinden ve mezarından başka hiçbir şeyi olmadığını düşünürken o bana bir şey daha bırakmıştı.
Titreyen kanlı ellerimle anahtarı dolabın kilidine sokup çevirdim. Anında açılmıştı...
Derin bir nefes alıp kapağını açtığımda bakış açıma direkt o kutu ilişmişti. Geri kalanı dosya ıvır zıvırdı. Kutuyu elime alıp üzerindeki tozları çırparak derin bulanık gören gözlerimle etrafına bakındım.
Kahverengi orta boylarda bir kutuydu. Dolabın kapağını geri kapatıp içerisindekileri alabilmek için hızlı adımlarla babamın odasından çıktığımda teyzemin koridorda beni beklediğini görmüştüm.
Dolu gözleriyle beni izliyordu. Yüzündeki korku o kadar belliydi ki titreyen elleriyle oynuyordu.
Umursamadan kendi odama girip kapıyı sertçe arkamdan çarparak kutuyı usulca çalışma masama indirdim.
"K-Kolyem nerede..."
Parmak uçlarımla dizlerime vururken kolyeyi kıyafetlerimin arasına kaybolmasın diye koyduğum aklıma gelmiş ve hemen dolabıma yönelmiştim.
Koyduğum kattaki bütün giyisilerimi tek tek yere atıp sonunda kolyeyi bulmuştum. Kalp şeklindeydi ve içerisinde annem ile babamın resmi vardı. Buse teyze bana bıraktığı kolyede demişti.
Yatağa oturup kolyeyi açarak yıllardır kıyıp da dokunamadığım resimleri kalbin içerisinden çıkardığımda annemin resminin arkasında neredeyse elle tutulamayacak incelikte anahtar çıkmıştı.
Bükülmemesine özen göstererek anahtarı alıp çalışma masama oturarak titreyen ellerimle anahtarı kutunun içine sokup kilidini çevirdim
Kutu anında açılmıştı, oyalanmadan tüm cesaretimi toplayıp kapağını tamamen açarak içerisine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANNEMİN İNTİKAMI🩸(+18) (TOXİC SERİSİ II)
Novela Juvenilİşaret ve orta parmağımı birleştirmiş uzun yemek masasına sürterek usul usul gezdirirken keskin, rahat ve bir o kadar da tehditkâr bakışlarımı masada oturan adamın yüzünde gezdirdim. "Yani anlattıklarına göre Rasim çok büyük ve tehlikeli bir adammış...