14 | TARUMAR

7.8K 406 170
                                    

Keyifli okumalar dilerim:)

Keyifli okumalar dilerim:)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14. BÖLÜM

"Tarumar"

Bir süreden sonra istemeden de olsa bazı şeylere alışırdı insan. Eskisi gibi olmayacağını bile bile eskiyi yaşamak isterdi. Sonra bir gün gözlerini açtığında o hisse alışmış olurdu ve onunla yaşardı. Bunun gerçekleşmesi için sadece zamana ihtiyaç vardı.

Dünyadaki her acının bir şifası olup olmadığını bilmiyordum. Büyük ihtimalle de yoktur bence. Bu dünyada milyarlarca insan vardı. Bu da milyarlarca acıya tekabül ediyordu. Biz bilmesek de acı çeken insanlar vardı. Tıpkı benim, bizim çektiğimizi bilmedikleri gibi.

Acı geçerdi. Mühim olan onunla nasıl savaşacağını bilmekti. Biliyorsan senin için iyiydi. Bilmiyorsan yandın demekti. Ki büyük bir oranda kimse bilmiyordu. Bende bilmiyordum.

Önümdeki yemeği tiftikliyordum. Şu günlerde iştahım iyice gitmişti. Boğazımdan geçenler ise beni boğuyordu. Vedat abi, Gül acıktım deyince kolayından bir yemek yapmıştı. Ama bu yemek Gül için dünyadaki en güzel yemek gibiydi şu an. Çünkü salçalı makarna onun vazgeçilmeziydi.

Kimseden çıt çıkmıyordu ki bu sessizliği bölen Gül oldu. "Efsun abla." Bakışlarımı yavaşça kaldırarak Gül'e diktim. "Hım." Makarnasından koca bir kaşık alıp çiğnedi bu saniyeler içinde Gül’ün diyeceğini bekliyordum. En sonunda yutup konuştu. "Dila ablamın yanına gidelim mi?" Gerildiğimi hissettim. Günlerdir onu da görmüyordum. Ama bir o kadar da görmek istiyordum. Onun da bizden kalır yanı yoktu çünkü. Ve onu çok yalnız bıraktığımın farkındaydım. Yavaşça başımı salladım. "Olur gidelim."

Gül babasına döndü. "Yemekten sonra gidebiliriz değil mi baba?" Vedat abi kızının saçını okşayarak "Gidebilirsiniz kızım," dedi. Gözlerimi tekrar yemediğim makarnaya indirdim. Gül şanslıydı. Annesi ölse bile onu çok seven bir babası vardı. İyi ki de vardı. En azından Gül'e yalnızlık hissetirmezdi. Her ne kadar annenin yeri dolmasa bile.

Bizim öyle bir şansımız yoktu. Annemiz öldüğünde, kimsemiz kalmamıştı. Bir babamız vardı ama yoktu. O günleri hatırlıyordum da, acıdan başka bir şey vermiyordu. Geride bıraktığımız birçok kötü anı vardı. Ve birde kötü bir baba. Aslında annelik gibi; babalıkta kutsal birşeydi. Ama bunu değerlendiren kimdi?

Gül hızla yemeğini yemiş ve hazırlanmıştı. Onunla beraber evden çıktığımızda vedat abi bizi sıkıca dikkat etmemiz için tembihlemişti.  Asansöre bindiğimizde çok geçmeden aşağı inmiştik. Binanın içinden çıktığımızda, soğuk yüzümüze çarpmıştı. Gül’ün irkildiğin fark ettim. Onun minik elleri benim aksime sıcaktı. Ya da genel olarak ben soğuktum.

KAYIP NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin