Sabahın ayazı yüzüme tokat gibi vururken kurumuş dudaklarımın arasından o cümleler dağılıyordu.
"Annen de burada babandan kaçıyordu..."
"O kadar derin kesilmişti ki soluk borusu görünüyordu..."
"Anneni öldüren asıl kişi amcandı..."
Buz tutan ayaklarım bahçeye ilk adımını attığında bakışlarımı karşımdaki eve çevirdim.
"Annen amcan ölmesin diye anlaşma yaptı bizimle..."
"Arzu hanım iyi misiniz?"
Kuruyan göz pınarlarımdan son damlalar süzülüyordu yanaklarımdan. Yanımdaki adama baktım, endişeli görünüyordu.
"Eve kadar size-"
Sözlerini umursamadan eve doğru yürümeye devam ettim.
Hazar'ın sözleri kafamdaydı, ona eşlik ediyordum. Beraber söylüyorduk bütün gerçekleri.
Annemi öldüren kişilerin en başı amcam mıydı? Benim amcam mı vardı?
Eve girdiğimde yavaş yavaş ışığını merdivenlere yansıtan güneşle birlikte çıkmaya başladım.
"Hikayenin sonunda annen değil amcan ölecekti ama annen babanın böyle bir acıya kurban gitmesini istemedi."
Koridora adımımı attığım anda başım dönmüştü. Duvardan tutunarak yine o cümleyi döktüm dudaklarımın arasından.
"Asıl suçlu ben ya da Rasim değildi veya Ateş. Asıl suçlu senin kanından..."
Odamın kapısını açıp içeriye adımı atar atmaz dudaklarımın arasından bu sefer hıçkırık dökülmüştü. Kapıyı arkamdan kapatıp yorgun gözlerle etrafıma baktım.
Bu odadan en son çıktığımda babam ile konuşmuyorduk. Çünkü babam Ateş Turnaz'ın suçlu olmadığını söyleyerek benimle tartışmıştı.
Evet hatırlıyordum, eve gelene kadar hafızamda birkaç şey yine belirmişti.
"Amcam varmış ve babam onu benden saklamış."
Yutkundum...
"Babam da bana ihanet etmiş..."
Giyinme dolabımın aynasının önüne geçerek kendime baktım. Acınası haldeydim.
"Sen bu musun?" dedim çatlamış sesimle.
"Bu kadar güçsüz müsün? Bu kadar salak mısın?"
Üzerimi baştan aşağıya süzdüm.
"Baban bile senin arkandan iş çevirmiş salak!"
Aynadaki yansımama vurarak çığlık attım.
"Herkes sana yalan söylemiş!"
Elime ne geçerse sağa sola fırlatarak çığlıklar atıyor öfkemi odama sıçratıyordum.
Başım dönene, kulağım sancıyana kadar devam ettim. Çığlık atmaya, yıkıp dökmeye...
Kendimi de eşyalarla birlikte savururken aynanın önünde bulmuştum kendimi.
Kulağımdaki sargıya minik kan damlaları resim çiziyordu. Ağlıyordum, gözlerimdeki acı gözyaşlarımı ateşe çeviriyordu. Nefes nefese aynanın önüne çökerek sırtımı aynaya yasladım.
Bir acı bu kadar insanı çürütür müydü? Bir resim insanı bu kadar ölüme sürükler miydi? Benim annem bunları haketmiş miydi? Ben bunları haketmiş miydim?
Gözlerimi kapattım, hayal etmek istiyordum. Annemle konuşmak istiyordum. Canının çok yanıp yanmadığını sormak istiyordum.
Rüyamdaki gibi görüyordum onu. Beyaz elbisenin içerisinde, o merhametli gülüşünü ortaya sermiş bana bakıyordu. Güneş o melek yüzünü parlatıyor çiçekler güzelliğine eşlik ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANNEMİN İNTİKAMI🩸(+18) (TOXİC SERİSİ II)
Teen Fictionİşaret ve orta parmağımı birleştirmiş uzun yemek masasına sürterek usul usul gezdirirken keskin, rahat ve bir o kadar da tehditkâr bakışlarımı masada oturan adamın yüzünde gezdirdim. "Yani anlattıklarına göre Rasim çok büyük ve tehlikeli bir adammış...