24 | KELEPÇE

7.4K 361 225
                                    

Selamlar yeniden uzun bir bölümle geldim. Umarım severek okursunuz. Lütfen şimdiden yıldızımızı parlatmayı unutmayın, keyiflice okumalar dilerim:))

 Lütfen şimdiden yıldızımızı parlatmayı unutmayın, keyiflice okumalar dilerim:))

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

24. BÖLÜM

"Kelepçe"

#Eylem Aktaş - Kömür gözlerin

Gözlerim Baran'ın ellerindeki kelepçede tutuklu kaldığında algılarımı yitirmiş gibiydim. Onu götüreceklerdi. Hapse mi girecekti? Sertçe yutkunduğumda bakışlarımı kaldırarak polislere diktim.

"Ne kasten yaralaması siz neyden bahsediyorsunuz memur bey?" diye kaşlarım çatık bir şekilde sormuştum.

"Efsun güzelim sakin ol korkacak bir şey yok," diyerek beni telkin etmeye çalıştı Baran.

Sert bakışlarımı ona çevirdim. "Ne demek bir şey yok. Sabahın köründe gelip seni kelepçeliyorlar birisini yaralamışsın diye ama korkacak bir şey yok öyle mi?"

Bakışlarımı polislere çevirdim. "kimi yaralamışta onu götürüyorsunuz söyler misiniz, en azından bilmeye hakkımız var değil mi?" dedim sert bir şekilde.

Polislerden kumral olanı bıkkın bir nefes verdiğinde "Hanımefendi kocanızı ihbar üzerine alıyoruz, kim olduğunu karakola gidince kendiniz öğrenirsiniz," dedi.

"Siz bilmiyor musunuz?"

"Bilmiyoruz."

"Baran desene benim bir suçum yok diye neden susuyorsun?" diyerek bakışlarımı hışımla ona çevirdim. Kara gözleri yüzümde tavaf ettiğinde, burnundan solumuştu. Bakışlarımı tekrar polislere çevirdim.

"Bakın memur bey bir yanlışlık olmalı Baran kimseyi yaralamadı," dedim hızlıca. Yani dün geceyi saymazsak ve ondan iki gün önceki geceyi de tabii.

"Hanımefendi biz bunu bilemeyiz sadece bize ihbar geldi bizde görevimizi yapmak için buraya gelip Baran beyi götürüyoruz, diğer detayları siz karakolda öğrenirsiniz."

Baran'ı kapıdan çıkarttıklarında hâlâ sessizdi. Sanki bileklerinde kelepçe olan o değilmiş gibi rahat görünüyordu. "Karımla konuşmama izin verin lütfen," dediğinde sesini duymak beni rahatlatmıştı.

"Lütfen zorluk çıkartmadan bizimle gelin," dediklerinde onu çekiştirdiler. "Bir dakika ya," dedim hiddetle polislere bakarken. "Zaten kelepçe taktınız ya adama ne zorluğu çıkartacak size, bırakın bari iki dakika konuşalım!"

Öfkeyle harlanan bakışlarım Baran'a döndüğünde dolmasına engel olamadım. "Hayır, hayır Efsun sakın ağlama." Kelepçeli olan elleriyle yüzümü avuçları içine aldığında titreyen dudaklarımı birbirine bastırarak derin bir nefes aldım.

KAYIP NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin